Merhaba aşkın en sek hali.
Bugün yine seni gösteriyor, akreple yelkovanda öyle. Sanki her gün bir günmüş gibi. Doğduğum andan şimdiye kadar bir gün yaşıyormuşum gibi. Gözlerimi kapatıyorum bazen, olmasaydın ne yapardım diye düşünüyorum. Uykumda kötü bir kâbusa yakalanmışım gibi titremeye başlıyorum. Sen olmadığında, takvim her gün seni göstermeyecek, akreple yelkovan hep seni kovalamayacak. Sadece bir gün yaşıyor muşum gibi hissetmeyeceğim sen olmayınca. Korkuyorum ve hemen gözlerimi açıyorum. Sen varsın, senli uzun yıllar var. Seninle upuzun yaşadığım ve yaşayacağım bir gün var. Ellerin ellerimdeyken dolaşacağımız sokaklar, koşacağımız yollar var. Belki bir gün gelir aynı masaya yemek yemek için değil de ' Evet' demek için otururuz. Uzun geceler, başucumdaki resmine dalıyorum. Yüzünü izliyorum, duruşunu izliyorum. O kadar masum bakıyorsun ki insanın gönül odaları sevgiyle doluyor. Pınarlardan aşk akıyor sanki. Kanım çekiliyor aniden, kalbim yerini değiştiriyor ağzıma geliyor adeta. Sana bakmak, uzun bir şiirin dizelerinde oturup soluklanmak gibi dinlendiriyor ve huzur veriyor. Sana bakmak, kara kuyulara can vermek, ülkedeki aç çocukları doyurmak, bütün ölümlere çare olmak gibi. Hayatıma anlam kattığın, bendeki bütün güzel duyguların kilitli kapısına yaklaştığın ve bütün kilitleri kırdığın için teşekkür ederim. Aşk, ancak bu kadar güzel olabilirdi. Seni ve sana ait şeyleri anlatmak kolay olmuyor, hep eksik kalıyor cümlelerim. Dünya üzerinde tarifi olmayan bir cümlesin. Sanki bütün diller eksik, sanki bütün harfler yetim. Adın geçmeli her cümlede. Her yerde sen olmalısın mesela. Yattığım yatakta, gördüğüm rüyada, yediğim kahvaltıda, içtiğim çayda, yürüdüğüm yollarda, baktığım resimde, soluduğum havada hep sen olmalısın ya da senden bir parça. Elin değmeli şu berbat dünyama. Güzelleştirmelisin bütün kötü şeyleri. Senin olduğun yerde kötülük barınmamalı. İşte senin kalbin böyle bir yer. Kalbinde yaşanmalı bütün nefesler. Daha nasıl anlatılır bilmiyorum. Boş zamanlarımda odama geçip bi sigara yakıyorum. Elime kalem kâğıt geçiyor bi yerden. Hiç bir anını unutmamak adına yazıyor ellerim. Yazarken sigara küllükte bitmiş oluyor, gülüyorum. Seni yazmak soluksuz oluyor. Hiç durmadan sadece seni anlatıyor ellerim, kâğıtla kalemde hiç bıkmadan dinliyor, ev sahipliği yapıyor sana. Seni ağırlamaktan fazlaca memnunlar. Bazen onlardan bile kıskanıyorum seni. Sana sadece benim kalbim ev sahipliği yapmalı diye düşünüyorum, paylaşamıyorum seni. Belki de biraz bencillik ediyorum, farkındayım. Fakat sen çok değerlisin. Başka ellerde, başka yerlerde kırılır da hırpalanırsın. Sen hiç kırılmamalısın. Sevilmelisin. Seni ben sevmeliyim hep. Seni en güzel ben severim. Sen kalbimde oturup dinlenmelisin. Yoramam ki seni ben. Yanımda olduğun günlerin sayısı arttıkça alacağım nefes sayısının azaldığını bilmek beni çok fazla korkutuyor. Seni daha fazla sevecekken zamansız bir vedadan, zamansız bir gidişten korkuyorum. Ölünce seni sevememekten korkuyorum. Beni unutmandan, bana olan sevginin azalmasından ve bir süre sonra tamamen kaybolmasından çok korkuyorum. Ölümsüz aşk olmalı bizimkisi. Allah bize daha fazla nefes vermeli. Böylesine güzel duygular, nefes bitince sona etmemeli. Aşk bize daha çok nefes vermeli sevgilim. Aşk bizi daha çok sevmeli. Aşk bize dört kolla sarılıp bizi sahiplenmeli. Aşk her şeyden önce seni sevmeli. Sana layık olmaya, sana ruhundan katmaya söz vermeli. Senden daha güzel kimse taşıyamaz aşkın kutsallığını. Aşkın boynunun borcu olsun sevgilim. Sana ömür sana ahiret