earned it
Aynı anda tüm hücrelerinin alev alması... Dudaklarımız birleştiğinde hissedebildiğim en yoğun duygu buydu. Titreyen alt dudağımı dudağına hapsettiğinde beni kendine yapıştırmak ister gibi eli ensemden tutarak kendine yaklaştırdı. Elimle başaramayacağımı başından bilircesine beceriksizce engellemek için yanağımda kalan elini tuttum ama elim engellemek şöyle dursun, hareket bile ettirmeden elinin üstünde asılı kaldı.
Potter o kadar sahiplenici, talepkar ve... Ve hükmediciydi ki tüm gücümün bacaklarımdan aşağı aktığını hissediyordum. Çok geçmeden buraya yığılabilirdim. Binamın o çok övündüğü mantığım ise ağaçlık alana zerrelerine kadar dağılmış haldeydi. Karnıma değen farklı bir baskı hissettiğimde yoğunluktan kapanan gözlerim baygın şekilde açıldı. Potter nefese ihtiyaç duymuyormuş gibi dudaklarımdan ayrılmamaya kararlıydı. Fakat ben onun kadar insanüstü bir beceriye sahip değildim. Son kalan mantıklı kırıntımla kafamı geriye itmeyi başardım ve Potter ile nefes nefese ayrıldık.
"Sehn- " konuşabilmem için nefes almam gerekiyordu bu yüzden nefeslerle kesilen konuşmama devam ettim. "Sen- kafayı yemişsin-huh!"
Potter'ın dudaklarımda takılı kalan bakışı ise beni hem şaşırtıyor hem de daha önce hiç bilmediğim yerlere sürüklüyordu. Kalbimin cılız çarpıntısı kulaklarımdaydı.
Potter'ın beni dinlediğinden emin değildim çünkü bayık bakışlarla tekrar dudağıma yöneldiğinde bu uyarının pek anlamı kalmadı.
"Potter! Du-"
Tekrar dudaklarım üstünde sıcak baskıyı hissettiğimde yığılacak gibi olmamla Potter beni belimden tutup sertçe kendine çekti ve ayakta kalmama dayanak oluşturdu. Sanki biraz önce bunu yapmamış gibi aynı sahiplenicilik ve açlıkla -evet aç olduğu izlemini veriyordu- dudaklarımı dudaklarına hapsetti. Bu sefer karnımın alt bölgesine değen baskıyı daha net hissedebildiğim ve kavrayabildiğimde benim için tehlike alarmı çalmaya başlamıştı.
Midem heyecan ve yeni tanıştığım duyguların esirinde burkulurken kendimi kurtarmak adına kollarımla göğsünden ittirerek nefes nefese ayrıldım.
"P-pot-ter- lü-tfe-n-ngh!"Nefes almamla birlikte yüzüm hem utançtan hem de Potter'ın yeni hamlesinden kaçmak için tek noktaya, onun göğsüne gömüldü.
Mantığımı tekrar toplayabilmek için bir süre yaslandığım göğüste soluklanmam gerekti. Potter aynı pozisyonda dikilmeye ve beni tutmaya devam etti. Aynı zihnim gibi Potter'ın cübbesi de yaşadığımız hareketlilikten ötürü üstümden düşüp yeri boylamıştı.
Kendimi sakinleştirmek onu tamamıyla hissederken çok zordu. Ne yapıyordum burada? Ne yapacaktım şimdi? Niçin hala burada duruyordum? Şimdi ne yapmam gerekiyordu? Beynim sisli bir bulutun ilerisinden bana el sallıyordu. Sonra Hogwarts'da ve yasak ormanın girişinde olduğumuzu hatırladım. Hogwarts... Dersler...
"Oh! Olamaz! Aritmansi!"
Korkuyla kendimi geriye çektiğimde Potter'ın sıkı tutuşundan kurtulduğum için şanslıydım. Şaşırmış yüzü bana döndüğünde ona bakmamak için önüme dönüp açık olan düğmeleri aceleyle iliklemeye başladım. Biraz daha yüzüne bakarsam gülebilirdim çünkü bakışları annesinden ayrılmış bir çocuğa benziyordu. Onun Potter olduğunu bilmesem birazdan dudaklarını büzecek sanardım.
"Draco..."
"Gitmem lazım. Aritmansi dersine geç kaldım. Ah! Aklım neredeydi?"
Üstüme çeki düzen verdikten sonra ona baktığımda hala o Potter'dan beklenmeyen bakışlarla bana bakıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alternative Universe| short story
FanfictionHarry James Potter'ın karanlık büyülerle uğraşan slytherin öğrencisi, Draco Lucius Malfoy'un kitaplarla yaşayan ravenclaw öğrencisi olduğu alternatif evreni içeren kısa hikaye. ⓘsmut!!