Penceremden içeri sızan güneş gözlerimin adeta içine işliyordu. Bugün okula gitmeyecektim erken kalkmaya gerekte yoktu fakat güneşin rahatsız edici özelliğinin yanında uykum da gitmişti. Sabahın uyuzluğu ile yatağımda doğruldum. Ayaklarım, buz gibi mermere değene kadar hala yarı uykuluydum . Fakat ayaklarım yerle temas edince ayaklarımın altına binlerce iğne batmıştı sanki. Ayağa kalktım ve herbir çifti bir yanda olan terliğimi giydim. Tam karşımda duran boy aynama bakmadan odadan ayrılmak istedim fakat gözüm bir an aynadaki yansımamla buluştu her defasında olduğu gibi kaşlarım çatıldı. Aynaya bakmak istemiyordum çünkü anneme çok benziyordum ve benzemek istemiyordum. Hızla odadan çıktım direkt lavaboya girdim. Yüzüme biraz rahatlamak ve sersemliğimi gidermek için iki üç defa su çarptım. Karnım gurulduyordu. Mutfağa gittim ve dolabı açtım kahvaltılıkları çıkarmaya koyuldum. Evde tek yaşıyordum ailemi kaybetmiştim. Tek çocuktum eğer ölmeselerdi belki çok tatlı bir kız kardeşim veya beraber futbol oynacağımız bir erkek kardeşim olabilirdi ama olmadı.Aslında ölmeselerdi yine de öyle bir kardeşim olmayacaktı çünkü annem babamı aldatmıştı ve babam bunu duyduğunda annemi arabaya öfkeyle bindirdi ve hızla gaza basıp gittiler fakat geri dönmediler.Aradan bir saat sonra kaza haberi geldi. Yalnızdım şu an ki gibi. Ve annemden nefret ediyorum eğer böyle bir haltı yemeseydi belki babam yanımda olacaktı. Ama kendisini götürdüğü gibi babamı da yanında götürdü. Ailemden kalan hatıralar adım, babamın ve annemin aşkının kıvılcımlarını oluşturan şiir kitapları ve bi de tıpkı anneme benzeyen suratım olmuştu. Adım Dünya. Babam annemle evlenmeden önce hep ona "Dünya'm " dermiş. Tabi annemin de en uğurlu kelimesi buymuş. Annem bana hamileyken hiç ad arayışına girmemişler. İkisinin de aklına ilk gelen isim buymuş. Babam hep bana ve anneme şiir okurdu her an için özel bir şiiri vardı. O kadar hoşuma giderdi ki en sonunda bende merak salmıştım. Babamla karşılıklı şiir okurduk. Çok özledim onu ve anlamlaştırdığımız şiirleri.