16

542 26 28
                                    

Odadan çıktığımızda, Miraç ve Mert'te misafir odasından çıkıyordu. Akay kaşları çatık bir halde ilerlediğinde, kapı deliğinden baktı. Geri çekildiğinde kaşları daha da fazla çatılmıştı. "Kimmiş?" dedi Gökhan yattığı yerden uykulu bir halde kalkarken. Akay bir şey demeden kapıyı açtığında, bir kızın duvara yaslanmış beklediğini görmüştüm. Kapının sesini duyar duymaz bakışları çevrilmişti. Gülümsedi, ardından kollarını Akay'ın boynuna doladı. "Sürpriz!" dedi apartmanda yankılanacak kadar yüksek bir ses ile. Akay sarılışına karşılık vermedi. Üzerine onu geri çekti ve sinirli gözlerle ona baktı. "Nereden buldun sen burayı?" dedi sert bir ses ile.

Kız bir cevap vermeden başını bizim olduğumuz tarafa çevirdi. Gecenin bu saatine rağmen oldukça ayık gözüküyordu. Enerjisi hoş da olsa, hareketleri ve mimikleri bunun aksiydi. Sinir bozucu bir gülümseme ile beni süzdü. "Selam tatlım." dedi. Ağzını yamultarak konuşmasına ister istemez yüzümü buruşturdum. "Akay'ın kıyafetinin üzerinde olmasının özel bir sebebi var mı? Altındaki de Balın'ın sanırım." Bir cevap vermedim ve Akay'a baktım. Neler olduğunu anlayamamıştım ve kafam oldukça karışmıştı. İlk ve en önemli soru bu kızın kim olduğuydu. İkincisi Akay ile bu samimiyetin nereden geldiğiydi ki ilk sorunun cevabı bunun da cevabını verir diye umuyordum

"Sıla. Boş boş konuşma ve çek git." dedi Akay. Sesi oldukça sinirliydi. Sıla dudaklarını büzerek ona döndü. "Ama Akay'cığım." dedi boğuk bir tonda. Eli Akay'ın yanağına gidecekken o başını geriye doğru çekti. "Ne zamandır aramız böyle? Lütfen ama. Birkaç hafta yoktum alt tarafı."

"Ayrıldığımızdan beri böyle Sıla. Evi nasıl buldun bilmiyorum ama on dakika içinde kapıdan çıkıp gitmezsen polisi ararım." Takıntılı eski sevgili mi? Eski sevgiliyle yatan en yakın arkadaştan sonra iyi gider. Sıla omuzlarını düşürdü. Üzgün bir hale bürünürken bir nefes verdi. "Bak. Boşu boşuna gelmedim buraya. Annem beni evden attı. Gidecek başka bir yerim yok. Yoksa sürekli buraya gelip karakolluk olmaya bayılmıyorum."

"Ya? Oysa ben her ay bunu hobi olarak yaptığını düşünüyordum." dedi alaycı bir halde. Sıla akmayan göz yaşlarını silerken konuştu. "Birkaç gün kalamaz mıyım? En azından bir yer bulana kadar." Yok canım. Odamız kalmadı maalesef. Demi Akay? "Hayır." dedi. "Gördüğün gibi misafirlerim var." Başını bize çevirdi. Garipser bakışlarla hepimizi süzmüştü. Bu kız kamera şakası mı?  "Peki. O zaman eskisi gibi yapabiliriz." Ağlama halinden bir anda dönüştüğü cilveli tavır daha da sinirimi bozmuştu. Elini Akay'ın omzuna koyarken konuşmaya devam etti. "Senin koca yatağın her zaman boştur." 

Akay ondan uzaklaştı. Bir şey diyecekken önce ben konuştum. Bence çok bile susmuş olabilirdim. Ellerimi birbirine çarptım. Yalandan üzgün bir tavır takınarak dudaklarımı büzmüştüm. "Maalesef. Boş odamız kalmadı." diye mırıldandım. Sıla tekrardan beni küçümser bir tavırla süzdü. "Sen kimsin tatlım? Akay'ın kuzeni falan mı? Gerçi ben onun tüm akrabalarıyla tanıştım ama. Tek gecelik misin yoksa?"

"Ağzını topla." dedim ciddi bir hale bürünürken. Sırıttı. Ağzını yırtmak için çok sebebim vardı ama, neyse artık. "Akay'ın koca yatağı maalesef dolu Sıla." dedi Akay sırıtarak. Bana göz kırptığında bende sırıtmıştım. "Hadi. Şimdi sen yoluna. Ben yatağıma. Annene selam söyle. Yazık yaşlı başlı kadıncağız saçma sapan işlerin için onu kullandığını duymasın. Sonra gerçekten evden atar bak. Demedi deme."

"Benden sonra kaldığın insanların bu halde olması gülünç." dedi beni süzerken. Gülümsedim. "Neyse ki eski sevgilisinin evine gelip bunca insanın önünde yatağına girmek için yalvaracak kadar gülünç değilim. Az daha yüzsüz olsan ayağına falan kapanacaksın herhalde." Bozulmuş bir surat ifadesiyle bana bakarken, gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Amacım bu değildi. Fakat kaşınan kendisiydi. Yine de, oturup da onu ağlatacak değildim. "Bir yakınım hep şey der; Hayatta iki şey hariç her şeyin çözümü vardır. İlki ölene, ikincisi sevmeyene. Bir insan öldüğünde onu geri getiremezsin. Sevmeyeninde o istemediği sürece kalbine giremezsin." Durmuş boş bakışlarla bana bakarken bir nefes soludum ve devam ettim. "Bu gün ben burada olmasam, Akay'ın yatağına girsen ne değişecekti? Kalbine giremedikten sonra bunun bir anlamı yok. Gerçekten seviyor musun, sevmiyor musun veya gerçekten burada kalmaya ihtiyacın var mı yok mu bilemem. Ve açık sözlü olmak gerekirse umursamıyorum da. Sadece bir tavsiye, dinleyip dinlememek sana kalmış. Özellikle de kalbine giremediğin insanın kalbinde bir başkası varsa yapma böyle şeyler. Küçük düşen sen olursun. Ve ben kimsenin bu hale düşmesini istemem. Tabii bazen kaşınanı kaşımak gerekir ama, orası da ayrı bir konu."

RestcafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin