13

6.2K 219 37
                                    

Selamlar! Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi, bölümü okuduktan sonra yazarsanız çok sevinirim. Keyifli okumalar hepinize 🤍

Yeşil gözlü çocuk, kumral saçlarını çamurlu elleriyle düzeltti. Ellerinde olan çamur sebebiyle açık renk saçları bulanmış olsa da bu haliyle bile iri yeşil gözleri ayan beyan ortaya çıkmıştı. Yaşına rağmen daha zayıftı, bunda atlayıp zıplamasının ve asla yerinde duramamasının da etkisi vardı elbette. Bacaklarını saran lacivert kot şortu, üstüne giydiği beyaz tişörtüyle çok güzel bir çocuktu. Henüz 13 yaşında olmasına rağmen muzip bakışları sebebiyle daha munzır duruyor ve aklından türlü şeytanlıklar geçirdiği mimiklerinden belli oluyordu.

Fakat bugün öyle değildi.

Elleri altında kalan çamur birikintisine yumruk geçirir gibi sertçe elini gömdü. Tırnaklarının arasına dolan çamuru hissetse de sesini çıkarmadı, sanki öfkesini atabileceği bir şey gibiydi bu çamur. Zaten 13 yaşındaki bir çocuk, öfkesini başka hangi yollarla atabilirdi ki?

Belki bir şeyler kırardı, belki evden kaçardı. En olmadı ailesiyle kavga ederdi.

Ama en olmadık ihtimal buydu.

Yanına oturan bir bedenle kimin geldiğini biliyor olsa dahi kafasını çevirip bakmadı. Bacaklarını açarak oturuyor, iki bacağının arasında çamur birikintisine bakıyordu. Hemen çaprazında yer alan kişi ise henüz ağzını açmamıştı.

En sonunda sessizlik bir bıçak darbesiyle son buldu. Bıçak, kelimelerdi.

"Annen mi?"

Bir süre daha iri yeşil gözleri çamurun yüzeyine baktı. Yalnız olmadığı zamandan beri elleri sadece çamurun yüzeyinde duruyor, hareket ettirmiyordu. Yumruklamıyor, öylesine bir göl yüzeyiymiş gibi oraya bakıyordu. Daha sonra, başını hafifçe kaldırdı ve çaprazında oturan çocuğa baktı. Üstünde lacivert tişört ve siyah kapri vardı. Diğer çocuğun buz mavisi gözleri de çamur yüzeyinden çevrilip ona döndüğünde göz göze geldiler.

İkisi de 13 yaşındaydı, ikisi de daha çocuktu ve türlü yaramazlıkları vardı. Aynı zamanda ikisi de büyümüş birer erkekti, ikisi de erken olgunlaşmak zorunda kalmıştı ve omuzlarında belki de yükleri vardı.

Bu yaşlarında...

"Nereden anladın?"

Omzunu silkti, buz mavisi gözlere sahip çocuk. "Sadece bu anlarda ciddileşiyorsun."

İri yeşil gözlere sahip çocuk başını hafifçe eğdi. Çamur yüzeyinde sular üste çıktığından sebep yansımasını az da olsa görebiliyordu. "Bazen neden diğer çocuklar gibi olamadığımızı düşünüyorum, Eflah. Sen de böyle düşünüyor musun?"

Buz mavisi gözlere sahip çocuğun gözleri ilerideki ağacın gölgesine doğru kaydı ve orada oyalandı bir süre kadar. Bu soruya ne cevap verebileceğini bilmiyordu. Sorunun aklına ilk düşüşü değildi, yine de afallayıp kalacak bir soruydu. Küçük çocuklar bu yaşta bu soruları düşünmemeliydi.

"Bence bu sorularla aklını meşgul etmemelisin, Oflaz."

Yeşil gözlü çocuk, hafifçe gülümsedi. "Baban şu an yaşasaydı senin hayatının daha farklı olacağını biliyorum. Sana karşın benim annem de hayatta, babam da. Ama neden senden daha annesiz ve babasız hissediyorum?"

Kötü bir niyetle sorulmuş bir soru değildi. Sitemliydi, ama Eflah'a yaralarını anımsatmak için sorulmamıştı. Aksine somutlaştırmak için yönelmiş bir cümleydi. Yine de Eflah'ın önüne bakmasına engel olamadı.

AKREBİN ZEHRİ (YARI TEXTİNG) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin