🔥 HELLION

17.2K 1.6K 150
                                    

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN. EĞER ÇOK BEĞENİ GELİRSE YARIN İKİ BÖLÜM ÜST ÜSTE ATMAK İSTİYORUM. ❤🔥

32.Bölüm

Bir odanın tam merkezinde bulunan bir yatakta uyandım. Odayı turuncu çiçeklerle kaplı, beyaz kumaş perdeler sarıyor; ahşap renkli duvara biraz olsun renk katıyordu. Perdelerin arasından usulca sızan turuncumsu ışıklar, günün neredeyse bittiğine işaret ediyordu.

Odada bezden yapılma eski bir kıyafet dolabı kapının yanına iliştirilmiş, pencerenin önüne üzeri karmakarışık duran bir çalışma masası koyulmuştu. Masanın üstünde kağıtlar, kalemler yer alırken; pencerenin önüne yerleştirilmiş sıra sıra saksılardan yeşil bitkiler fışkırıyordu. 

Havada leylak parfümüyle karışık, yemek kokuları dolanıyordu. Ahşap kapının ardından gelen neşeli çocuk kahkahaları, bir kadının söylenmesi ve birkaç kişinin ettiği sohbet yarım yamalak olarak odaya ulaşıyordu.

Yattığım yatağın rahatlığından sıyrılmak isteyerek, bedenimi biraz olsun dikleştirdim. Pamuklu yastığı sırtıma yaslayacak şekilde getirdim. Yatmaktan dolayı sızlayan vücudum, beni bitkinleştiren bir hastalığın gölgesinden yeni sıyrılmış gibiydi. 

Neler olduğunu hayal meyal hatırlıyordum. Mağarada yediğim lezzetli kiviler, beni daha evvel yaşamadığım bir deneyime sürüklemişti. Her yanımı kırmızı lekeler basmış, vücudumu halsizleştirmişti. Net olarak hatırladığım tek şey Kreon'un beni o mağaradan çıkarmasıydı. Daha sonra neler olmuştu, hatırlamıyordum. 

Kollarıma, ellerime bakarak lekelerin belli belirsiz de olsa hala orada olduğunu görebiliyordum. Üstlerine sarı renkli, ağır kokulu merhemler sürülmüş; üstüme giydirilen kapalı beyaz geceliğin üstüne dahi bu renkli sıvı bulaşmıştı. Birilerinin tepemde konuştuğunu, bana dokunduğunu hatırlıyordum. 

Duvarlara sersemlemiş olarak bakarken ayağa kalkamayacak kadar kendimi bitkin hissediyordum. Hastalığın etkisi birkaç gün daha beni kıvrandıracak gibi duruyordu. 

Kapının açılması uzun sürmedi. Kreon elinde bir tepsiyle girdiğinde yüzünde bir gülümseme vardı. "Nihayet uyandın. Günaydın."

"Günaydın." dedim mırıltıyla. "Neredeyiz biz?" 

Kreon yeşil bir bahçeye açıldığı belli olan kapıyı girer girmez kapattı ve yatağa yaklaştı. Tepsiyi kontrollü bir şekilde kucağıma bırakırken, çorba buram buram sarımsak kokuyordu. Yüzümü buruşturmak zorunda kaldım. 

İçinde çeşitli otların yüzdüğü çorba ağır et suyu ve sarımsak kokuyordu. Çorbanın yanı sıra tepsi de bir dilim buğday ekmeği ile birçok tahılın karışımı olan bir yemek de vardı. 

"Hellion'dayız."

"Uçtuğumuzu hatırlamıyorum." dedim.  

Omuz silkti. "Baygındın. Birçok şeyi hatırlamaman mümkün."

Yüzümü buruşturdum. "Sana zahmet verdiysem özür dilerim. Beni taşırken yorulmuş olmalısın." 

Kreon'un yüzü asıldı. "Zahmet vermedin fakat inadın yüzünden kaç gündür hasta yatıyorsun. Neden sözümü dinlemedin ki?" Ofladı. "En önemlisi neden seni dinledim ki?" dedi kendine sitem ederek.

Kaşığımı çorbama daldırırken mahcuptum. "Sadece Hestia olmadığımı kanıtlamak istiyordum. Özür dilerim." Sıcak çorbanın boğazımdan geçmesine izin verdim. Tadı yediğim diğer çorbalara göre ağırdı fakat yemek seçmeyecek kadar yokluk görmüştüm. O yüzden önüme ne koyulursa ses etmeden yemesini bilirdim.

"Sorun değil." dedi Kreon yavaşça. "Sana Hestia gibi davranmayacağım. Hazır olduğunda, anıların seni bulacaktır."

Bir süre ikimiz de konuşmadık. Kreon sabırla yemeğimi bitirmemi bekledi. Çorba kasem tamamen boşaldığında patlayacak kadar doymuştum. Kreon tepsiyi karmaşık masaya bıraktığında yeniden yatağımın üstüne oturdu. 

KAYIP YILDIZ (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin