"min, uyan."
jimin kaç kez seslenmişti hatırlamıyordu. her zaman kendisinden önce uyanan oda arkadaşı bu kez uyanmak nedir unutmuştu sanki. cenin pozisyonunda duvara doğru yaklaşmış, kısa soluklar bırakıyordu.
sol bileğini kaldırıp saate baktı, sıkıntılı bir iç çekip "derse geç kalacağız." dedi. yatağa bir dizini yasladı ve duvardan da destek alarak yoongi'nin üzerine doğru eğildi. "psst, uykucu!" bağırtısı odadan dışarı ulaşmayacak kadar sessizdi. "yelkovan akrebe düşman kesilmiş, sen uyuyorsun hâlâ! min yoongi!"
yoongi gözlerini zorlukla açmaya çalışırken üzerine düşen gölge hiç de yardımcı olmuyordu. dudakları büzüldü, kaşları çatıldı. jimin yüzünün aldığı şekilleri eğlenerek izledi.
"senin uykulu hâlini de görmek varmış, ha? şuna bak, ne sevimliymişsin sen!" boştaki elini yoongi'nin yanağına yaklaşatırdı ve parmaklarıyla kıstırıp salladı.
bu yoongi'nin tamamen ayılmasına ve neredeyse yakınında duran jimin'e bakakalmasına neden olmuştu. sadece birkaç saniye süren bu donma durumunu jimin'i üzerinden iterek sonlandırdı.
"ne yapıyorsun?" dedi huysuz bir şekilde, yanağını ovalarken.
"seni uyandırmaya çalışıyorum. saatten haberin yok! on dakika içinde hazırlanmazsan derse geç kalacağız ve bay benard canımıza okuyacak." dedi. gerçi bu jimin'in umrunda bile değildi, günü bir öğretmeni tarafından azarlanmadan kapatamıyordu asla ama şimdi yoongi için biraz dramatize etmek istemişti.
"ne?" yoongi kocaman gözlerle duvar saatine baktı ve hemen yerinden fırladı. oradan oraya koşturarak hazırlanırken jimin masasının üzerine zıpladı. elmasından aldığı ısırıklar eşliğinde ve büyük bir keyifle yoongi'nin panik hâlini izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stay | yoonmin
Fanfiction"seni seviyorum, yoongi min. beni incitecek olmana rağmen seviyorum ve sevmek benim tercihim olmasa da beni incitmene izin vermek benim tercihimdi. tercihimden memnunum. seni tanımak, seninle uyumak, buluşan gözlerimiz, sohbetlerimiz ve bazen birbir...