Halit başkan ciddi bir ifadeyle karargahtan içeri girdiğinde herkes bir yana dağılmış, kendi halinde takılıyordu.
"Arkadaşlar, toplanın."
Masanın başına toplanıp Halit başkanı dinlemeye koyuldular.
"Biliyorsunuz, elimizden geldiğince Yıldırım'ın bağlantılarını takip etmeye çalışıyoruz," diye söze başladı Halit başkan. "Yıldırım'ın işlerinin İstanbul ayağını yürüten bir adam var, Yıldırım'ın ekibindeki önemli isimlerden biri olduğunu tahmin ediyoruz. Teşkilatın İstanbul'daki mensupları adamı takip ediyordu, ve onlardan öğrendiğimize göre, adam yarın Yıldırım'la görüşmek için Ankara'ya geliyor. Bizim bir şekilde bu adamın Yıldırım'la nerede görüşeceğini bulmamız ve o konuşmayı dinlememiz gerekiyor."
"Başkanım, adamın nasıl geldiğini öğrenebilirsek hemen takibe alırız," dedi Uzay.
"Adam kendi özel aracıyla geliyor Uzay," dedi Halit başkan. "Kalacağı oteli biliyoruz, ama fazlasıyla tedbirli davranacağına şüphe yok. Bizim de çok dikkatli davranmamız gerekiyor bu yüzden."
"Merak etmeyin başkanım, gerekeni yaparız," dedi Gürcan.
"Ona şüphem yok Gürcan," dedi Halit başkan. "Ayrıca, bu operasyonda bize yardımcı olmak için, İstanbul'da adamın takibini yapan bir mensubumuz da buraya geliyor. Hatta," Halit başkan durup saatine baktı. "Mete başkanla görüşmesi bitmek üzeredir, birazdan burada olur."
Halit başkan sözünü bitirdiği anda, kapı açıldı, içeri sarışın, renkli gözlü, yapılı bir adam, kendinden emin adımlarla girdi.
"Arkadaşlar... Yavuz Karasu'yla tanışın."
Yavuz hafifçe gülümseyerek ekibi başıyla selamladı, ancak gözleri Zehra'nın üzerine geldiğinde şaşkınlıkla duraksadı. Hemen toparlansa da, Serdar bu kısacık anı fark etmişti. Kaşlarını çatarak baktı adama.
Bunu izleyen dakikalarda, Serdar'ın adama olan siniri gittikçe arttı, çünkü masanın etrafında toplanıp bu sefer Yavuz'un anlattıklarını dinlerlerken, Yavuz'un gözlerinin sık sık Zehra'ya takıldığını görüyordu, bu yüzden adamın anlattıklarına bile odaklanamamıştı çok fazla.
Zehra Serdar'ın artan gerginliğinin, ve bu gerginliğin sebebinin de farkındaydı. Ancak Serdar'ın tersine Zehra Yavuz'un bakışlarını rahatsız edici bulmamıştı, zira adamın bakışlarında hayranlıktan ziyade şaşkınlık vardı. Yine de Zehra Serdar'ın adama ters bir şey söylemesini engellemek için tetikte bekliyordu.
Nitekim tam da tahmin ettiği gibi, toplantı biter bitmez Serdar'ın Yavuz'un yanına gittiğini gördü, koşturarak o da o tarafa doğru gitti.
Serdar, masanın üzerine yaydığı belgeleri toplamakta olan Yavuz'a yaklaşıp tehditkar bir ifadeyle masaya doğru eğildi.
"Zehra'yla alakalı dikkatini çeken bir şey mi oldu Yavuz?" diye sordu doğrudan.
Zehra tam o esnada yetişmişti. Serdar'ı dirseğiyle dürttü. "Ee, sen bir benimle gelsene Serdar."
Serdar Zehra'ya aldırmadan gözlerini Yavuz'un üzerinde dikti. Yavuz Serdar'ın derdini anlamıştı, hafifçe güldü.
"Dikkatimi çekmek değil de, tanıdığım birine çok benziyor," dedi.
Serdar gözlerini devirdi. "Bak sen," dedi alaycı bir tavırla. "Kime benziyor acaba, eski sevgiline falan mı?"
Zehra Serdar'a daha sert bir dirsek attı. "Sus artık Serdar," dedi dişlerinin arasından.
Ancak Zehra'nın gerginliğinin aksine, Yavuz durumdan eğleniyor gibi duruyordu.
"Aslında bakarsan, eşime çok benziyor kendisi," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK VE ÖLMEK ZAMANI
FanfictionTeşkilat dizimizin güzide çifti ZehSer hakkında tek bölümlük hikayeler❤️