Açelya'dan...
Taksi tam gaz yolda ilerliyordu. Tabi benim nereye gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim dahi yoktu. Sonunda dayanamadım ve sordum:
"Mete nereye gidiyoruz?"
Cevap yok.
"Mete! Nereye gittiğimizi soruyorum sana!"
Yine cevap vermedi. Bu sefer taksi şoförü araya girdi.
"Abi, ablam bir şey soruyor. Duymadınız mı? "
Mete:
"Duydum." dedi sadece.
Anlaşılan cevap vermeyecekti. Ümidim sona ermişti. En iyisi camdan dışarıyı seyretmekti.
Yaklaşık kırk dakikalık bir yolculuktan sonra taksi durdu. Sanırım gelmiştik. Mete taksiciye parayı uzattı ve hızla taksiden indi. Kapıyı sertçe kapattı ve benimkini açıp:
"İn." dedi.
Taksiden indim. Sıkıca elimi tuttu ve yüremeye başladık. Dağ başı gibi bir yere gelmiştik. Küçük bir patikada el ele ilerliyorduk. On dakikalık bir yürüyüşün sonunda bir tepenin üstüne yapılmış, tahtadan kulübeye benzer bir eve gelmiştik. Evin önündeki birkaç basamak merdiveni çıktık. Mete cebinden bir anahtar çıkardı ve tahta kapıyı açtı.
İçeride küçük bir mutfak tezgahı,geniş bir kanepe,büyük bir kilim,iki kişilik bir yatak,televizyon ve bir dolap vardı.
Mete gidip o geniş kanepeye oturdu ve yanına gelmemi eliyle işaret etti. Yanına oturdum ve:
"Niye buradayız Mete?"
"Konuşmak için buradayız. " dedi kısık bir sesle.
"Peki neden burası? Pekâla da gidip bir kafede veya şehir merkezine yakın bir yerde konuşabilirdik."
"Sadece ikimiz olalım istedim, böylece sorunlarımızı baş başa daha rahat bir şekilde konuşabiliriz. "
"Pekâla konuşalım o halde."
Birkaç saniyelik sessizliğin ardından Mete:
"Beni gerçekten seviyor musun?"dedi cılız bir sesle.
"Tabiki seviyorum bu ne biçim soru?"
"Bak Açelya. Ben daha önce hiç böyle hissetmedim. Ta ki sen okula gelene kadar. Her zaman merak etmişimdir aşk nasıl bir şey diye. Artık bunun nasıl bir duygu olduğunu biliyorum ve onun ellerimden kayıp gitmesini istemiyorum. Sonsuza dek benimle olsun istiyorum. Evet belki çok sabırlı biri değilim fakat başkalarını seninle birlikte görmek beni çıldırtıyor. Ben sana güveniyorum ama insanlara güvenmiyorum Açelya. Peki şimdi sen beni anlıyor musun?"
O bu sözleri söylerken benim gözlerimden yaşlar sicim gibi akıyordu. Ona sıkıca sarıldım. Evet Çınar'dan hoşlanmadığını biliyordum fakat beni kaybetmeyi göze alamayacağını doğrusu hiç tahmin edememiştim.
Kulağına eğildim ve:
"Merak etme... Ben sadece ve sadece seni seveceğim hem de sonsuza dek..."
Merhaba arkadaşlar oldukça duygu ağırlıklı bir bölüm oldu. Açıkçası benim çok hoşuma gitti. Umarım siz de beğenmişsinizdir. Bu arada Mete'nin bu sözleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Yoruma yazın. Hepinizi çok seviyorum :*