18.Bölüm

325 24 0
                                    

"Olur da buradan benim yüzümden sağ çıkamazsak... Hakkınızı helal edin." dedim namlularımız hala kapıyı gösterirken.

"Komutanım, duymamış olalım. Olur da buradan sağ çıkamazsak biri yüzünden değil vatan için olur bu."

Ayak sesleri daha da artmaya başlayınca kabzayı daha da sıkı kavrayıp odaklandım.

"Vatan sağ olsun."

Kapının açılması ve silah seslerinin yankılanmasıyla omuzumda ve karın boşluğumda sızı hissettim. Kamuflajım kırmızıya boyanırken çatışma alevleniyordu. Şarjörümü değiştirirken kısa bir süre gözümü Harun ve Tarık'ta gezdirdim. En önde ben olduğum için onlara kurşun gelmemişti çok şükür. İçeri daha da çoğu girerken arkalarından Asena ve Fatih de geldi. Birkaç dakika içinde bittiklerinde silahımın şarjörünü düşürdüm ve bacak kılıfıma taktım. Kafamı eğip vücuduma baktım. İki kolumda, bir bacağımda ve dört de karın ve göğüs bölgeme kurşun isabet etmişti. Arkamı dönüp Harun ve Tarık'a baktım. Derin bir nefes aldım yaralanmadıklarını görünce. Hepsi bana korkulu gözlerle bakıyordu. Bilincim kapanmak üzereydi, kendimi zor tutuyordum.

"Benden bu kadar..." Gerisi koca bir karanlık.

Yazarın Anlatımıyla

Genç adam askerleri ve sevdiği kadının önünde yere yığılmıştı. Vücudundaki yedi kurşunla beraber 6 aylık görevin ilk durağında bitmişlerdi. Yüzbaşı Fatih acil kodla helikopter isterken Asena koşarak genç adamın yanına çöktü. Gözünden akan birkaç damla sıvıyla kendisi bile fark etmeden ağlıyordu. Arda'nın ise tek düşündüğü ailesinin yanına gitmekti. Arda'yı bu günlere getiren Merhum Tümgeneral Harun Akgün'ün bir sözü vardır;

"Tek hedefin onurunla ailenin izinden gitmek olsun, sen de namusunu koru ve onlar gibi ol."

"Vatan namustur!" derdi Arda da küçüklüğünden beri.

"Beren namustur! Apoletin namustur! Silahın namustur!" sözleri eklendi asker olduktan sonra da.

Kaç yaşında asker oldu biliyor musunuz? 14! 14 yaşında biraz da torpillerle operasyona çıkma izni bile vardı. İlk operasyonuna 16 yaşında gitti, sınır ötesi operasyondu hem de. 18 yaşında askeri liseden mezun olduğunda artık gerçek bir Türkiye Cumhuriyeti askeriydi. Hemen senesinde Kara Harp Okuluna yerleşip birincilikle bitirmişti okulunu. Aynı zamanda o dönemlerde bir ilk olarak okulu herkes gibi Teğmen rütbesiyle değil Üsteğmen rütbesiyle bitirmişti. Bu gerçekten büyük bir başarıydı çünkü böyle bir şey imkânsızdı. Ve Arda bunu torpillerle başarmamıştı, vatan aşkıyla başarmıştı.

Bir helikopter askeriyeye giderken diğer helikopter içinde iki askeri Doktor, Asena ve Ardayla direk hastaneye gidiyordu. İndiklerinde karşılayan doktorlarla beraber acil müdahale odasına gittiler. Askeri doktor olduğu için Asena'yı da içeri almayı kabul etmişlerdi. Ameliyathane hazırlandığında hastanenin beş kıdemli doktoru birden ameliyata girdi.

Asena Şahin'den

Ameliyathanenin önünde saatlerdir beklememe rağmen hala ses yoktu. İçeriden ne bir hemşire ne bir doktor çıkmıştı. Gelene dek ne kadar müdahale etmeye çalışsak da sadece kanamayı küçük ölçüde durdurabilmiştik. Kurşunların birkaçı hala içerdeydi. Aslında helikopterdeyken çıkartacaktım ama biraz derinde olduğu için cerrahi müdahale gerekiyordu. Ayağa kalkıp koridorda volta atmaya başladım. Ameliyathane kapısından birkaç hemşire çıksa da umursamadım çünkü bilgi vermeyeceklerine emindim. Biz de bu yollardayız sonuçta.

Kendimi daha fazla tutamayıp duvarın dibine çöktüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Güya güçlü duracaktım ha? Kapı açılma sesiyle hızla yağa kalktım. Gözlerimi silip saate baktım, ameliyat 13 saat sürmüştü. Hızla önlüklerini ve maskelerini çıkartan doktorların yanına koştum.

"Durum ne?"

"Truncusda bulunan 4 kurşunu çıkardık. Zaten en riskiler onlardı biliyorsun. Diğerlerinde hiçbir sorun yok. Geçmiş olsun."

(Truncus: Vücudun gövde kısmı.)

Doktor baş selamı verip uzaklaşırken arkasından baktım. Anladım, iyi sayılırdı ama keşke yoğun bakım vesaire alakalı da bilgi verseydi.

Gelen ayak sesleriyle arkama döndüğümde bütün tim koşarak buraya geliyordu. Onlar görev başarısız raporu ve bilgilendirme için tugaya dönmek zorunda kalmıştı. İlk zamanlardan başarısız olmak biraz koymuştu açıkçası. Gerçi Arda'nın canından önemli mi? İşte buna cevap veremem çünkü bu vatan her şeyden önce gelir. Kendi canımızdan ve sevdiğimizin canından bile...

Biz bekleme odasında konuşurken ameliyathane kapısı tekrar açıldı. Bu sefer içeriden önce stajyer doktorlar ardından da ameliyathane hemşireleriyle beraber sedyede bilinci kapalı bir şeklide yatan Arda çıktı. Yüzü bembeyaz olmuştu. Ben gözyaşlarımla Arda'nın yanına gidince stajyerlerden biri yanıma geldi ama umursamadım. Elimi yanağına çıkartıp soğuk tenini okşarken biri kolumdan tuttu. Bir hışımla kolumu çekip kafamı kaldırdığımda karşımda görmek istediğim son kişi vardı.

"Asena hocam." dedi artık sinirimi bozan sesiyle.

"M-Mert?"






Oy vermeyi unutmayın... 

TÜRK ASKERİ OLMAK (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin