"Jan...yalvarırım ölme...buna izin veremem..."sözlerimi gözyaşlarım kesiyordu.Elimi yaraya bastırarak kanı durdurmaya çalışıyordum.Başını kucağıma aldım."Sakın öleyim deme beni anlıyor musun?Benimle kal."
Bana öylece baktı ve o yarım gülüşünü yaptı "Tahmin ettiğinden daha hızlı buluşacağız" Hayır hayır hayır gidemezsin.Daha yaşamamız gereken çok şey var "özür dilerim" "Ne...ne için Jan?..." "Herşey için" o mavi gözleriyle bana baktı ve zaman durdu sanki.Son nefesinde benim gözlerimde buldu ölümü ve öylece gitti...
kafam karışıktı bu adamlar kimi arıyorlardı ve ne yapmalıydım"Jan..."kafamı toparlayamıyorum.Görüntüler parça parça.Sonra kulaklarımda şu söz yankılandı."Sıra kardeşinde....sıra kardeşinde....sıra kardeşinde"
KEN!
olabildiğimce hızlı bir şekilde koşuyorum Ken'e onu da kaybedemem.Kapıyı çalıyorum ve bir rahatlıkla kapıyı açan Ken beni öyle görünce donakalıyor."Aman tanrım .Jan öldü değil mi?"
nasıl biliyor?ellerime bakıyorum kan içinde ve titriyorum.Hiç tereddüt etmeden beni göğsüne bastırıyor."Şşş ...şimdi burdan gitmeliyiz herşeyi sana arabada anlatacağım eşyalarını toplamalısın."
------------------
"Herşey Jessica diye bir kızın daha önce yaşadığımız kasabaya uğramasıyla başladı.Jan kıza aşıktı ama kısa süre sonra kızın gizli bir bilim adamı babası olduğunu öğrendik.Babası Herdik insanlar üzerinde değişik deneyler yapardı,onları birbirine diker,virüs bulaştırır ve daha bunun gibi korkunç şeyler bunu herkes bilirdi ama kimse polise ihbar etmeye cesaret edemezdi.Bunu bilmeme rağmen sesimi çıkartmamaya çalıştım ama birgün ağzımdan kaçtı ve Jan de Jessica'ya bunu ona neden söylemediğini sorarak bağırmaya başladı ve kavga ettiler.Kavga sırasında Jan kıza tokat attı.Bunu duyan babası 'sevgili biricik kızını'korumak için bana bir teklifte bulundu"Ya kızımı o adamdan bana geri getirirsin ya da kardeşin ölür"Seçim şansımı tabi ki Jan den dolayı kullandım ve kızı zorla babasının yanına kadar götürdüm.Kardeşim bunu duyunca çıldırdı ve Herdik'in labarotuvarını basmaya çalıştı.Çatışma sırasında Jessica kurşunların arasında kaldı ve öldü ve Jan bunu kaldıramadı.Bizde herşeyi arkamızda bırakarak buraya kaçtık ve galiba bizi buldular"
"Bir kızı arıyorlardı o kız kim?"
"Hiçbir fikrim yok"
Sonunda karların arasında kalan bir dağ evine geldik ve gelir gelmez şömineyi yaktık.Şöminenin başında oturarak"Bunlar...çok saçma"diyerek düşündüm.Ken yanıma oturdu ve güldü"Benim hayatım bundan ibaretti"
Pekala şöminenin yandan vuran ışığıyla ve gözlerinin önüne düşen saçıyla gerçekten çekiciydi.Ama ben bugün Jan'i kaybetmiştim.Böyle birşey düşündüğümden dolayı kendimden iğrenebilirdim."bak...bugün gerçekten kötü şeyler yaşadığını biliyorum ama bunları atlatman gerekecek,belki haftalarca,aylarca kaçacağız.Benimle gelecek misin Ser?"
"Tabiki."
"Zaten gelmezsen seni öldürebilirler.büyük ihtimalle bizi gördüler"Ölüm.Korkuyor muydum?Bilmiyorum.Kendimi aramak için çıktığım yolda başka bir çıkmaza girmiştim."Nasıl bu kadar rahatsın ?Kardeşin öldü!"Bana baktı ve gülüşü birden silindi."yatakları hazırlayalım"
Ev çok soğuk olduğun için şöminenin önüne iki yatak serdik ve ikimiz de uzandık.Uyumadık çünkü biliyorduk ki ikimiz de korkuyorduk.Birbirimize ihtiyacımız vardı.Ona doğru yan döndüm ve beni çoktan izlediğini fark ettim."Ser?" "Efendim?" "Bana sarılır mısın?"ah....bu bakışa nasıl hayır diyebilirdim ki?biraz daha yana kayarak ona sarıldım.Duygularını belli etmiyor olabilirdi ama gerçekten incinmişti.Bu yaşananlar onu üzmüştü.Şimdi sadece biz vardık.Karanlığın ortasında şömine güneşimiz,sevgimiz ise gökyüzümüz olmuştu.