12

612 27 10
                                    

Eve geldiğimde Emir ortalıkta yoktu. Sabah kalktığımda da. Akşam üstüne doğru, okuldan geldikten birkaç saat sonra Uğur'un odasına girmiştim çünkü bu güne bir planım yoktu.

"Naber zilli?" diyerek gereksizce bir sohbet başlatmıştı. Yüzümü buruşturdum. "Gerçi bir derdin olmasa gelmezsin sen yanıma ama." diye homurdandı. Bakışlarını benden çevirip bilgisayarına odakladı. Göz devirdim ve bir sigara çıkarıp yaktım. "Emir, Akay ile aranızda geçen münasebeti öğrenmiş değil mi? Kuşlar söyledi de. Çocuk feci dayak yemiş."

"Öpüştük. Münasebet ne amına koyayım? Hem. Artık Balın'dan kuş diye bahsedip durma. Biliyoruz kimden öğrendiğini." diye homurdandım. Gülerken omuz silkti. Sıkıntım, Emir'in bir şeyler öğrenmiş olmasında değildi. Eninde sonunda öğrenecekti zaten. Bunu sorun yapacak değildim. Sadece Akay ile aralarının bozulmuş olması sinirlerimi bozmuştu. Üstelik bunun benim yüzümden olması daha da sinirlerimi bozmuştu. Emir'i tanıyordum. Muhtemelen Akay'a bir daha eskisi gibi "dost" gözüyle bakmayacaktı. Tüm sebebi de bendim. Olayların daha farklı ilerlemesini umardım. Umduğum her şey gerçekleşseydi keşke. Mesela Emir'in daha az çomar olması gibi. "Ben demedim gidin öpüşün diye. Bana neden kızıyorsun ki?" Bana döndüğünde kaşlarını çatmıştı. "Hem. Ben neden sana kızmıyorum ki? Kayınçomla öpüştün lan! Bende abinim senin. Bana nasıl açık açık söyleyebiliyorsun ki bunu!" diyerek gereksizce yükselen Uğur'a elime geçirdiğim yastığı fırlatmıştım.

"Aynı gece kayınçon senin, Balın'ın yatağında, Balın ile yan yana uyuduğunuzu, belki de bir şeyler yaşadığınızı öğrenirse Akay'ın Emir'den yediği dayak, senin Akay'dan yiyeceğinden daha hafif olabilir belki Uğur!" dedim tek nefeste. Derin bir nefes verip rahatlarken Uğur bana şok olmuş bir halde bakıyordu. Hayatımda hiç bu kadar uzun ve karışık bir cümle kurduğumu ve, bir şekilde böyle bir cümleyi Uğur'un anladığını görmemiştim. "Şeytan!" diyerek ona attığım yastığı bana geri fırlattı. "Hayırsızsın kızım sen. O kadar arkanı topladım yıllarca. Hala tehdit ediliyorum ya!"

"Sensin hayırsız." diyerek ona tısladım. Yılan mısın Alkım? Kardelen cosplay. "Artık kim daha hayırsız Allah bilir. Ama kimin helvasını yiyeceğimizi bir çok insan biliyor." dedi sırıtarak. Oflayarak ayaklandım. Uğur'dan da bir kapı çıkmamıştı. Kaderimize razı gelecektik mecburen

Odadan çıktım. Çoktan hava kararmıştı bile. Bunu Uğur'un simsiyah perdelerinin ardından anlamak oldukça zordu. Mutfağın ışığı yanıyordu, bu Emir'in geldiği anlamına geliyordu. Başımı hafifçe kapı eşiğinden çıkarırken, Emir'in mutfak balkonunda olduğunu görmem zor olmamıştı. Mutfağa girdim. Bir tabağa yaptığım soslu makarnadan koydum. Emir'in sevdiğini bildiğim için bilerek yapmıştım. Biraz da yağcılık. Balkondan dikkatlice ona baktım. Sigara içtiğini görmek şaşırtmamıştı. Yine de içimde bir burukluk hissetmiştim. Sigarayı öyle çok tüketen bir insan değildi, bunu görmek bu yüzden canımı yakmıştı.

Balkondan içeri girdiğimde bakışları direkt beni buldu. "Naber en sevdiğim abim?" dedim hafifçe gülümseyerek. Tabağı önüne koyduğumda o da bakışlarını benden çekip tabağa dikmişti. Önüne koyduğum an ittirdi. "Yemeyeceğim Alkım. Götür şunu." Yutkundum ve gülüşümü zorladım. "Ben yaptım ama?" dedim bir umut. Bana baktı ve hafifçe güldü. Fakat zoraki olduğu barizdi. "İyi yakmamışsın mutfağı." Zıkkım ye diyerek kalksam, aramız daha da bozulur mu acaba? 

Balkondaki pufa kendimi attım. Sonrasında kendimi biraz zorlayarak ona konuyu açtım. "Akay'ı mı dövdün?" diye mırıldandım. Bakışları bana değdiğinde, tekrardan siniri bozuk bir şekilde gülmüştü. "Konuşuyor musun sen o ibneyle cidden?" Öyle demeyelim de. Arada bir münakaşa ediyoruz diyelim. Sonu öpüşmeyle biten münakaşalar. "Karşıma geçmiş diyor ki, ben Alkım ile öpüştüm. Kardeşim sayılırsın senden saklayamazdım bunu." Kahkaha attığında, en sonunda onu sinirden delirttiğime emin olmuştum. "Sağ ol kardeşim. Öperken aklın nerdeydi?"

RestcafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin