5¹. Mutluluk ile Hüznün Arasındaki Boşluk

760 100 179
                                    

hellö!
nasılsınız bakalım?
keyifler nasıl?

biraz bekledik ama kavuştuk diyelim mi 🤭

sizleri daha fazla lafı uzatmadan bölüme uğurluyorum, görüşürüz bölüm sonunda bebeklerim.

hepinize keyifli okumalar 💙🌧️🥀❤️

🥀

bölümü yazarken nedense bu şarkıyı dinledim, o yüzden buraya bırakmak istiyorum;

Fotoğraf ~ Pilli Bebek

🥀

KÜRŞAT

"E sen gitmemişsin?" dedi mutfağa girince kahvaltı hazırlayan beni gören annem. "Yok," dedim ben de. "Ertelendi," dedim. "Birkaç gün daha buralardayım, bugün gitmeyeceğim karargaha."

"Ay," dedi annem rahatladığını belirtircesine ve yanıma gelip benim doğradığım salatalık ve domatesin olduğu tabağı arkamdaki masaya koydu. "İyi o zaman, bugün Yener seninle kalsın. Ben misafirliğe gideceğim." Kaşlarımı çatıp bakışlarımı anneme çevirdim ve dik dik gözlerinin içine baktım. "Misafirliğe dün gittin anne?"

"Bu başka," deyip ellerini iki yana açtı. "Afife'nin annesi gelecek bu sefer. Bir konuşayım onlarla, bir tanışayım."

Dedikleri ile olduğum yere mıhlanıp elimdeki bıçağı kesme tahtasının üstüne bıraktım. Kendimi sorgulamaya geçtim, bunu neden ve niçin yaptığım konusunda. Doğru bir karar mı alıyordum? Gerçekten hayatımı bir kez daha riske atmaya değecek bir hamle miydi? Değer miydi?

Hiçbir şey söylemedim anneme sadece mutfaktan çıkıp Yener'in odasına gittim, uyanıp uyanmadığına bakmak için. Normalde benim gibi saat altı civarı kalkardı ama bugün bir istisnası vardı. Saat sekize geliyordu ve hâlâ uyuyordu. Acaba gece uyuyamamış mıydı?

Kaşlarımı çatarak usulca odasına girdiğimde oyuncakları ile kapıya arkasını dönmüş bir şekilde yerde oturarak oynayan Yener'i buldum. Ağzıyla kısık bir ses tonu ile ambulans sesi çıkarırken kapı pervazına yaslanıp onu izlemeye başladım.

Ambulansı sürdü, sürdü, sürdü ve yeşil arabanın yanına getirdi. Ardından kendi kendine mırıldanarak bir şeylerle uğraştı ve ambulansı bu sefer sessiz sessiz sürerek garaja koydu, kendince oynamaya devam etti.

Dudaklarımı birbirine bastırıp ellerimi ovuşturdum ve yavaşça, "Oğlum," diyerek yanına yaklaştım. Eşofmanlarımı dizlerinin üstünden tutup hafifçe yukarı kaldırarak yere çömeldim ve arkadan başını okşadım. "Günaydın!"

Yener bana bakıp yavaşça başını salladı, ardından önüne dönüp oyununa devam etti. "Niye gelmedin babacığım yanıma? Beraber oynardık. Gitmedim hem bak ben bugün!"

Yener hızla başını bana çevirip gözlerime baktı ve tebessüm ederek başımı aşağı yukarı salladım. Ufak tebessümünü görünce dudağında içim neşe ile doldu.

"Bir daha kapıya sırtını dönme, tamam mı?" diyerek beklenti ile gözlerine baktım. "Hiçbir şeye dönme; insana, kapıya, pencereye... Duvara yaslan ya da bana. Büyüdüğünde de böyle yap, şimdi de. Yüzlerini gör herkesin."

yağmur gibi sev beni.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin