"Hemen kızları arayıp haber vereyim." dedim mutlulukla. Ann'i geri aradım.
"Charmaine? Bir şey mi oldu?" diye açtı telefonu Ann, tekrar aradığım için.
"Çok büyük bir şey oldu." diye kıkırdadım.
"Korkutma beni!" dedi telaşlı bir sesle.
"Yarın okul otobüsüyle dönmüyorsunuz ve biz arabayla Lana konserine geliyoruz! Sonra da birlikte döneceğiz." sesim heyecandan çok yüksek tonda çıkıyordu.
"Ne! Siz mi- siz? Matt ile mi yoksa!" diye öyle bir bağırdı ki telefonu kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kaldım.
"Ney? Matt Charmaine'in yanında mıymış?" diyen şaşkın sesini duydum Blaine'in.
"Evet, Matt ile." dedim kısa keserek, detaya girmeye gerek yoktu.
"Charmaine Matt'le misin şuan?" diye sorduğunda sesinde şaşkınlıkla karışık gülme tınısı vardı.
"Biz.. balkonda karşılaştık. Tesadüf oldu. O da Lana'yı çok seviyormuş ve gidebileceğimizi söyledi." diye yalan söyledim resmen, başka çarem yoktu, şimdi kızlara Matty bizim evde benimle sohbet ediyor desem ortalığı ayağa kaldırırlardı. Harika, yanaklarım kızarmıştı bile, Matty'ye bakmadan söylemiştim, bunu yapmaya yüzüm yoktu.
"Hımm.." dedi Annie sadece, güldüğünü biliyordum, ilerde beni zor günler bekliyordu. "Çok sevindim! Harika olacak!" dedi sonra tekrar konseri hatırlayıp.
"Bir şeye ihtiyacınız var mı? Eve uğramadan gittiniz kıyafetiniz falan var mı?"
"Fotoğraf makinem elbette! Sakın unutma Charmaine yarını ölümsüzleştirmeliyim! Ah- Blaine birkaç elbise getirmeni istiyor, seksi bir şeyler olacakmış." dediğinde gözlerini devirdiğine yemin edebilirdim, Blaine yine birilerini etkileme peşindeydi herhalde. Matt'in kıkırdadığını duyduğumda daha da kızardım, ses o kadar duyuluyor muydu? Bu Blaine kilometrelerce uzaktan bile beni rezil etmeyi nasıl başarabiliyordu?
"Tamam başımın dertleri tamam." dedim pöfleyerek.
"Seni seviyorum! Matt'e teşekkürlerimizi ilet kuzum." dedi ve telefonu kapattı.
"Duydun sanırım." dedim iletmeye gerek olmadığını bilerek, utanarak ona kaçamak bir bakış atmıştım ve gülüyordu.
"Duydum, duymamak mümkün değil, Ann çok coşkulu biri." dedi anlayışla, evet öyleydi, yüzümü her zaman güldürürdü ve yine gülmeden duramadım ve başımı salladım.
"Öyle."
"Charmaine?" dedi sorar gibi bir sesle, ona dönmek zorunda kaldım. "Neden yanında olduğumu bilmelerini istemiyorsun?" yüzü ifadesizdi.
"Matt.. onlar anlamıyorlar." Tanrım bunu nasıl açıklayacaktım!
"Neyi?"
"Bizim yakınlığımızı.. onlar anlamaz. Benim üzerime gelmelerinden korkuyorum." Ne diyorsun Charmaine? Ben de ne dediğimi bilmiyordum ki, saçmalamaktan başka bir şey yaptığım yoktu, çocuk bundan ne anlayacaktı?
"Pek..anladığımı söyleyemeyeceğim. Arkadaş olduğumuzu bilmelerini istemiyor musun?" dedi karışık bir ifadeyle.
"Hayır elbette öyle değil!" diye yakındım, gözlerimi kaçırıyordum.
"Açık konuşabilirsin Charmaine, alınmam gerçekten." yüzü yumuşaktı ve beni yargılamıyordu.
"Sana söyleyeceğim, ama bir daha bu konu hakkında konuşmayacağız tamam mı?" Elimden bir şey gelmiyordu, kızlar beni onunla ilgili sıkıştırıp duruyordu, ve ben de bunu ondan saklayıp gözünün önünde onunla ilgili yalan söylersem elbette beni yanlış anlardı, bilmesi gerekiyordu, rezil olmaya zaten alışıktım, en azından nedenimi anlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Utançla Dans
RomanceDans. Charmaine Lowes için hayat danstan ibaret. Bir de iki baş belası Blaine ve Annie. Onlar olmadan Charmaine belki de o tutkuyla bağlı olduğu dans dünyasının içinde bulamazdı kendini. Kendisi biraz utangaçtır da. Tanrım, biraz mı? Bu dünyada görü...