"Nerede kaldı bu mal ya?"diye homurdandım kendi kendime.
Saat sabahın altısıydı ve ben evin önünde elimde ki bavulla oturmuş Doğu'yu bekliyordum.
Dün gece bana mesaj atmış sabah altıda beni evden alacağını söylemişti.İki günlüğüne annesinin yalısına gidip orada kalacaktık,yol çok uzun olduğu için de erkenden yola çıkmak istemişti birde bu saatlerde fazla trafik olmuyordu.
Neden onunla tatile gitmeyi kabul etmiştim bilmiyorum.Halbuki evde kalıp annesine yalan da söyleyebilirdik ama bu seçeneği ne o sunmuştu ne ben.
İçimde ki aptal bir his onunla vakit geçirmek istiyor,onu tanımak istiyordu.Bu aptal hisleri hiç umursamıyordum.
Sonunda Doğu'nun arabası mahalleye giriş yapınca şükür çekip ayağa kalktım ve bavulumu arkamdan sürükleyerek arabasına doğru yürüdüm.
Arabadan inmeden şişeyi aşağı indirip "Bavulu bagaja bırakıp gel."demesiyle göz devirip "Sen söylemesen yapmayacaktım."diye homurdanıp bavulu bagaja bıraktım ve kapısını bağlayıp elimi arka kapıya attım ancak Doğu'nun sesiyle duraksamak zorunda kaldım.
"Gel,önde otur.Şoförün müyüm ben lan?"dedi yüzüme ters ters bakarak.
Aynı ters bakışları yüzüne dikip açtığım kapıyı sertçe kapattım ve "Geri zekalı."diye homurdanıp ön tarafa oturdum.
Oturur oturmaz gözlerim acıdığı için gözlerimi kapatıp uykuya daldım.Erken kalkmaktan nefret ediyordum.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama arabanın durup iri bir elin omzumu sarsmasıyla yüzümü buruşturup anlamsız bir mırıltı çıkarttım.
"Uzay?Uzay? Uyan hadi,güzelim."
Duyduğum kısık ve şevkat dolu sesle ağzımı şapırdatıp gözlerimi araladım.Bakış açıma giren bir çift mavi gözle bir kaç dakika mal mal bakıp ardından "Geldik mi?"dedim uyku mahrumluğuyla.
Cevap vermeden tuhaf bir şekilde yüzüme bakınca,"Doğu?"dedim.
Kendine gelip kafasını iki yana salladı ve geri çekilip "Daha gelmedik.Kahvaltı yapmak için bir lokanta buldum yiyip öyle devam edelim."dedi ve beni beklemeden arabadan indi.
Arkasından boş boş bakıp esnedim ve uyuşuk bedenimi hareket ettirerek arabadan indim.
İner inmez yüzüme vuran temiz hava ve burnuma gelen yeşillik kokusu derince nefes alıp gülümseme mi sağladı.Yeşillikler ve ağaçlarla kaplı küçük ve güzel bir lokantaya gelmiştik.
Ben lokantayı incelerken benden biraz önde olan Doğu bana taraf dönüp "Uzay hadi gel."dedi.
Bakışlarım rüzgarın hafifçe kumral saçlarını okşayışını,güneşin altında parlayan beyaz cildine ve diliyle ıslattığı kırmızı dolgun dudaklarına kayıp yutkunarak kafamı salladım ve hızlı hızlı yürüyüp yanına gittim.Kalbim niye böyle atıyordu?
Birlikte lokantaya girip pencere kenarında bir yerde oturduk.İçerisi gerçekten çok şirin ve güzeldi.
Siparişleri kısa ve mavi renge boyanmış saçları olan benim yaşlarımda bir kız almaya geldi ve bize daha doğrusu Doğu'ya gamzelerini göstererek gülümseyip "Hoşgeldiniz.Ne alırdınız?"dedi,bir taraftan da gözleriyle Doğu'yu yiyordu.İstemsizce kaşlarımı çattım.
Doğu tebessüm edip "Donat masayı bacım."dedi bir ayı gibi.
Ona göz devirirken kız Doğu'nun bedenini baştan aşağıya süzüp "Tabii efendim,böyle vücut yapmak için çok yemeniz şart size ikramlardan da getireceğim."dedi flörtöz bir şekilde.
Kaşlarımı çatıp dişlerimi sıkarken "Ben bayağı açım da acaba biraz çabuk mu olsanız?"dedim kıza dik dik bakarak.
Kız beni yeni fark etmiş gibi "Pardon."diyip kafasını salladı ve hızla yanımızdan ayrıldı.
Sinirle göz devirip bakışlarımı bana dudağının kenarında ki gülümsemeyle bakan Doğu'ya baktım ve "Ne sırıtıyorsun lan?"dedim kaşlarımı çatarak.
Omuz silkip "Hiç."dedi kelimeyi uzatarak,"Kıskanınca çocuk gibi oluyorsun."
"Ne diyorsun ya yine?Ne kıskanması?"
Bana alayla bakıp cevap vermeyince kaşlarım daha çok çatıldı,kafası almıyordu ki ben onu kıs-kan-mı-yor-dum!
Tam ağzımı açıp bir şey diyecektim ki elinde ki tepsilerle yaşlı ve tombul bir teyze masamıza gelip ikimize de gülümseyerek baktı ve masayı doldurup "Ne zamandır bu taraflara müşteri uğramıyordu.Hoş geldiniz."dedi sevecen bir şekilde.
Bu dediğine hem şaşırıp hem de üzüldüm.Çok güzel ve şirin bir yer olsada her kesten uzak ıssız bir yerde olduğu için kimsenin bulup gelememesi normaldi.
Tombul teyzeye samimi bir şekilde gülümseyip "Artık biz sık sık geliriz teyzecim."dedim tatlı bir şekilde.
Bana gülümseyip elliyle saçımı okşadı ve "Sağol ciğerim sağol."dedi ardından masaya son kahvaltığı da bırakıp gitti.
Beklemeden kahvaltıya gömülüp yedikten sonra tombul teyzeyle vedalaşıp,mavi kafaya kötü kötü baktım ve önden çıktım lokantadan.
Doğu da gelince arabaya bindik ama ne kadar gaza basarsa basın araba çalışmadı.
Kaşlarımı çatıp "Ne oluyor?"dedim endişeyle.
Kafasını bilmiyorum anlamında sallayıp dudağını büktü ve arabadan inip ön bagajı açarak sorunu anlamaya çalıştı.Biraz uğraştıktan sonra kafasını kaldırıp bana "Direksiyona geçsene."dedi duymam için sesini yükselterek.
"Tamam."diye aynı şekilde bağırıp dediğini yaparak direksiyona geçtim.Yarım saat uğraşsak da araba düzelmeyince Doğu'ya bakıp "Gidip lokanta sahibinden yardım isteyelim belki o tamirci yeri falan biliyordur."dedim.
Doğu dudaklarını bir birine bastırıp bagajı sertçe kapattı ve "Böyle işin amına koyayım.Hadi gel gidelim."dedi sinirli görünüyordu.
Birlikte tekrar lokantaya girip tombul teyzenin yanına gittik ve durumu kısaca özet geçtik.
Tombul teyze yüzümüze bakıp "Tamirci yok da,bizim köyde mahmut var o anlar böyle şeylerden.Ben şimdi arayıp söylerim."dedi ve lokantaya ait olan telefonu eline aldı.
Ona gülümseyip "Teşekkürler teyzeciğim."dedim,ve sıcak bir tebessüm kazandım.
Kırk dakika sonra otuzlu yaşlarında kel ve göbekli bir adam içeri geçince tombul teyze onun mahmut olduğunu söyledi.Doğu Mahmut'un yanına gidip arabanın durumunu söyledi ve birlikte dışarı çıktık.
Mahmut arabanın bagajını açıp inceledikten sonra bize taraf döndü ve "Halledilmeyecek bir şey değil ama bir gün beklemeniz gerek."dedi bize bakarak.
Doğu kafasını sallayıp "Hemen halletsen olmaz mı?Gideceğimiz yer çok uzak ve şu an kalacak yerimiz yok."dedi.
Mahmut tam ağzını açmıştı ki bu sefer tombul teyze konuştu ve "E oğlum gelin köyde benim yanıma.Sabah da Mahmut işinizi halleder gidersiniz."dedi gülümseyerek.
Köy halki böyle oluyordu işte herkese çabucak güvenip kucak açabiliyordu.
Ona gülümseyip ikimizde onayladık.Anlaşılan bu tatil olaylarla dolu olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı | Gay
Tiểu Thuyết Chung+18 |Tamamlandı|√ • • Doğu kıp kırmızı olmuş bir şekilde,sakinleşmek için derin derin nefes alıp eliyle yüzünü sıvazladı ardından put gibi elimde ki tepsiyle dikilmiş beni gösterip "Erkek lan bu!Hem de askerlik arkadaşım olan bir erkek!"diye bağırd...