17.BÖLÜM: "SIĞINAK"

643 33 20
                                    

Ömer'in bana çıkışından bugüne 4 gün geçmişti. O günden beri garip bir şekilde benimle konuşmuyor, kendini uzak tutuyordu. Yani, ben de ona yaklaşmak için hiçbir şey yapmıyordum.

Ömer böyleydi.

Morali her bozulduğunda kabuğuna çekiliyor ve onu atlatana kadar kimseyle muhatap olmuyordu. Ama neden? Geçmişinde yaşadığı o yanık izi neden hâlâ bu kadar sinirlerini yıpratıyordu? Bunu öğrenmem gerekiyordu fakat Ömer bunu bana söyleyemeyecekti belli ki.

Aniden aklıma gelen fikirle sırıttım. Ama bir iddiada kaybederse, bana söylemek zorunda kalırdı.

Başımı iki yana sallayıp bunun saçma olacağını düşündüm fakat merakım her şeyin önüne geçiyordu. Her şeyi öğrenip belki ona atlatması için yardım edebilirdim.

Geriye yaslanıp kahvemden bir yudum daha aldığımda yanıma gelen kişiyle birlikte başımı kaldırdım. "Yine tek içiyorsun kahveni." dediğinde Yekta'ya başımı salladım.

"Öyle."

"Eşlik edeyim mi?"

"Edebilirsin." Bana gülümsedi ve mutfağa ilerleyip kendine kahve yaptı, onu bir kupaya koydu ve yanımdaki tekli koltuğa oturup sıcak kahvesinden bir yudum aldı.

"Yine neye moralin bozuldu?" diye sorduğunda iç çektim. "Hemşire de yok artık, neye kızabilirsin ki?"

Çatık kaşlarla ona baktım. "Oradan bakınca hemşire dışında hiç derdim yok gibi mi gözüküyor?"

Kendini tutamayıp kahkaha fırlattığında ona dehşetle baktım. Neye gülüyordu bu adam şimdi?

"Manyak," dedi dalga geçercesine. "Sen cidden manyaksın. O da artık gelmiyor ama sonradan gelen hemşireyi kıskanmıyorsun değil mi?"

"Ne?" diye sordum. Cidden söylediği o kadar saçmaydı ki, göz devirmeden edemedim. "Hayır, Yekta. Ben kimseyi kıskanmıyorum ve benim dertlerim sadece Ömer'le bitmiyor. Peşimizde güçlü bir katil var ve biz bir gün sonra ne olacak bilmiyoruz."

Ciddileşti. "Biz sizi koruyacağız."

"Nereye kadar?"

"Ortada sizi tehlikeye atacak herhangi bir durum kalmayana dek."

"Öyle olmayacak," diye fısıldadım. "Ortadan temizlendiğini sanacaksınız ama geride kalanlar bir şekilde bizi bulup aynı anne ve babamı öldürdükleri gibi bizi de öldürecekler." Boğazıma oturan yumruyu görmezden geldim. "Çünkü onlar durmayacaklar, bunun farkındayım."

Beni kolları arasına aldığında elimdeki kahveyle onun göğsüne saklanmış gibi duruyordum. "Kanımın son damlasına kadar sizi koruyacağım, Aren. Bunu sakın unutma."

Gözümden bir damla yaş usulca süzüldüğünde dudaklarımı sımsıkı birbirine kapattım. Ben onun göğsünde ağlarken bir şeyin sertçe bir yere konma sesini duyduğumda irkilip kapattığım gözlerimi açtım.

Ömer elindeki kupayı masaya koymuş öfkeli gözlerle Yekta'ya bakıyordu. Yekta'nın bana sarılı olan kollarının kasıldığını fark ettiğimde yavaşça ondan uzaklaştım ve elimin tersiyle yanaklarımı sildim.

"Ağladığın zaman o mu sarılıyor sana?" dedi hiddetle. Kaşlarımı çatıp anlamsız bakışlarla ona baktım.

"Ne saçmalıyorsun sen?"

"Neden sarılıyor sana, Aren?" diye bağırdığında elimdeki kahve titreyen bedenim yüzünden üstüme döküldüğünde dişlerimi sıktım. Karnım ve bacağım yanıyordu ama bunu belli etmemek için çaba sarf ediyordum.

KÜL RENGİ İNTİKAM [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin