Barış

608 42 7
                                    

Promfrey'in getirdiği akşam yemeği ile 18 dakikadır bakışıyordum. Promfrey ise ona bakmayan simsiyah gözlerimle bakışıyordu.
Promfrey : Yemeyi denesen?
Diana : Yiyemiyorum işte! Kusuyorum ve bu acı veriyor!
Promfrey : Pekala. O halde biraz daha çorba.
Önümden tepsiyi alıp başka bir tepsi ile çorba koydu. İğrenerek baktım.
Promfrey : İç onu.
Kapı çalındı. Promfrey gidip kapıya baktı. O sırada bende tüm çorbayı yatağın arkasındaki çiçeğe döktüm. Gelirken ağzıma tabağı götürdüm ve hızla içmiş gibi yaptım.
Promfrey : Yemiyor. Yine........ Ne çabuk?! Çorbayı bu kadar sevdiğini bilmiyordum?
Babam göründü. Yine gözlerime baktı ve ardından başını iki yana salladı. Aklımı okuduğunu biliyordum. Bu yüzden ondan sır saklayamıyordum.
Snape : Halledeceğim.
Promfrey çıktı. Babam yaklaştı ve yüzüme eğildi.
Snape : Yalanlardan vazgeç Diana. En küçük olanından bile.
Gözleriyle gözlerim kesişti. Yavaşça doğruldu ve başımdaki sandalyeye oturdu. Bacak bacak üstüne attı.
Snape : Gözlerin bana çekmiş. Saçların ve maalesef o büyük burnun.
Güldü. Burnum büyük değildi. O konuda anneme çekmiştim. Sinirle bakıp önüme döndüm.
Snape : Sinirin benimle aynı.
Yandan ona baktım ve gözlerimi tavana diktim.
Snape : Yandan bakışın annene çekmiş.
Elime yastığımı alıp fırlattım. Yüzüne çarpan yastığı tuttu ve bana sinirle baktı.
Diana : Kes şunu!
Snape : Slytherin'den 5 puan.
Diana : İyi!
Arkamı dönüp yastıksız yattım.
Snape : Boynun ağrır.
Ayaklanıp yastığı başımın altına koydu. Biraz daha beni süzdü ve sandalyeye döndü.
Diana : Neden hala başımdasın?
Snape : Neden olmamamı istemiyorsun?
Diana : Beni reddeden sendin.
Bunu söylemek istemiyordum aslında. Artık tamamen ağzıma geleni söyleyen biri olmuştum. Babam hışımla kalktı ve çıktı. Ardından çatallaşan sesimle seslendim.
Diana : Gitme ya da! Kal!
Ses yoktu. Kendime sinirlenip ellerimi saçlarıma götürüp sinirle çektim. Acımıştı. Sonra yastığıma şiddet uygulamaya (yastığa şiddete hayır) başladım. Neredeyse Crucio laneti uygulayacaktım. Yeniden saçımı çekip yorgunlukla çöktüm. Tavana gözlerim yaşlı bakmayı sürdürdüm. Belki de barışmak istiyordu. Ve ben onu engellemiştim. Gözlerim ve saçlarım onun gibiydi. Hayır. Saçlarım onun gibi değildi. Uzundu. Belki ilk adımı ben atacaktım. Ayağa kalkıp malzemelerin durduğu kutuya baktım. Makası elime alıp gülümsedim. Birisi elimi tuttu. Arkamı döndüğümde babamla göz göze geldim ve pencereyi büyü ile açıp giren abimi - Promfrey'in asası nerede anlaşıldı -.
Snape : Ne yapıyorsun sen!
Barty : Bırak onu!
Babam abime döndü.
Snape : Sen ne zaman burada olsam yanıma bitecek misin?
Makası babamın elinden alıp cebine attı.
Snape : İyice kendin gibi psikopata benzettin. Neredeyse bir yerini kesecekti.
Diana : Hayır kesmeyecektim.
Barty : Ya?
Diana : Saçlarımdan sıkıldım. Biraz daha kısa bir stil istiyorum.
Abim gülümsedi.
Barty : Sana benim saç stilim çok yakışır.
Snape : Asla senin o saman yığını saçların gibi saçı olmayacak!
Barty : Ciddiyim. Sonra benimki gibi renge boyarız.
Snape : Saçlarımız aynı renk diye kıskanma Barty!
Diana : Hayır hayır! Ben babamın boyunda saçlar istiyorum. Omzuma gelsin.
İkisi bana döndü.
Snape : Benim gibi?
Abim babamı gösterdi.
Barty : Yağlı?
Diana : Sadece omzuma gelen saçlar.
İkisi derin bir nefes alıp birbirlerine sinirle baktılar. İkisi neden beni paylaşamıyordu?
Diana : Eeee kuaförüm kim?
Snape : Ben.
Barty : Ben.
Yine sinirle baktılar.
Snape : Saçımın boyunu ben bilirim. Seninki gibi kısacık kesme ihtimalin var.
Barty : Hayır kesmem saçınızı ben daha rahat ölçerim.
Snape : Eee Diana sen kimi istiyorsun?
İstemediğim en büyük şeydi. Sevdiğim insanlar arasında seçim yapmak. Geri çekildim.
Barty : Diana. SAKİN!
Beni tutup kendine çekti. Babam anlamamıştı.
Barty : Sen yat biz anlaşıp gelelim.
Beni yatağıma yatırıp çıktılar. Belki de şuandan itibaren seçim yapmaya alışmalıydım. Hangisini daha çok seviyordum? Acılı anımda yanımda olan abim mi? Küçüklükten beri aradığım babam mı? Ellerimi sıktım. Kapı açıldı. Yine ikisi göründü.
Barty : Baban kesecek. Ben tarayacağım.
En küçük işi bile kıskanıyorlardı.
Kalkıp sandalyeye oturdum. Babam arkama geçip eline makası aldı. Abim gelip saçımı özenle taradı. Acıtmaktan çekinerek. Düz olan saçlarımda önce babamın elini hissettim. Biraz korkuyordum.
Snape : Titriyorsun. Kesmeyelim istersen?
Başımı iki yana salladım. Abim önüme diz çöküp elimi öptü. Sonunda babam boyun hizasını ayarladı. Demir soğukça boynuma değip saçlarımı sıkıştırdı. Çıkan sesle yere saçlarım düştü. Babam derin bir nefes aldı ve devam etti. Uzun süre acı çekmek istemiyormuş gibi hızlı davrandı. Geri çekildi.
Snape : Oldu.
Abim yüzüme bakıp gülümsedi. Ardından asasını sallayıp aynayı yakaladı. Önüme tutup kendimi görmemi sağladı. Gülümsedim. Arkamda gülümseyen babamı gördüm. Barışacaktık. Eminim. Aklıma bir fikir geldi. Ellerimi saçıma atıp okşadım. Babamın saçlarının boyundaydı. Abim kollarını bağladı.
Barty : Bir dahakine sarıya boyayacağız ve benimki gibi rengi olacak.
Snape : Hayır kesinlikle Snape renginden şaşmayacak.
O da istiyordu. Bende. Ancak ikimizde korkuyorduk. Neyden korkuyordum? Voldemort'tan. Ama o neyden korkuyordu? Yoksa gururu onu barıştırmıyor muydu? Abim bir şey hatırlamış gibi saate baktı.
Barty : Ben kaçar!
Beni iki yanağımdan öptü ve çekildi. Babam üstüne yürümeye başladı.
Barty : Sende mi istiyorsun öpücük?
Snape : Barty!
Üstüne koşmaya başladığı sırada abim çığlık atıp kendini camdan aşağı bıraktı. Gülmekten kırılırken yine karnıma ağrı girdi ve yere çöktüm. Babam beni görüp hızla koştu.
Snape : Karnın....Uzan ve karnını aç.
Beni kucaklayıp yatırdı. Yavaşça kıyafetimi çekip karnımı açtı. Tekmeler aynı noktadandı. Morarma vardı ancak fazlaydı. Onun dışında karnım bembeyazdı. Babam elini koydu. Küçük bir çığlık attım.
Snape : Kendini tut.
İki elini morluğun üstüne getirdi ve bir anda bastırdı. Güçlü bir çığlık atıp kaçmaya çalıştım ama engelledi.
Snape : Son bir.
Yine ellerini koydu ama ellerini tutup engelledim. Bana baktı. Benden daha çok canı yanıyormuş gibi. Hıçkırırken yanağımı sevdi.
Snape : Dayan...... Kızım.
Ellerimi yanlara koyup bir kez daha bastırdı. Daha güçlü bir çığlık attım. Morluk giderken karnıma renk geliyordu.
Snape : Son kez.
Alnımı öptü. Ellerimi saçlarına götürdüm ve okşadım. Bir kez daha bastırdı bu defa başını kendime çekip sarıldım. Babam çırpınıp bana sıkıca sarıldı. Ağrım gitmişti. Karnımı örtüp yanıma uzandı. Yorganı üstümüze çekti. Başım boynuna gömülü kaldık. Saçımı okşayıp durdu. O sırada uyudum.

Gece saat 23.40 ta uyandım. Hemen saate baktım ve derin bir oh çektim.
Babama sarılı şekildeydim. Ayağa yavaşça kalkıp kalın giyindim. Ardından babamı uyandırdım. Yerinden sıçayıp hemen beni aradı.
Snape : Diana. Nereye?
Diana : Kalk. Gidiyoruz.
Snape : Nereye?
Diana : Görürsün.
Ayağa kalkar kalkmaz elini tuttum ve çektim. Peşimden sessizce sürükleyerek kuleye çıkardım. Kapıdan içeri girdiğimde abim balkondan dışarıya bakıyordu. Gülümseyerek arkasını döndü. Ve yüzü soldu.
Barty : Diana?
Snape : Ağla saman yığını. Kızımla barıştım artık beni her Diana ile olduğun an göreceksin.
Yerdeki büyük yastıklar dikkatimi çekti. Kurabiye, meyve suyu ve şarap vardı.
Barty : Planımda Snape yoktu ama neyse. Gelin.
Yerdeki yastıklardan birine oturdu.
Bende ortadakine geçtim çünkü kavga ederlerdi eminim. Babam da yanıma geçti.
Snape : Şarap? Umarım Diana'ya şarap içirmemişsindir? Daha 11 yaşında.
Barty : Hayır. 11 değil.
Snape : Ha?
Babam düşündü. Sonra mutlulukla döndü.
Snape : Doğru......

Kayıp Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin