Katre, ne yapacağına karar veremeden kadın kalkıp sarılmak istedi. Katre onu itti. Genç çocuk,
"Anne gidelim. İstemiyor seni, daha ne bekliyoruz?" dedi.
Züzü ve Edon kollarını kavuşturmuş, Katrenin ne yapacağına bakıyorlardı.
"Oğlun akıllı bir şey söyledi onu dinlesen iyi olur."
"Kızım, bir kez sarılayım ne olur!"
"Tek şartla, babam kim? Onu bilmeye hakkım var değil mi?"
Kadın ellerine baktı. Sonra oğluna dönüp, dışarıda beklemesini söyledi.
Çocuk çıkınca önce taş kesilmiş Katreye sarıldı. Katre bu sarılışta, hiç bir şey hissetmedi.
Ne anne kokusu, ne sıcaklık ne de bir sevgi kırıntısı.
Kadın, sonra oturup ağlamaya başladı.
Katre, ilk kez ailenin kadınlarının bir birine ne kadar çok benzediğini fark etti.
"Kızım daha on sekiz yaşındaydım ve hayat bana güzeldi. Nereden bile bilirdim düşünmeden yaptığım bir hatanın bana ömür boyu azap vereceğini!
Yazlıkçıydılar. Plajda karşılaştık ve bir birimize aşık olduk. Ya da ben aşık oldum. Yaz sonuna kadar takıldık. Sonra gittiler ve bir daha aramadı. Telefonlarımı açmadı.
İzmir de söylediği adrese gittiğimde orada öyle birisinin oturmadığını öğrendim. Ölmek istedim. Başaramadım."
Katre," içinden seni yalancı bencil kadın, "diye geçirdi.
"Sana hamile olduğumu öğrendiğimde iş işten geçmişti. Benim annem ve babam dünyaya inmiş bir melek."
"Biliyorum. Sanırım sen benden daha iyi bilemezsin. Hiç bir mecburiyetleri yokken, senin piçine baktılar.
Öyle çok sevgi verdiler ki, senin yokluğunu bile beynimin en ücra köşelerine atmayı başardılar. Senin hayattaki en büyük şansın, böyle bir aileye sahip olmak."
"Katre, kızım kendinden böyle bahsetmeni veya bunu düşünmeni yasaklıyorum. Bu bizi çok üzer!"
"Özer dilerim, züzüm."
"Biliyorum. Sonra, Hulki çıktı karşıma. Benimle evlenmeyi ve Almanya da yaşamamı istedi.
Ailesi oradaydı ve iyi bir işi vardı.
Tek şartı, beni ailesine bakire olarak tanıtmaktı. Seni onun için götüremezdim. "
"Bu da senin hafifletici sebebindi. Şimdi neden geldin?"
"Anneme rica etmiştim senin her yaş gününde bana fotoğrafını gönderiyordu.
Hasretin artık dayanılmaz olduğu için geldim. Hem kardeşini de tanı istedim."
"Bana şu işin doğrusunu söylesene? On üç sene durdun şimdi hasretime dayanamadın!
Bak sen! Bu dediğine on yaşında bırakıp, arkana bakmadan gittiğin çocuk bile inanmaz. Ne istiyorsun?"
"Seni götürmek istiyorum. Hulki'nin bir akrabası var çok zengin. Senin resmini görüp beğenmiş. Hep birlikte geldik.
Hulki ve Bekir, İzmir de kaldığımız otelde benden haber bekliyorlar.
He, de, birlikte gidelim. Bir gör. Beğeneceğinden eminim. Çok zenginler. "
"Beni satmaya geldin! Şimdi züzüm ve Edon neden sinirli daha iyi anladım ve tebrik ederim kadın seni.
Bu melek iki insanı sinirlendirmeyi başardın. Şimdi hayatımdan defol. Ve satacak daha iyi birisini bul. Lanet gelsin sana kadın."
Katre ağlayarak evi terk etti. Nereye gittiğine bakmadan yola çıktı ve ilk gelen araca bindi.
Otostop yaptığının bile farkında değildi. İçi çıkana kadar ağladı.
Arabadaki kadın ona bir şey sormadı. Köyü geçtiklerinde sağa çekti ve durdu.
Katre, o zaman nerede olduğuna ve yanındakine baktı.
"Özür dilerim ben, ben ne zaman bindim arabanıza? Hemen iniyorum."
"Dur, dur , bakalım. Belli ki, çok büyük bir üzüntü içindesin. Anlatırsan dinlerim.
Yok anlatmam dersen İzmir'e dönüyorum, seni Karşıyaka ya kadar götürürüm."
"Size zahmet olmasın, beni metro istasyonuna yakın bırakın ben giderim."
"Olmaz öyle şey öyle bilincini yitirmiş bir haldesin ki, kötü niyetli birisinin aracına da bine bilirdin.
Haydi o zaman gidelim. Karşıyaka da inersin. Adını söylemek ister misin?"
"A, adım Katre. Sizinle giderim teşekkür ederim."
"Ne kadar güzel adın var. Ben Ayşe Nur. "
Karşıyaka ya kadar konuşmadılar. Katre biraz olsun toparlamıştı.
Karşıyaka da indi, vapurla karşıya geçti. Konaktan, Alsancağa kadar deniz kenarında yürüdü. Artık ağlamıyordu, ama kafası da bom boştu. Düşünemiyordu.
Sahildeki duvara oturup bacaklarını denize salladı. Çantası boynundaydı. Aklına Züzü geldi. Şimdi deliye dönmüştür, onu aramak için telefonunu çıkarttığında bir çok cevapsız arama ve sesli mesajla karşılaştı.
"Züzü özür dilerim. İyiyim İzmir'e geldim. Ne olur benim için üzülme. Kızın için de üzülme.
Bu yaşananların hiç birisini hak etmiyorsunuz. Edon'u ver, sesini duymak istiyorum."
Edon ile de konuşup onları iyi olduğuna ikna ettikten sonra kapatıp gelen mesajlara baktı. Birisi Alevdendi. Sesli mesajı açtı.
"Katre arıyorum açmıyorsun. Evdekiler Foça ya gittiğini söyledi. İyi misin canım. Güzel Katrem meraklar içindeyim. Beni ara. Seni seviyorum."
Bir anda kendisini ne kadar kastığını fark etti.
Murat'ın sesi onu rahatlattı ve kendini daha güven de hissettirdi. Evet tek başına değildi.
Züzü ve Edondan sonra onu düşünen seven birisi daha vardı.
İki kez Müge ve Aslan aramış. Ogün, mesaj çekmiş.
Murat'ı aradı ilk çalışta açtı.
"Katre canım iyi misin?"
Katre ağlamamak için dudağını ısırdı.
"İyiyim sen nasılsın?"
"Dün seninle konuştuktan sonra fazla kalamadım ve ilk bulduğum uçakla döndüm.
Bizimkileri aradım senin Foça da olduğunu öğrendim. Yarın gelip alayım mı seni? Ben Çeşmeye gitmedim burada evdeyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH AŞK ! (BİTTİ)
JugendliteraturGenç kız hayatını kurmak için çalışırken, yolları aynı çocukluk acısını çeken, küçük bir kız yüzünden kesişir. Murat, Kızına iyi gelen bu kızın, kendine de iyi gelmesini umar. Aradaki yaş farkı önemli mi? Engel mi? Bunu düşünmez!