4. Bölüm

889 83 14
                                    

Taehyung'un gözleri önünde yatan Jungkook'a bakarken ruhsuzdu. Ne düşüneceğini ve ne yapması gerektiğini bilmediği nadir zamanlardan birini yaşıyordu.

Oturduğu koltukta başını elleri arasına aldı. Dizi kendinden bağımsız titriyordu. Jungkook bembeyaz suratıyla onlarca kablo vücuduna bağlanmış halde yatakta yatarken odada cihazlardan gelen ses hariç hiç bir canlılık belirtisi yoktu.

Dün akşamdan beri suçluluk duygusu Taehyung'u bitirmişti. Hata yapmıştı. Kontrol etmesi gerekiyordu. Siktiğimin şarabında zehir olabileceği aklına bile gelmemişti. Jungkook'un o halde yatmasının sebebi kendisiydi. Jungkook'un dün geceki bakışları aklına geldi. Taehyung istemsizce başını elleri arasında sıktı.

O bakışları.. Sanki onu kurtarması için yalvarıyor gibiydi. Elini sanki hayata sıkıca tutunmak ister gibi tutması, Taehyung hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti. Yıllar önce cephede sırt sırta beraber savaştıkları arkadaşlarını gözleri önünde kaybetmişti.

Acı aynı acıydı ama orduya giren herkes riskleri biliyordu. Sonunda ölüm olabileceğinin farkındaydılar. Fakat Jungkook bir asker değildi. İçişleri Bakanı da olsa dışardaki herhangi bir insandan farksız değildi. Ve bu kişi kendine emanet edilmişti. Ama şu hale bakın emaneti, ölüm döşeğinde yaşam mücadelesi veriyordu.

'Ölmek istemiyorum.' Jungkook'un sözleri Taehyung'un beyninde yankılandı.

İçeri güvenlik ekibinin müdürü Kwan içeri girdiğinde Taehyung hızla ayağa kalktı. Adam önce yatakta uzanmış Jungkook'un yanına gitti. Yüzünün şaşkınlık ve üzüntü arasında değişken bir ifadesi vardı.

"Jungkook.." diye fısıldadı diğerinin solgun yüzüne bakarken.

Arkasını sert bir şekilde döndüğünde Taehyung hazır ol pozisyonuna geçti.

Kwan, birkaç adımda yeni işe aldığı korumanın yanına ulaştıktan sonra sertçe diğer adamın yanağına tokat attı. Taehyung'un yüzü bir saniyeliğine yana kaydı. Hazır ol pozisyonunu bozmamıştı. "Sen..Nasıl!" Kwan'un yüzü sinirden kızarmışken deliye dönmüş gibi bağırdı. "Sana sadece onu korumanı söyledim! Şu hale bak!"

"Üzgünüm efendim. Tüm sorumluluğu kabul ediyorum." Dedi Taehyung.

"Bu neyi değiştirir ki!" Diye bağırdı Kwan. "Bu nasıl oldu?" Derin bir nefes alarak daha sakin bir tonda sordu.

"Evine gizlice girip her zaman içtiği şaraba zehir koymuşlar Efendim."

"O ev değil biliyorsun değil mi Tanrı aşkına o ev bir kale! Oraya değil birinin girmesi üzerinden kuş bile uçamaz!"

"Biliyorum Efendim. Benim düşüncem bu suikast girişimini içerden biri yapmış olabilir." Taehyung söylerken Kwan birkaç saniyeliğine dondu.

"İçimizden birinin yapmış olabileceğini mi düşünüyorsun?"

"Evet efendim." Dedi Taehyung. "Dün gece evi yeterince kontrol ettiğime eminim. Pencerelere ve kapı kilitlerini dahi kontrol ettim. Zorlanmaya dair hiçbir iz yoktu." Taehyung bir anlığına kaşlarını çattı. "Ve efendim. Normalde onda olması gereken nöbet değişimi dün gece olmadı. Bir sorun olabileceğini düşünmemiştim ama şuan bakınca mantıklı geliyor."

"Dünki nöbet değişimi sırası SWAT'daydı." Kwan düşünceli bir şekilde çenesini kaşıdı ve sonra bir anda gözleri büyüdü. Telefonunu çıkararak alelacele birşeyler yazdı ve okuması için Taehyung'a uzattı.

'Dinleniyoruz!'

Taehyung ve Kwan endişeli bir şekilde etrafına baktı. Eğer SWAT işin içindeyse bu demekti ki Jungkook'u öldürmek isteyenler Hükümetin kendisiydi.

The Minister ; TaeKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin