19.BÖLÜM: "TEHDİT"

588 28 40
                                    

Elim kolum bağlanmıştı. Sanki o an tüm bedenim bir sığınak arıyor gibiydi, yere düşmek için bir his sürekli ruhuma dolanıyordu. Titreyen dudaklarım kaybetmenin verdiği ızdırapla aralandı, gözlerim dolu bir şekilde karşımdaki kalpsiz adama baktım.

Bu güçsüz düşüşümden faydalanan Asaf Kaya bıçağı tuttuğu gibi boğazından çekti ve karşıma geçip bana acımasızca baktı. Gözlerinde hiçbir duygu yoktu belki de ama buğulu gözlerim ondaki şeytanı görüyordu.

Parmaklarını saçlarıma götürdüğünde kendimi geri çektim ve ona nefretle baktım. "Benden nefret etme." dedi azap içinde. Ciddiydi ve bu ondan daha da nefret etmemi sağladı. "O adamın sana olan ilgisi beni yeterince deli ediyor! Birde sen ona karşı böyle savunmasız olma!" Bağırışı beni yaşadığım şoktan sıyırdı, gerçeklikle kavuştum.

Onu aniden ittim ve görüş açıma Ali'nin girmesini sağladım. "Abin o senin." dedim gözümden bir damla yaş akmak için direnirken. Onların karşısında sanki güçsüz düşmüşüm gibi ağlamak istemiyordum, gerçi ben zaten güçsüz düşmüştüm. Ömer'e herhangi bir zararın gelebilecek olması beni çoktan zayıf düşürmüştü. "O seni bugüne getirdi! Ailen oldu o senin! Sana kendinden fazla değer verdi!" Haykırışlarım öfkemi dindirmiyordu. Hırsım ve intikam ateşim gitgide daha da çoğalıyordu. Ona doğru sert bir adım atıp yüzüne bir tokat savurdum. "O seni canından çok sevdi! Sen? Sen ona ihanet ettiğin yetmezmiş gibi birde onu öldürmelerine izin mi vereceksin?"

Aniden bileklerimden tuttu ve beni tuvalet kapısına yasladı. Gözleri ateş saçıyordu sanki. "Görevimde önüme kim çıkarsa onun mezarını kazmak için tereddüt etmem."

Dehşet tüm bedenimi yılan gibi sinsice sardı. Korktum. Ali'nin düşüncelerinden, merhametsizliğinden korktum. Abisinin ona olan inancını yerle bir etmesine rağmen hâlâ bu acımasızlığına devam etmesinden korktum.

"Görev, ha?" dedim alayla. Saçlarım yüzüme yapışmıştı. "Bu görevin sonunda öleceksin, Ali. Buna emin ol, öleceksin."

Güldü. "Asaf Kaya," dedi bileklerimi bırakıp ona baktığında. "Sen anlat, ben daha fazla bu kızın yanında kalmayacağım."

Ona başını salladığında Ali tuvaletten çıktı ve Asaf Kaya'nın gözleri beni buldu. Saçlarıma uzanmak üzereyken elini tuttum ve sertçe indirdim. "Bana dokunayım deme, seni mahvederim." diye tısladım.

Yüzünün düştüğünü seyrettim. Neden? Neden bu kadar kötü olmak zorundaydı? Neden bunları yaşamak zorundaydık?

"Ömer'i sonsuza dek kendinden uzak tutacaksın, Aren. Eğer bunu yaparsan ona dokunmayacağız."

Kanım akış yönünü değiştirdi, kaşlarım usulca çatıldı. Aşağıdan gelen boğuk müzik sesi beni daha fazla gererken, "Neden?" diye sordum. "Düşmanına bir şey yapmamak için neden ondan uzak durmam gerekiyor? Neden ben uzak durduğumda onu bırakacaksınız?" Kulağa saçma geliyordu, başka düşünceleri olduğuna emindim.

"Çünkü artık bize çalışacaksın ve onunla olan dosyamızı kapatacağız."

"Ben mi?" Ona yaklaşıp çenemi dikleştirdim. "Neden ben peki?" Tehlikeli bir sesle sorduğum soru üzerine kollarını göğsünde birleştirdi ve omzunu kapalı kapıya yasladı.

"Çünkü senin gözün kara, i̇ntikam için her şeyi yapabilirsin ve en önemlisi: Korkusuzsun."

Korkusuz değildim.

"Size çalışacağımı düşündüren ne?"

"Ömer'in hayatını riske atmayacak olduğunu bilmem. Babam yakın zamanda seninle görüşecek ve seni yanına alacak. Sendeki cevherin farkında ve senin hırsını istiyor."

KÜL RENGİ İNTİKAM [tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin