GİRİŞ

2.7K 74 24
                                    

Genç kadın üniversitedeki birkaç arkadaşıyla birlikte eskimiş üniversite hastanesinin çatı katında toplanmışlardı. Konu yine aynıydı.
'Bu savaş alanından kaçmak!'... Onun vereceği yanıt da hiç değişmemişti.
'Kaçmak yerine savaşmak!' Çünkü kaçarak yaşadığı bu topraklardan vazgeçecek ve dilini,yaşayışını bilmediği bir ülkede sürünecekti. Eğer burada kalırsa arkadaşlarından öğrendiği kadarıyla yaralanan Gazze'li hemşehrilerine yardım edecek ve savaşa karşı direnecekti.
"Başka çaremiz yok,Aişe! Kim istemez ki karşı koymayı?" Ali,Aişe'nin çocukluk arkadaşıydı. Üstelik tıp bölümü sonuncu sınıf öğrencisiydi. Aişe'den sadece iki yaş büyüktü. Genç kızı Ali'nin korkak tavırları üzmüştü. Yapacağı şey basit olmasa da o bir doktordu. Her zaman soğukkanlı olmalıydı. "Korkak olmayın! Yaralananların size ihtiyacı var. Onları ölüme terk etmekte nasıl bu kadar kararlı olabiliyorsunuz. Boşuna mı okudunuz bu koca yılları.!" Üç erkek ve üç bayandan oluşan grup Aişe'nin yüzü kapalı olsa da kahve gözlerinin alev aldığını görebiliyorlardı. "Daha dün bombalamayı kestiler. Bu duracakları anlamına gelmiyor,Aişe! 1 km. Uzaklıktaki köyü bombaladılar. Yavaş yavaş yaklaşıyorlar!" Ali,Aişe ile konuşurken genelde burnuna ve kaşlarına bakıyordu. Çünkü Aişe,dinine bağlı yaşayan bir kızdı. Sadece helali uzun süre gözlerinin içine bakabilirdi.
Ali elindeki iki kağıdı tek tek açıp masaya koydu. Bunlar,kaçmayı planladıkları tekneydi.
"Ali bu ne?"
"Bizi götürecek olan tekne!" Bu tekne kaç kişiyi alabilirdi,en fazla sekiz kişiyi.. Üstelik güvenli bile değil!
"Sadece bu grup mu olacak?"
"Son eklenenlerle birlikte on sekiz kişiyiz!" Aişe böyle bir şeye izin veremezdi. Bu düpedüz ölüme yürümekti.
"Emin misin? Bu tekne mi bizi Akdeniz'e geçirecek?" Aişe ,sanki her şey normalmiş gibi anlatan Ali'ye karşı öfkeleniyordu. Bu kadar bencilce davranmayı nasıl beceriyor,anlamıyordu!
"Bizi bu cehennemden götürecek güvenli ya da geniş bir şey bulursan söyle bi--"
"Benim için gerekmiyor çünkü ben vatanımdan ayrılamayı düşünmüyorum!" Masanın gerisindeki sandalyenin üzerinden kitaplarını alıp oradan ayrılmayı planlıyordu. Daha fazla kalıp ashabını bozmak istemiyordu Aişe.

Fakat kulak zarını patlacak tarzda ses,duvarların eski boyalarını söküp yere düşürmüştü. Oluşan hafif sarsıntının ardından çığlık sesleri etrafı kapladığında kendini korumak yerine arkadaşlarına görevlerini hatırlatma gereği duymuştu.
"Ne bekliyorsunuz! Size ihtiyaçları var,çabuk olun!" Bu bugün atılan ilk bombaydı. Ali'nin söyledikleri gerçek olmuştu. Anlaşılan artık burayı da hedef almışlardı.
Aişe'nin ikazı üzerine herkes,tekne ve biraz önce yaşananları unutup alt kata koşmaya başlamıştı. Çünkü şuan önemli olan sadece hayat kurtarmaktı.

Aişe doktor olmayı istememişti. Bu yüzden üniversitede din ile ilgili bir bölüm okuyor,son sınıf öğrencisiydi. İçinde barındırdığı karakter,ilme ve bilime aşıktı. Her bir şeyi öğrenmek için can atıyor ve azim ediyordu. Bu nedenle savaş çıktığından bu zamana kadar Ali ve diğer doktor arkadaşlarının peşinden ayrılmayıp,yaralılara yardım etmeye çalışıyordu.

Üç sokak ya da dört sokak ... Etrafı kaplayan gri dumanlara eşlik eden siren sesleri her yerde yankılanıyordu. Birbiri ardına atılmaya başlayan bomba ve çaresizce yankılanan feryatlara daha fazla dayanamayıp alt kata,arkadaşlarının peşinden koşmaya başladı. Alt kata geldiğimizde merdivenden sedye ile çıkan kişiler görüş alanlarına girmişti. Sedyede yatan küçük bir kız ve kıvırcık dağılan saçları yüzünü örtüyordu. Tam olarak göremesede o kızın bunu hak etmediği ortadaydı. Kim bu savaş alanını hak ediyordu ki?
'Allah'ım sen bize yardım et!' İçinden dua ederek kenara çekilip sedyenin birinci odaya girmesine izin verdiler. Ardından onlarda içeri girip kapıyı kapattılar.
Ali , kızın üzerindeki kıyafetleri makasla yırtıp kanamanın olduğu bölgeyi arıyordu. Karnının kenarında oluşan çizikler biraz derin olduğu için kanama oluşmuştu.
"Neyse ki önemli birşey yok! Bir-iki tane dikiş atıp Pansumanını yapacağım. Ardından ağrı kesici veririm.!" Ali yarayı dikmeye başladığında başını Aişe'ye çevirdi.
"Diğer odalara bak. İhtiyaç varsa beni çağır!" Aişe kafasını sallayıp odadan çıkacağı sırada önünden geçen sedye ile çarpışmaktan son anda kurtulmuştu. Elini kalbinin üzerine koyup yaşadığı heyecanı dindirmeye çalışıyordu. 'Allah'ım!' Dedi elini göğsüne koyduğunda. Sedyede yatan bir kadındı. Gözleri bir yerden tanıdığına garanti verebilrdi fakat nereden? Tıpkı kendisi gibi üzerinde siyah çarşafı bulunuyordu. Sadece gözlerini algılayibilirdi. Fakat gözleri kapalı olduğu için onu da yapamazdı. Önünden geçen sedyenin ikinci odaya girdiğini görünce o da arkalarından ikinci odaya girdi. Kapıyı kapattığında sedyeyi taşıyanların birisi dışarı çıktı. Diğeri "Kalbine yakın bir yerde kanaması var! Acil!" Aişe bakışlarını yere eğip adamın söylediklerini başıyla onayladı. Kadının yakınına gelip Yüzündeki peçeyi çıkarıp kadının yüzünü ilk defa görüyordu. Fakat bu... Burada görmek istediği en son kişiydi. Çok erkendi onun için... Boğazında ve kalbinde oluşan kocaman düğüm işini zorlaştırıyordu. Yutkunamadıkça kalbi acıyor,kalbi acıdıkça da hıçkırıyordu genç kız.
'Hayır.. Hayır,olamaz!' Kendi kendine fısıldayıp kadından uzaklaştı. Geriye doğru her adım attığında hıçkırığı şiddetleniyordu.
"A-anne!" Nasıl tanıyamamıştı sedyede yatan kişinin annesi olduğunu. Dudaklarından fısıltı şeklinde çıkan bu kelime onun için namaz kılmak kadar değerliydi! Onun için herşeydi!
"Allah'ım bana yardım et!" Hızla odadan çıkıp Ali'nin odasına girdi.
Ali küçük kızın dikişine son kez düğüm atıp makasla kesti. Odaya aniden giren Aişe'ye bakıp "Böyle girdiğine göre acele olmalı!" Aişe kapıyı kapatıp kapının arkasına sırtını yaslamıştı. Kendini yürümek için zorladıkça ayakları tersini yapıyordu. Gözyaşlarını geriye itip adım atmaya zorladı kendini.
"A-annem!" Ali başını Aişe'ye çevirdiğinde ne demek istediğini anlamış olmalı ki hızla Aişe'yi kenara çekip odadan çıktı.

'Esma Teyze' dedi Ali. 'Lütfen,Allah'ım' diye mırıldandı ardından. Esma Teyze'sini kendi annesinden ayırmamıştı hiçbir zaman. Eğer ona birşey olursa-hele ki kendi ellerinde ölürse-vicdanı rahat etmeyecekti. Peki ya Aişe? Kahve gözlerinin sulanmasıyla bile kalbinde oluşan acı canını yakıyordu? Ardı ardına akan gözyaşları onun ölmesi demekti?

"Hayır! Esma teyzeye birşey olmayacak! Bunu Aişe için yap Ali!"

ARAP KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin