He's awake!

137 14 32
                                    

''Evet.'' Sapnap elindeki bez parçasına bakıyordu. Aklına HBomb geldiği için morali bozulmuştu. Arkadaşının zamansız ölümü onu üzmüştü. Aklını bu konudan uzaklaştırmak için silkelendi ve iç çekti. 

Bezi yere bırakıp ayağa kalktı. ''Griever onu buraya kadar sürükleyip öldürmüş.'' Dream Sapnap'in ayağa kalkmasıyla ayağa kalktı ve Sapnap'e baktı. Sapnap Dream'in bakışlarını üzerinde hissedince ona döndü.

Dream Griever'ın neden Hbomb'u buraya getirebileceğini düşündü. Belki de yuvaları buradaydı? Aklına gelen şeyle kaşlarını çatıp hızla koluyla Sapnap'in omzundan tuttu ve arkasını çevirdi. Hızlı bir şekilde Sapnap'in arkasındaki küçük çantayı açtı ve içindeki Griever'ın bedeninden çıkardıkları metal tüpü çıkardı.

Sapnap Dream'in yaptığı ani hareketle şaşırmıştı. Kaşları çatık bir şekilde Dream'in ne yaptığını çözmeye çalışıyordu.

Dream metal tüpü eline aldı ve incelemeye başladı. Kısık seste bir bip sesi duydu. Tüpü kulağına yaklaştırdı. Ses tüpten geliyordu. Kaşlarını çattı ve tüpü alıp ileriye doğru birkaç adım attı. Bunun bir tür navigasyon olabileceğini düşünüyordu.

İlerleyince ses kesildi. Geriye doğru birkaç adım attıktan sonra kesilen ses tekrar ortaya çıktı. Dream teorisinin doğru olduğunu anlayınca heyecanla yanında ona garip bakışlarla bakan Sapnap'e döndü. ''Sanırım bize yol gösteriyor.'' 

_____

Dream önde olacak şekilde bıçakların arasından yürüyorlardı. Dream elindeki tüpün çıkardığı seslere göre ya dönemeçlere sapıyor ya da geri dönüyordu. Dream sesin zayıfladığını duyunca az önce geçtikleri yere bakıp olduğu yerde durdu. ''Bekle, bekle.'' Sapnap bir şey olduğunu sandı ve Dream'e bakıp ''Ne oldu?'' diye sordu. Dream yan tarafındaki yola doğru ilerleyip ''Bu taraftan. Gel.'' diyerek yürümeye başladı. Ses gittikçe güçlenmeye başladı.

Sapnap olası tehlikelere karşı temkinli davranıp etrafına bakıyor ve olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordu. Bir yandan Dream'i izleyip başına bir şey gelmediğinden emin oluyordu.

Ses yükselince geldikleri yere baktılar. Oldukça karanlık bir yere gelmişlerdi. Mağaraya benziyordu ama değildi. Duvarların olması gereken yerde büyük boşluklar vardı. Duvarlar boşluklardan epey uzaktaydı. Yürüdükleri yol inceydi ama düşecek kadar değildi. 

Birbirleriyle bakışıp aralarında sessiz bir anlaşma yapmışlar ve aynı anda ilerlemişlerdi. İçeriye girince Dream Sapnap'e bakarak ''Burayı daha önce hiç görmüş müydün Sapnap?'' diye sordu. Sapnap şaşlınlıkla Dream'e dönüp ''Hayır.'' dedi.

Önlerinde kocaman bir kapı vardı. Kapıya yaklaştıkça Dream'in elindeki tüpten garip sesler çıkmaya başladı. Sapnap kapıya yaklaşınca açmaya çalıştı ama açamayınca öfkeli bir şekilde sızlanıp ''Başka bir çıkmaz yolmuş.'' dedi.

Dream tam umudunu yitirmişken elinde tuttuğu tüpten gelen ses bir anda kesildi. Bakışlarını tüpe çevirip baktığında üzerindeki kırmızı düğmenin yeşile döndüğünü gördü.

Arkasındaki kapı düğmenin yeşile dönmesiyle takırdayarak yukarı doğru açıldı. Dream ve Sapnap şaşkınlık ve tedirginlikle açılan kapıya baktılar.

Kapının ardında daire şeklinde bir giriş kapısı vardı. Dairenin kapısının gıcırdayarak açılmasıyla Sapnap Dream'e bakıp ''Buna emin misin?'' diye sordu. Dream gözünü kapıdan ayırmadan cevap verdi. ''Hayır.''

İkili etraflarına bakınıp girişe doğru yanaştı. Sapnap ilerleyip önündeki kapıya dokundu ve yüzündeki iğrenmiş ifadeyle eline baktı. ''Griever.'' Eline Griever denen yaratıkların yeşil sıvısı bulaşmıştı. 

Don't Leave Me {dnf} -Düzenleniyor-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin