Bölüm 1

10 2 0
                                    

Evlerine 4 sokak uzaklıkta olan bakkaldan 2 ekmek alıp çıktı. Siyah ceketinin yakalarını kaldırıp Yeleser Mahallesi'nin o dik yokuşunu tırmanmaya başladı. Sokakta top oynayan çocuklara selam verip toplarını alıp koşmaya başladı.
" Ya Mahir abi ver topumuzu."
" Abi babam kızar be!"
Çocukların yakarışlarına gülüp eve doğru koştu. Evin olduğu sokağa dönünce elinde ki topu çocuklara attı.
" Abim be niye bu kadar koşturdun bizi be."
Diyen çocuğun kafasını koltuğunun altına alarak eliyle çocuğun göbeğine vurdu.
" Kötü mü oldu tosun. Kilo verdin."
Diğer çocuklar kahkahayla gülerken annesiyle kendisinin yaşadığı evin ziline bastı.
Annesinin kulakları pek duymazdı. Biraz da ağır yürürdü.
Kapının açılmasını beklerken çocuklarla sohbet etti.
" Okul nasıl gidiyor gençler."
" Abi valla okulun bir yere gittiği yok."
Çocuklar gülerken binalarında oturan Yasemin teyze cama çıktı.
" Mahir ah be olum yine mi kapıda kaldın?"
" He Yasemin teyzem hadi bi kapıyı açta içeri gireyim."
" Dur oğlum açıyım."
Az önce konuşan çocuğa dönüp eliyle işaret ederek
" Bunun hesabını yarın sorarım ama."
Kapının açılmasıyla içeri girdi. 5 katlı binanın 3. Katında oturuyorlardı. Bina eski olduğu için asansörü yoktu. O yüzden merdivenleri tırmanmak zorundaydı.
Evlerinin olduğu kata gelince zile basıp kapıya vurdu.
" Geldim oğlum geldim."
İçerden gelen annesinin sesine gülümseyip bekledi.
Kapının açılmasıyla tonton yanaklı annesinin yanaklarını sıktı.
Elinde ki poşetleri mutfağa bırakırken annesi de peşinden geliyordu.
" Günün nasıldı oğlum?"
" Aynı annem ya Yaşar usta haftalığımı verdi bende sana ekmek aldım taze taze."
" Dur bende hemen çorba yapayım."
" Sen dur annem ben yaparım."
Oğluna gülümseyip uzun uzun baktı. Hep içinden geçirirdi Allah'ım ne hayırlı bi evlat verdi diye.
Yıkık dökük dolaplardan tencereyi çıkarıp ocağa koydu.
Ayakta onu izleyen annesini kucağına alıp oturma odasına götürdü.
Kucağında debelenen annesine gülerek.
" Ah be olum hiç mi kolların acımıyor?"
" Sen beni 9 ay taşımışsın be annem hiç canın acımadı mı?"
Oğlunun dediğine gülümseyip öptü Ayten.
Odasına gidip evde rahatça gezebileceği kıyafetlerini giydi.
Annesine yemeğin hazır olduğunu söyleyip tabaklara çorbaları koydu. Ardından yavaş yavaş gelen annesini gülümseyerek seyretti. Annesi mutfağa gelince kolundan tutup sandalyeye oturttu.
Annesi hızlı hızlı yemek yiyen oğlunu seyretmekten yemeğini unuttu.
" Annecim sevmedin mi yoksa?"
" Yok oğlum çok sevdim."
" Ama yemiyorsun."
" Yiyorum oğlum."
Tabağında ki son çorbayıda alıp kalktı.
" Geldiğimde o çorba bitsin."
Oğluna gülümseyip kafasını salladı.
Odasına gidip soğuk yatağına yattı. Yatar yatmaz tüyleri ürperdi.
Alışkındı çocukluğundan beri odasında ki rutubet kokusuna, buz gibi yatağına, kırık dökük ahşap pencereye.. Alışkındı.
Gözlerini kapattı. Terk edip giden babasını düşündü. Tam yanında ki komidinin ilk çekmecesinden bir çerçeve çıkardı.
Kucucuk elleriyle babasinin bacagindan tutan bir cocuk. Kucuk Mahir. Sol gozunden akip yanagina suzulen yasi eliyle sildi. Cerceveyi tekrar aldigi yere koyup yatakta toplandi.
Bu yorgunlugun uyuyarak gecmeyecegini biliyordu aslinda ama yine de gozlerini kapatti.
Hayal bile kuramayan koca bir adam olmuştu. Hayallerinden bile vazgeçmişti. Umutlarımda.. Beklentilerinden..
Annesi onun okuyup mühendis olmasını istiyordu. Ama ne onun öyle bir umudu vardı ne de bu dünyanın adaleti..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sarı Kupalı AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin