Hyunjin

4.4K 58 73
                                    

(İstek üzerine seçilen fotoğraftan ilham alarak kendi yazmış olduğum bir hikayedir.)

Hava çoktan kararmış ve soğumuştu, başta hissetmediğin serinlik şimdi çıplak bedenine çarpıyor ve seni titretiyor Hyun'un ise söylenmesine sebep oluyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hava çoktan kararmış ve soğumuştu, başta hissetmediğin serinlik şimdi çıplak bedenine çarpıyor ve seni titretiyor Hyun'un ise söylenmesine sebep oluyordu. Senden bu derece bir iyilik istemiş olması ve kabul etmen üzerine sana doğrudan söylenemeyeceğini biliyor ve yalnzca ince uçlu fırçayı sırtında gezdirirken çıkardığı ufak iniltiler ve mırıldanmaları duyuyordun. Vakit geciktikçe üşüyen bedenin hassaslaşıyor ve onu sıkıp dikkatini dağıttığını bilsen de sızlanmayı kesemiyordun bir türlü.

"Hyunjin -dedin sıkıntılı bir sesle- ne kadar kaldı? Çok üşüyorum."

"Çok az... sahiden az." Öylesine odaklanmıştı ki; yalnızca mırıltı eşliğinde son yarım saattir duyduğun sözleri tekrarladı bilinçsizce. Ardından sessiz birkaç dakika daha, yalnızca boyaların palette birbirine geçmesini ve saat takırtısını duydun bir süre, ardından sesli bir nefes veriyordun ki Hyunjin'in ince, yatay uçlu yumuşak fırçayı sırtından vücudunun önüne, amının hemen üzerine tek bir çizgi halinde çekerek sürüklediğini hissettin. Bir uyarım dalgası genişleyerek bedenine yayıldı, seni titretip göğüs uçlarını sertleştirirken kaşlarının çatılıp ağzın açık kalmıştı. Durumunu fark eden Hyunjin ufakça yandan sırıtadak kemikli ellerinin parmak uçlarını çizgisinin hemen üçerinde tutup yukarı doğru nazikçe sürüyerek okşadı ve henüz dinginleşmeyen sinirlerini tekrar titreterek kıllarını dikenleştirdi, usulca ve bilinçsiz gözlerini kapatıp dudaklarını birleştirdin, sonraki hamleleri hissetmeye odaklanmış buldun kendini ama geçen kısa bir sessizlik sabırsız ruhunu sıktı ve gözlerini açtığında onun aynı kesik uçlu fırçayla boya karıştırdığını gördün. Bir şeyler olmasını bekliyordun ama boş stüdyoda çıt çıkmıyor, üstüne üstlük göbeğinin üzerini altın rengi ile ince çizgiler halinde boyamaya devam ediyordu. Bıkmışlık hissi ile elini itip sitemini bütün beden diline yansıtarak yukarıdan sanatçıya baktın.

"Hyun, yeter. Sıkıldım artık. Ne zaman bitecek ya da hiç bitecek mi? -bir elini kendi koluna sarıp okşadın, ısın gittikçe düşüyordu.- çıplağım, donuyorum burası buz gibi ve sen beni görmezden gelip geçiştirmeye devam ediyorsun." Gözleri yumuşadı ve bir elinin avuç içini bacağına yasladı.

"Üzgünüm prenses ama sahiden bitirmek üzereyim ve senin de beğeneceğine eminim sadece biraz daha sabretmelisin, hem -eğilip üst baldırını öptü.- söz veriyorum sonunda bütün bu sıkıldığın anları telafi edeceğim hım?"

Usulca baş salladın ve onu incemeye başladın, erkek arkadaşın üzerine oturduğun bar sandalyesinin önüne diz çökmüş karnına altın saplı lila ve mor tonları ile bezenmiş yer yer beyaz ile ışık yansıttığı orkideler, nergis ve lavantalar çiziyordu. (Önündeki masasına yasladığı altın varak ile süslenmiş, ağır olduğunu tahmin ettiğin boy aynasından her bir hareket ve yeniliği takip edebiliyordun, yani bir sürenin ardından paleti bırakıp önünden kalktığında göğüslerinin altına kadar özele işlenmiş çalışmayı özele süzüğün sırada boynunun yanına bir sıcaklık vurduğunu hissettin. "Neden onlara bu kadar büyülenmiş bakıyorsun ki? Sen daha etkileyicisin." Eli çeneni sardı ve aynada bakışlarınızı bumuşturdu. Biraz geriye kaymış topuz halindeki saç bitiminden ensenden koklayarak öptü seni, ince kirpikleri kapandı, nefesi sana çarparken senin nefesin daralıyordu. Parmak uçlarını nazikçe yanlarında gezdirdi, çıplak göğüslerinin ortasını görünmez bir çizgi ile işaretleyerek çiçeklerin yanından dolaştı. Senin aç bebeklerin ise çılgın ve hunharca en ufak hareketini bile takip ediyordu ki; boyalı parmaklar nasıl oldu da kasıklarında durdu da o önüne geçip bacaklarını dokunuşuyla gevşettiğinde oluşan aralıktan ıslak deliğine dikmişti gözlerini? Kesinlikle kavrayamamıştın. "Hyunjin, bir şey yap. Lütfen.." Yavaşça arttığını hissettiğin klitorisinde oluşan sızı ile kaşlarını çatıp ayaklarını taburenin iki yanını koyarak olabildiğince açtın bacaklarını öyle ki; bütün ıslak manzaraya ağzı sulanarak bakan Jin'i ve hemen üzerine atılmasını zevkle izlemiş, şişmiş tomurcuğunu ısırdığında içinde yükselen acı zevkin hissini doya doya çıkartmıştın.

Peşi sıra hareketleri birbirini izliyor ezbere bildiği zayıf noktalarından ilerliyordu. Dilini ince ve narin vajina dudaklarının katmanlarında gezdiriyor kalın dudaklarının arasında eziyordu sinirlerini. Dilini seninle oynuyor gibi girişinin etrafında gezdirip, hızlıca içine itip çekiyor doluluk hissinin zerresini bile tatmana izin vermiyordu. Klitorisini ardı ardına şiddetle sarsıyor ve baceklarını tetretiyordu, öyle ki artık taburede doğru dürüst oturamıyordun bile. Gittikçe sinirlenerek ağzı vajinanda hayalet gibi gezinirken saç diplerinden tutarak onu kendine bastırıp, ani hareket ve titreyen uyluklarının arasında sıkışan kafasıyla boğuk sesler çıkartmış bu ses dalgaları ancak klitorisini uyararak sana öncekinden de güçlü bir zevk vermişti. Çok geçmeden bacaklarını açtın ve onu serbest bıraktın. Vakit kaybetmeden ayağa kalkmış ve dudaklarınızı birleştirmişti bunu anlamanın bir nedeni kendi tadını aldığın ağzını senin ağzın üçerinde sabırsızca hareket ettirmesi, diğeriyse sertleşen ereksiyonunun ister istemez sana çarpıyor olmasıydı.

İşler hızlanmış ve daha tutkulu olmuştu sevgilin göğüslerini emerken sen onun giysilerini korumak adına giydiği tulumu ve iç çamaşırını indirmiş penis ucunu dairezel hareketlerle ovup precum'u yayarken pompalıyor, o ise kendini eline iterken iki parkağını aynı tempoda içine kıvırırken g noktana bastırmasıyla derince inledin ve üzerindeki elini hızlandırdın. 

"H-hyun be-ben.. çok yakınım." Omuzuna bastırdığın dudakların değdiği yerleri kibarca öperken bulanıklaşan görüşün nedeni ile gözlerini kapattın.

"Ben de bebeğim.." Jin'in boşalmak üzere hırıltılaşan gırtlaktan sesini tanıyordun ve bunun üzerine çok geçmeden elinde yapışkan menisi bulunurken, sensa titreyen göz kapaklarınla kendinden geçmiş eline fışkırtıyordun.

"Gördüğüm en güzel sanat eseri sensin." Dedi bitkin halini va surat ifadeni izlerken. Alınını ve elini öptü sonra yumuşak sesini tekrar işittin. "Hadi giyinip evimize gidelim bir tanem bu gün çok yoruldun, dinlenmen gerekiyor."

Eleştirilere açığım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eleştirilere açığım.

Stray Kids Çevirileri 4 √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin