SELİS= Nefilimle güzel bir banyo yapmıştık ama gönlünü hoş etmeme nedense izin vermemişti. Banyodan sonra giyindik ve yemek yemek için kalenin büyük salonuna indik. Nefilim bizim için çeşit çeşit yemeklerin olduğu harika bir sofra hazırlatmıştı. Hemen masaya yan yana oturarak yemeğe başladık. Yemek sonrası bu diyarın meyvelerinden yapılmış meyve suyunu içerken ona bundan sonra neler yapacağını sordum. Nefilim gözlerimin önüne düşmüş saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra, başımı kendine doğru çekerek anlıma bir öpücük kondurduktan sonra benim bunları düşünmememi ve kendime ve bebeğe dikkat etmemi söyledi.
Onun bu sözleri ve davranışı gömdüğüm duygularımı iyice gün yüzüne çıkarırken, o sözleri söylerken ki samimi hali de içimi ısıttı. Ben onun bu halini görmek için asırlardır beklemiş ve onun için neler yapmıştım. O bunların hepsine değerdi. Onu ilk babasıyla bizim köyümüze geldiğinde görmüştüm ve aşık olmuştum. O zamanlar daha 20 yaşındaydım ve o benim ilk aşkımdı. Gerçi onunla ayrıyken bile bir başkasına ona baktığım gözle bakamamış, o yüzden de hayatıma başka birisini sokmamıştım.
Onunla ayrıldığımızda aşkımı kalbimdeki mezarlığa gömmüştüm. Kendimi çok güçlü olacağıma ve onu artık sevmediğime inandırdım zamanla. Bunu sağlamak için ise hep bir şeylerle meşkul oldum. Fakat yanılmıştım, bunu şimdi ona bakarken daha da iyi anlıyordum. Beni sevmemesini kabullenmiş, yokluğuna kendimi alıştırmış ve adını anmadığım aşkımı güç lafları ile perdelemiştim sadece. Yoksa aşkım aynı o günkü gibi yerli yerinde duruyordu.
Ogün cadılar konseyinde nefilimin kurtlara saldırdığını duymasaydım belki yine gelmezdim yanına ama bir savaşta ise onu yalnız bırakamazdım. Kalbimi ne kadar kırmış olursa olsun. Ben sırf onu korumak için daha güçlü olabileyim diye kara büyüyü seçmiştim. Onun için yerimi yurdumu terk etmiştim. Onun için anamın babamın intikamını gerimde bırakmıştım. Kalbime ondan başka kimseyi almamıştım buda yalnız geçen asırlar demekti.
Evet ben kara cadıydım, bazılarına göre kötüydüm ki kötülük bence göreceli bir kavramdı. Neye ve kime göre kötü olunurdu ki. Neyse kimin ne düşündüğü hiçte umurumda değildi. Ben Selis kötü kara cadı, anne ve babası gözleri önünde öldürülen ve ablasıyla ortada kala kalan. Ablasının da onu tek başına yapayalnız bıraktığı, daha çocuk olmadan büyümek zorunda kalan ve sonrasında karanlıklar prensine aşık olup diyardan diyara savrulan. Şuan kara dipsiz iki kuyu olan gözlerinde kaybolduğum adam her şeye değerdi.
Nefilim " Selis nerelere daldın " dediğinde onun sesiyle bu ana döndüm. Ona kimselere göstermediğim gülümsememi sunarken " ben senin zifiri karanlığından başka hiç bir yere dalmam" dedim. Ayrıldığımız o günden sonra ilk defa ona böyle sözler söylüyordum. Oda geçen seferkinin aksine ne beni sevmediğini nede sevmeyeceğini söylüyor, hatta bana o çapkın gülüşünü hediye ediyordu. İçimden yaratıcıya bu günleri gösterdiği için minnetimi sunmak için adaklar adadım. Yarın ilk iş adağımı yapacak tüm şehre dağıttıracaktım.
Nefilim boğazını temizleyerek " Selis yarın nemf prensesi tutsak olarak kaleye getirilecek, ona asla zarar verilmeyecek çünkü o bizim koruyucuyu ve kitabı almak için kozumuz olacak" dedi. Başımla onu onaylarken, " koruyucu ortaya çıktı demek, benim saldırıda gördüğüm kız mıymış diye sordum ardından da" . Bunları söylerken nefilimin yüzüne baktığım için kısa bir an olsa da bedeninin gerildiğini ve kaşlarının çatıldığını fark etmiştim. Benim adımda Selis ise bunun altından hiç te hoşuma gitmeyecek şeylerin çıkacağına emindim.
Nefilim derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini gözlerime kenetleyerek konuştu. " Selis bana bir konuda söz vermeni istiyorum, koruyucuya hiçbir şekilde zarar vermeyeceksin" . Onun bu sözleri beni çelişkiye düşürdü, Çünkü asırlardır Yaradılışın kitabını arar dururdu ve önüne kim çıkarsa öldüreceğini söylerdi. Şimdi ne olmuştu da fikri değişmişti. Kaşımın biri anında yukarı kalkarken sözlerde dilimden döküldü. "Asırlardır değişmeyen fikrini değiştiren nedir nefilim ?, koruyucuyu kayırmanın nedeni nedir ?".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Kızı
Fantasy"Ruhun ruhuma vurgun, bedenin bedenime mahkum, canın canımla bütün alfa. Söyle bu kadar aitlik olur mu ? " dedim. Alfanın cevabı gecikmedi. "Ömrün ömrüme bağlı, kaderin kaderime yazılı, bedenim bedenine muhtaç, ruhum ruhuna mühürlü lunam" dedi. Ama...