14. Bölüm: ❛Mihr❜

10K 487 96
                                    

En sevdiğim bölümlerden birisi, yazarken çok eğlendim ve sevgi doldum!

Umarım siz de severek okursunuz :)

Mihr : Sevgi.

14.Bölüm: ❝Mihr❞

Gökbaran'la olan o tuhaf konuşmamızın üzerinden iki gün geçmişti. O gün neden öyle davrandığını biliyordum, ikimizin de yıpranmasını istemiyordu. Düşüncesi hoşuma gitse de söylediğinde dumura uğramıştım. Onu kırmak istemiyordum, kırılmak da istemiyordum. Birbirimizden emin olup öyle devam etmemiz gerektiğini düşünüyordum.

Okuldan gelmiş, kendimi direkt banyoya atmıştım. Annemler evde değillerdi bu yüzden rahattım. Üzerimdeki bornozu çıkarmadan aynanın karşısına geçip yüzüme bakım yapmaya başladım. Telefonumdan kısık sesli bir şarkı açıp mırıldanmaya başladım. Mutluydum. Gökbaran'la akşam yemeği yiyecektik. Heyecanlıydım.

Bornozumu çıkarıp giyinmeye başladım. Siyah mini elbisemi giyinip boynuma bir inci kolye taktım. Parmaklarıma birkaç yüzük taktıktan sonra saati kontrol edip hafif bir makyaj yaptım. Saçlarımı dalgalandırıp omuzlarımdan aşağı iteledim. Beş dakika içinde evin önünde olacağı mesajını aldıktan sonra aynanın karşısına geçip kendime son bir kez baktım. Çok güzel olmuştum. Parfüm sıkıp küçük siyah çantama cüzdanımı, anahtarımı ve telefonumu koydum. Yavaş bir şekilde merdivenleri inerken biraz bekleyip fotoğrafımı çektikten sonra inmeye devam ettim. Apartmandan çıktığımda onu gördüm. Siyah gömleği ve kumaş pantolonuyla arabasının yanında bekliyordu. Ona yaklaşmaya başladığımda duruşunu dikleştirip beni bekledi. Utanarak yanında durduğumda tüm bedenimi süzüp "Çok güzel olmuşsun," dedi.

Ona baktım. Siyahlar içinde oldukça hoş görünüyordu. Gömleği, vücudunun yapısını belli ediyordu. "Sende çok şıksın," dediğimde elimin üzerini öpüp kapıyı açtı. Arabaya bindiğimde koltuğuna oturup sürmeye başladı. Bir fon müziği açtığında dinlemeye başladım. Ara sıra dönüp baksa da gözlerini yoldan ayırmıyordu. Heyecanımı yatıştırmak adına elbisemin etek ucunu çekiştirip ellerimi birbirine sürttüm. Kırmızı ışıkta durduğumuzda elimi tutup "Sakin ol," diye konuştu.

"Çok heyecanlıyım."

"Bende öyle." Yeniden hareket ettiğimizde biraz ilerleyip arabayı park etti. Birkaç adımın ardından restorana girdik. Etrafı inceledim. Ahşap detaylarla süslenmiş, sarı bir ışıkla aydınlatılan güzel bir yerdi. Görevli yerimizi gösterdiğinde Gökbaran'ın rezervasyon yaptırdığını anlamış oldum. Karşılıklı oturduğumuzda siparişimizi verip arkamıza yaslandık. Şu an yalnızdık. "Gerçekten çok güzel olmuşsun," deyip boynumdaki kolyeye bakmaya başladı.

"Siyah yakışmış," dediğimde gülüp sakallarını okşadı. Bu hareketi gözüme çok tatlı gelirken onun gibi gülümsedim. Yemeklerimiz geldiğinde aynı anda başladık ve bitirdik. Tatlı siparişi verdiğimizde Gökbaran ceketinin cebinden siyah bir kutu çıkarıp bana doğru uzattı. "Sana hislerimi ispat etmem gerektiğini söylemiştin," diye konuşmaya başladı. "Senden hoşlanıyorum, Dilhan Hande ve seninle sadece anı hayal etmiyorum. Hep ilerisini düşünüyorum. Her zaman yan yana olduğumuz, hiç ayrılmadığımız anların hayalini kuruyorum. Hep yanında olamayacağımı biliyorum. Ben kendim için endişelenmiyorum, senin yarım kalmandan korkuyorum."

Gözlerim dolduğunda bunu gizlemedim.

"Karşılaştığımız ilk andan beri seni düşünüyorum. Her an, her yerde aklıma sen geliyorsun. Abartıyorsundur belki de Gökbaran, diyorum. Kalbime girmişsin bir kere, aklımdan da çıkmıyorsun."

"Gökbaran?" diye mırıldandığımda gülümseyerek konuşmaya devam etti. "Seni kırdığım her an için özür dilerim. Yanımda olduğun her an için teşekkür ederim. " Kutuyu açıp içindekini görmemi sağladı. Bana künye almıştı. "Bu benim künyem," dedi. "Sana bunu bırakıyorum, Hande çünkü sana her daim döneceğimin sözünü veriyorum. Bir asker künyesiz kaldığında kaybolmuş gibidir, ben sana her geldiğimde kendimi bulacağım ve kendimi bulmak için hep sana geleceğim."

AhsefHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin