Jimin ile birlikte gece yarısı merkeze gelmiştik. Namjoon çoktan buradaydı ve muhtemelen ifadesinin alınmasını bekliyordu. Bayan Bae ise acile götürülmüştü. Her ne kadar kendisine karşı aşırı sempati besleyemesem de içine düştüğü bu duruma üzüldüğümü söyleyebilirdim. Özellikle de eğer bu işin arkasında başka bir durum varsa.
Bir polis dedektif olarak olabilecek tüm ihtimalleri düşünmemiz, gözden geçirmemiz gerekiyordu. Namjoon'u korkutmak istemediğimiz için bir şey söylemiyorduk ama şu an bizim için bir şüpheliydi. Olay yeri iyice araştırıldığında işlerin bizim için daha kolay olacağını düşünüyordum.
"Bayan Bae'den bir haber var mı Jungkook?" Toplantı odasına girer girmez, Jimin karşıda oturan Jungkook'a ithafen konuşmuştu. Jungkook geldiğimizi gördüğünde oturduğu yerden kalktı.
"Hastane ile az önce konuştum baş komiserim. Durumunun ağır olmadığını söylediler."
Bunu duyar duymaz Jimin'le bakışlarımız buluştu. İçime büyük bir rahatlık çökmüştü. Hem kadın iyi olduğu için seviniyordum, hem de eğer bir sorun çıkmazsa tam olarak ne yaşandığını öğrenebileceğimiz için.
"Güzel, yarın hastane ile tekrar görüş. Eğer bir sorun çıkmazda iyi olursa ifadesini alalım."
Jungkook başını sallayarak onu onaylamakla yetindi. "On numaradakilerden haber var mı? Bayan Bae'nin kaza geçirdiği saatte dışarıda oldukları kesin mi?"
"Evet, hepsinin yeri tespit edildi. Namjoon dışında herkes dışarıdaymış."
O an ne Jimin,ne de ben bir şey söyledim. Bayan Bae ve on numaradakilerin arasının kötü olduğu tüm binanın bildiği bir durumdu. Bu yüzden elimde olmadan Namjoon'dan şüpheleniyordum. Üstelik aklım ister istemez Jung Woo'ya da kayıyordu.
"Tamamdır. Namjoon'un ifadesini almaya gidelim."
Jimin önce Jungkook'a ardından da bana bakarak konuştu. Onu onaylamamızın ardından hep birlikte toplantı odasından çıktık ve Namjoon'un bulunduğu ifade odasına doğru yürüdük. Ne diyeceğini çok merak ettiğimden heyecanlanmadan yapamadım.
Sırasıyla odanın içine girdiğimiz de masada tek başına sessizce oturan Namjoon dikkatimi çekti. Geldiğimizi fark eder etmez başını hızla bize doğru çevirdi.
"Daha ne kadar burada tutulacağım? Alın şu ifademi de gideyim."
Ona her hangi bir tepki vermedik. Onun yerine üçümüz de sessiz bir şekilde Namjoon'n tam karşısına oturduk. Jungkook önünde ki laptop'ı açıp,Namjoon'un ifadesini almaya kendini hazırladı.
"Acele etmene gerek yok. Bir şey içmek ister misin? Su,kahve filan." Jimin Namjoon'a çok sakindi ve nedense Namjoon buna uyuz olmuş gibi görünüyordu.
"Hayır, hiçbir şey istemiyorum."
"Pekâlâ." Jimin derin bir nefes verdikten sonra oturduğu yerde dikleşti. "O zaman anlat bakalım. Tam olarak ne oldu? Yönetici kadını nasıl buldun?" Namjoon derin bir nefes alıp, bakışlarını üzerimize dikti. Gözlerimi hafif kısarak jest ve mimiklerini incelemeye koyuldum.
"Diğerleri dışarıya çıktığı için evde yalnızdım. Salonda oturmuş, kitap okuyordum fakat daha sonra sesler duydum. Önce bir çığlık sonra da sert bir ses. Biri yere düşmüş gibi. Kötü bir durum olduğunu anladım ve evden çıkıp bakmak istedim. O an yönetici kadını buldum işte. Hemen ambulansı ve polisi aradım. Daha sonrada sizi bulmak için aşağı indim. Abin kapıyı açtı. Gerisini biliyorsunuz zaten."
Ses tonunda her hangi bir değişim yoktu. Oldukça sakin, ve soğuk kanlı bir şekilde konuşuyordu. Nefes alış verişleri de düzenli idi. Yani, heyecanlanmamış ve korkmamıştı. Bu da çoğu zaman karşıdaki kişinin yalan söylemediği anlamına geliyordu. Tabii bunlar şu an için bir tahmindi fakat aynı zamanda bilimseldi de.