14

564 22 0
                                    


Başımı yasladığım masadan kaldırdım. Akay'ın evine ikinci gelişimdi. İki gelişimde de sarhoş olmam komikti. Yine mutfağındaydım ve Akay yine bana bir kahvaltı hazırlamıştı. Yine ağrı kesici masanın üzerindeydi. Gülümsedim. Yanıma otururken başını koltuğa yaslamıştı. "Emir'in sorun edeceğinin farkındaydım. Yıllardır dostumdu ve ondan saklayamazdım Alkım. Ama bu kadarını beklemezdim. Özür dilerim. Kendimin yanında seni de yaktım." Ağzıma bir peynir parçası atarken arkama yaslandım. Omuz silktim ve başımı onun omzuna koydum.

"Emir'den bir şey saklamayacağım. O da yavaş yavaş alışacak. Bunun zorunda. Hayatımın sonuna kadar ona yalan söyleyemem. Bunu yapmak istemiyorum. Bir şekilde benimde büyüdüğümü kabul edecek. Etmezse, kendisi bilir." dedim umursamaz bir tonda. Her ne kadar Emir'i önemsesem de, gerçek buydu. O istediği için Akay'ı hayatımdan çıkarmayacaktım. "Ama eğer, sen böyle olmasını istemiyorsan-"

"Saçmalama." diye homurdandı. Başını kaldırdı. Ona doğru döndüm. "Sana karşı bir şeyler hissettiğimi anlamayacak kadar aptal değilim. Eğer ki seninle aramda bir şeyler olmasını istemeseydim, gidip Emir'e kardeşini öptüm demezdim." dedi. Gülümsediğinde bende ister istemez tebessüm etmiştim. "Ha eğer sen istemiyorsan. Orası ayrı." dedi. Güldüm. "İstemeseydim burada olmazdım." diye mırıldandım. "Çabucak isim koymak biraz garip olacak biliyorum. Daha iki gün önce konuştuk bunu. Ama, madem böyle."

"Uzatmaya gerek var mı?" diye mırıldandı. Başımı iki yana salladım. "Yine de öyleyiz, böyleyiz diyerek bir isim takmayalım. Ona zamanla bakarız." diye mırıldandım. Beni onaylar bir şekilde salladıktan sonra kolunu omzuma dolayıp beni kendine çekmişti. Beline ellerimi doladım ve rahat bir nefes verdim. Şu anım, Emir'in bana kızgın olduğunu umursamayacak kadar güzeldi.

Kapının çalışı tüm anı bozarken Akay'dan ayrılıp ayaklanan ben oldum. Kimin geldiğini tahmin etmek zor olmasa gerekti. Eğer Emir'i tanıyorsam, o gelmemişti. GOM ve Miraç, en büyük ihtimaldi. Belki de Uğur. Fakat Miraç'tan eminim. Kapıyı açtığımda, şaşırmadım. Gökhan "Nerdesin be kızım! Dünden beri seni arıyoruz." diye homurdanmıştı. Miraç rahatlamış bir nefes verdikten sonra kollarını bana doladı. "Seda teyzeye de ayıp oldu ama." diye mırıldandım. Güldü ve başımın üzerini öptü. Benden ayrıldığında, kolunu omzumdan çekmemişti. Orçun telefondan muhtemelen Emir'e mesaj atarken Mert'in zoraki gülümsemesini görmüştüm. Kaşlarım hafifçe çatılsa da, sorgulamadım.

Onlar mutfağa ilerlerken ben Miraç ile arkada kalmıştım. "Eee," diye mırıldandı heyecanla. Kaşlarımı çattım ve ona baktım. "Beşiz yeğenlerim oluşuma başladı mı?" Hızlıca belini çimdikledim. Geri zekalı herif. "Buraya geldiğini akıl edemeyecek kadar aptal değilim. Ama onlar aptal. Bunlarla gezerken, üstüne Emir abiden buraya bakmadığımız için azar yerken ne kadar zorlandım biliyor musun sen? Bunun bir geri dönüşü olmalı."

"Miraç sana döne döne bir yapıştırırım. O zaman beş yeğenli geri dönüşümü görürsün."

*

"Ama damla çikolata olması lazım. O zaman ben ne anladım damla çikolatalı kurabiyeden?" diye homurdandım. Akay bir nefes verirken elindeki telefondan başını kaldırdı. "Yavrum kakaolu yaptın zaten. Birisi de sade kalsın, ne olacak?" dedi. Bir nefes verdim. Ardından önümdeki kurabiye hamuruna geri döndüm. Sonradan aklıma gelen ile, bir parça sade hamurdan, bir parça da kurabiyeli hamurdan alıp beraber yuvarlamaya başladım. "İlla kakao olacak yani içinde." diye homurdandı Orçun. Omuz silktim.

RestcafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin