" Peşinden gideceğim derhal arabamı getirin." Chan telaşla korumaya seslenmişti.
"Getirme! Chan geç içeri,ikimiz de nereye gittiğini çok iyi biliyoruz onun.Bırak yüzleşsinler." Babası soğuk kanlılıkla konuştuğunda Chan şaşkın bir şekilde babasına baktı.
"Baba sen ne dediğinin farkında mısın? Daha iyileşmedi bile! Ya kaza yaparsa o halde bunu hiç düşündün mü? Zamanı mıydı herşeyi anlatmanın?"
"Kes sesini Chan içeri geç.Bunları öğrenmesi gerekiyordu artık."
"Eğer oğluma bir şey olursa seni kendi ellerimle polise veririm." Arkadan annesinin bağırmasıyla ikisi de olduğu yerde donmuşlardı.
"Duydunuz mu beni? Çocuklarıma bir şey olursa seni öldürürüm." Chan annesinin gözlerinde ki öfkeyi görebiliyordu.
"Tamam anne sakin ol gel otur şöyle." Annesi perişan halde koltuğa kendini atarken babası sinirle yukarı odasına çıktı.Chan hızla telefonunu eline alıp Minho'yu aradı.
"Jisung oraya geliyor,herşeyi öğrendi."
"Neyi öğrendi?"
"Şirkette olan biteni herşeyi.Dikkat et ona hiç iyi değildi."
"Kahretsin!"
Minho telefonu kapattığında zil çalmıştı.Hızla kapıya doğru ilerlediğinde çalışanları çoktan kapıyı açmıştı.Jisung'u o halde gördüğünde içi sızlamıştı resmen.Ağlamaktan şişmiş gözleri,üstünde sabah ki pijamalar...Hızla yanına adımlayıp sarılmak için hamle yaptığında Jisung onu itmişti.
"Dokunma bana! " gözlerindeki hayal kırıklığı içime kadar işlemişti.Onu böylesine kırmak en son isteyeceğim şeydi artık.
"Neden benimle oldun Minho? Neden benden sakladınız?"
"Jisung içeri geç oturalım sakince konuşalım.İyi görünmüyorsunuz."
Minho Jisung'un koluna girmek istemişti ama hızla itmişti tekrar onu Jisung.Koltuğa oturduklarında Minho hızla mutfaktan bir bardak su getirmişti.
"İç biraz."
"İstemiyorum anlat seni dinliyorum." buz gibiydi Jisung Mİnhoya karşı.İlk defa bu kadar soğuk konuşmuştu onunla.Yeni tanıştıklarında bile bu kadar soğuk değildi.
"Ne söylememi istiyorsun Jisung baban herşeyi anlatmış zaten.Benim işim bu! Evet uyuşturucu satıyorum! Ne var bunda ? Dünyada ki hangi şirket illegal işler yapmıyor ki."
"Bir de normal bir şeymiş gibi konuşuyorsun sana inanamıyorum Minho!" Jisung daha da hayal kırıklığına uğramıştı.
"Bak Jisung bir şirketin nasıl yönetileceğini bilmediğin için uzaktan konuşmak kolay.Ben babamın işini sadece devam ettirdim.Baban her ne kadar benikötü göstersede onunda benden bir farkı yok ben kimseye zorla bu işi yaptırmadım.Evet şuan seni anlıyorum hayal kırıklığı yaşıyorsun ama bil ki seni sevmem yalan değildi."
"Güvenemiyorum Minho.Bunca olan şeyden sonra sana nasıl inanacağımı bilmiyorum."
"Yaşadıklarımızın hepsi gerçekti Jisung bunu hiç mi hissettiremedim sana söylesene? Bana güven lütfen seni çok seviyorum sen hayatımdaki tek değerli kişisin." Minho ellerini avuçlarına alıp tüm samimiyetinle Jisung'un gözlerinin içine bakıyordu konuşurken.
"Ben ne düşüneceğimi bilemiyorum Minho.Farkındaysan ben departmanda çalışıyorum nasıl susacağım böyle bir suça nasıl göz yumacağım.Beni nasıl bir işin içine soktuğunuzun farkında mısınız?" Jisung gözyaşlarını daha fazla tutamadan ağlamaya başlamıştı tekrar.
"Özür dilerim bebeğim ,gerçekten çok üzgünüm bak sana söz veriyorum 3 ay sonra olan teslimat son olacak.Bir daha yapmayacağım bunu.Düzgün bir şekilde şirketi yöneteceğim tamam mı? Senin için herşeyden vazgeçerim beni bırakma lütfen.Yeni bir sayfa açalım hayatımıza tamamen tertemiz."
"Bilmiyorum, bunlara göz yumamam Minho unutamam!"
"Affet beni Jisung senden sakladığım için.Lütfen güven bana."
"Sana güvenmek istiyorum Minho,kahretsin ki seni çok seviyorum."
"Tüm kalbimle bende seni seviyorum bebeğim şimdi sakinleş biraz hadi gel yukarı çıkalım."
Jisung kafasıyla onayladıktan sonra Minho onu kucağına almıştı.Merdivenlerden çıkarken yüzünün her bir noktasına öpücükler bırakıyordu Minho.Yatak odasına geldiklerinde yavaşça onu yatağa yatırdı.
"İyisin dimi bir yerin ağrıyor mu?"
"Hayır yanıma gel sarıl bana."
Gülümseyerek yanına yatıp kollarının arasına aldı Jisung'u.Artık aralarında gizli saklı kalmamıştı.Buna sevinse de ona yine yalan söylediği aklına gelmişti.Plan için onunla yakınlaştığını söylememişti ona,söylemeyecekti de.Jisung'u kaybetmek istemiyordu.
Kollarının arasındaki masum adama baktı gülümseyerek,kendi kendine bir kez daha söz verdi.
"Seni hiç bırakmayacağım Jisung."
Uzun uzun onu izledikten sonra yavaşça yataktan kalktı.Aşağı inip telefonunu eline aldı.Chan dan bir sürü cevapsız çağrı vardı.Hızla geri aradı onu birkaç çalıştan sonra açıldı.
"Minho! Jisung iyi mi?" sesi oldukça endişeli geliyordu.
"Merak etme iyi şuan uyuyor.Zorda olsa sakinleşti konuştuk."
"Oh içim rahatladı.Ona bir şey olacak diye çok korktum.Burdan çıkarken berbat haldeydi."
"Hala berbat halde büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor ama zamanla düzelecek,düzelteceğim merak etme.Sadece o baban olacak o adama sahip çık Chan.Yoksa işler daha da kötüleşecek.Daha tam iyileşmeden bunlar anlatılır mı?"
"Biliyorum bende dedim ona anlatma diye ama dinlemedi.Senden uzaklaşması için herşeyi yapacak gibi gibi duruyor dikkat et Minho."
"Bana zarar vermeye çalışırken kendi de zarar görüyor farkında değil.Neyse şimdi Jisung'un yanına döneceğim yarın konuşuruz."
"Tamam kardeşime iyi bak Minho."
"Merak etme ."
Telefonu kapattıktan sonra tekrar Jisung'un yanına yattı Minho.Saçlarını okşarken mırıldandı.
"Her gece böyle kollarımda uyumanı istiyorum."
"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı Dünyalar (Stray Kids)
FanfictionHepsinin farklı hayatları vardı ama hepsini aynı noktaya getiren sadece aşktı. Ailesine karşı gelip Dedektif olan Han Jisung ,Yeni aile şirketinin ortağıyla tanışınca mesleğinden vazgeçecek mi? olaylar nasıl gelişecek kim bilir?? Hikayede ceset,ot...