İyi okumalar.
-Yaşamaya alışmaktan korkuyordum, ölesiye.
Camlardan vuran ışık yetersiz gelmeye başlayınca ışıkları yakmıştık. Kocaman odayı inceleme fırsatı bulmuştum ben de iki arkadaşım konuşurken. Oda kitap doluydu; bazıları duvara gömülü kitaplığın raflarında, bazıları ise yerde üst üste konulmuş halde birçok kitap vardı. Her yaştan insana uygun ve farklı farklı konularda bir sürü kitap vardı. Yerde tek başına durduğunu gördüğüm bir kitabı aldım, bir kitap kulesinin arkasında kalmıştı.
-"Bakın, Bay Vivian Oz Büyücüsü'nü bulmuş!" dedi sarı saçları omzundan aşağı dökülen on yaşlarındaki kız.
-"Kayıp mıydı?"
Önünde eğilip sohbet etmeye başlamam kısa sürmemişti.
-"Evet, geçen hafta onu okuyorduk ama dün bulamadığımız için başka bir kitaba geçtik. İyi ki buldunuz onu, yemekten sonra okuyabiliriz."
-"Tabii okuruz, hatta sen oku. Adın ne bakalım sarı şeker?"
Kız, hitap ediş şeklime gülümseyip konuşmaya başladı:
-"Adım Abella."
-"Tanıştığımıza memnun oldum Abella, adımı biliyorsun zaten."
Gülümseyip kitabı ona uzattım ve o da kitaba sarılıp minderine yerleşmek için uzaklaştı. Ben de yerime yerleştiğimde, Abella'nın kitapta kaldıkları bölümü okuyup tekrar ettiğini gördüm. Bir süre sonra Louis, Bayan Monique ve Darcia beni çocukların başına koyup yemek hazırlamaya gitti. Odada tek bir yetişkin olmasına rağmen hepsi uslu uslu oturuyor, aralarında sohbet ediyor ya da kitap okuyorlardı. Ben ise onlarla vakit geçirmek istediğimi fark ettim, hepsini tanımak istiyordum.
-"Sizi böldüğüm için üzgünüm çocuklar ama sizi daha yakından tanımak istiyorum. Yemek hazır olmadan bir oyun oynayalım mı?" dedim kendinden emin sesimle.
İlgiyle bana dönen yüzleri görünce gülümsedim, yerdeki minderler yavaş yavaş bana doğru çekilmeye başlamıştı bile.
-"Kelime oyunu oynayalım mı?"
Bu ses en küçüklerinden gelmişti. Adının Ivan olduğunu öğrendiğim bu çocuk kıvır kıvır sarı saçları ve çilleriyle kolayca kim olduğunu anlayabildiğim çocuklardandı. Bir önceki gün mutfakta yaptığımız sohbetten hatırlamıştım onu.
-"Çok güzel bir fikir, hiç kelime oyunu oynamamıştım ama biliyorum nasıl olduğunu."
Birkaç şaşkın mırıltı duydum. Yetişkinlerin esmer güzeli diye adlandırdıkları Juliet, minderini yanıma çekip oturdu ve konuştu.
-"Hiç oynamadıysanız zor gelebilir, bu yüzden ben size hep kolay kelimeler söylerim bulabilmeniz için Vivian." dediğinde istemsizce kıkırdayıp beşlik çakması için elimi kaldırdım.
O da kıkırdayıp karşılık verdiğinde diğer yanıma oturan Valera'yı fark ettim, onun yanına da Abella oturmuştu ve ben Juliet ile konuşurken oluşturdukları kocaman daireye baktım şaşkınlıkla. Şaşırdığımı fark edince güldüler, ve Valera oyunu başlattı.
-"Pekala, güzel bir oyun olsun. Ben başlıyorum, gemi."
Oyunda iyi olduklarını tahmin edebiliyordum, ancak birkaç dakika içinde beş tur dönmüştük ve onlara göre bu sürenin "uzun" olmasının tek nedeni bendim.
Sanırım, kaybedecektim. Bir grup çocuğa yenilmekle alakalı bir sorunum yoktu fakat onlar çok hızlı kelime buluyorlardı ve ben pratik yapacağım diye kendimi hazırlarken sadece aklımdaki boşlukla kalıyordum. Kelime dağarcıkları oldukça genişti ve sıra bana gelmek üzereydi. Juliet'e güvenmekten başka şansım yoktu velhasıl.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silva
Ficción histórica"Bir tuvalin kendisinden sakındığı ellerim, Renklendirecek ifade ararken buldu seni." 1920'lerin Marsilya'sı.