Baekhyun'un anlatımından
Gerimde kalan Chanyeol ile büyük bir kahkaha attım. "Ne o, beni geçmek için çok mu yaşlısın yoksa?"
"Bak işte bunu söylemeyecektin güzelim, artık sana acımayacağım!~" sevimli ses tonunu duyarken kıkırdamama engel olamadım.
O şirket yönetiyordu. Çok ciddi bir adamdı ama benimle bir çocukmuş gibi bisiklet sürüp tatlı tatlı konuşabiliyordu.
Her geçen saniye ona hayran oluyordum.
Dediğini yaparken gerçekten yanımdan hızla geçmişti. Şaşkınlıkla arkasından bakarken hızlandım bende.
"Beni geçme!"
İkimizde nefes nefese durduğumuzda parkın en sakin yerlerine gelmiştik. Gülerek döndüm ona. "Aishh yoruldum." Bisikletinden inerken uzattı elini. "Söyle bakalım, hangimiz yaşlı olanız Hyun?"
Elinden tutup bisikletten inerken mırıldandım. "Berabere kaldık bir kere~" yüzündeki gülümseme büyürken bir kaç saniye sessiz kaldı. "Ah sen öyle diyorsan, öyle olsun. Ne diyeyim."
Hala tuttuğu elimi yavaşça kendine doğru çektiğinde bir kaç adım yaklaştım. Aramızda mesafe kalmamıştı.
"Sana çıkma teklifi etmeli miyim?" Diye mırıldandı kısık, hoş sesiyle. Yutkundum ağırca. Çok etkileniyordum. Neden böyle oluyordu?
"Eğer seninle çıkmamı istiyorsan, edebilirsin." Diye mırıldandım sinsice gülümserken. Küçük bir kahkaha attığında kolunu belime sardığını hissettim.
"Senden çok etkileniyorum Hyun." Yüzü yüzüme yaklaşırken "hislerimiz benziyor." Diye mırıldandım. "Ne kadar karizmatik göründüğünün farkında mısın?" Bakışlarım sarı kabanına düştü. "Ah bu kabanla bile çok yakışıklısın."
Güldü hafifçe. "Bile mi? Bunu seçmek için ne kadar uğraştığımdan haberin var mı senin?" Gülerken çıkardım bakışlarımı bakışlarına.
"Sen her halinle, o kadar güzelsin ki. Aklımı başımdan alıyorsun. Açık olmayan televizyon ekranına bakarken bile seni görüyorum bu ara. Şaka yapmıyorum! Gerçekten."
Gülerken hissettim yanağımda ki dokunuşunu. "Daha birbirimizi tanımaya başlayalı çok olmadı biliyorum. Ama, ben seni hayatımda istiyorum Baekhyun. Eğer sende beni istiyorsan, sevgilim olur musun?"
"Sen değilde, daha az yakışıklı biri burada teklif etseydi şuan yüzüne bir tokat yiyebilirdi Chanyeol."
"Ama işinin başından ayrılmayan, ve oldukça olgun bu adama bana parkta çıkma teklifi ettiği için kızmayacağım." Bakışlarımı bakışlarından bir saniye bile ayıramıyordum.
Bana çok güzel bakıyordu.
"Sevgilin olurum Chanyeol." Diye fısıldadım ellerim yanaklarına ulaşırken. Ağırca okşadım hafif pürüzlü yanaklarını.
"Tehlikeli bir yakınlıktayız." Diye fısıldadığını duydum. Bakışlarım bakışlarından kopmuş, kalın dudaklarına düşmüştü.
"Ah Baekhyun." Son duyduğum bu olurken hissettim dudaklarımın üzerindeki yumuşak baskıyı. Yanaklarına tutunurken belimi daha da sıkı sardı kolu.
Dudaklarımın üzerindeki dudakları ağırca hareket etmeye başladığında dudaklarımın karıncalandığını hissediyordum.
İlk öpücüğüm bile değildi. Neden bu kadar heyecanlanmıştım Tanrı aşkına?
Kalın alt dudağını dudaklarımın arasına alırken tadını da aldım. Yanağında olan elimin daha da sıkılaşmasına neden olmuştu bu.
Geçen saniyelerin ardından ağırca birbirimizden ayrılırken fısıldadı. "Sanırım kalp krizi geçiriyorum." Aramızdaki ciddiyet hızla dağılırken gülüşümü durduramadım.
Yalnızca saniyeler önce sevgilim olmasına rağmen, ilk öpücüğümü almıştım ondan. Uzandı tuttu elimi. "Gidelim."
Bisikletlere yeniden bindiğimizde sürdük yeniden parkın dolu olan kısımlarına. Birlikte dondurma satan bir amcadan dondurma almış ve bisikletleri geri yerine bırakmıştık.
Elimi büyük elinin arasına alırken gülümsedi bana. Saklanmayı seçmeyen bir adam ile birlikteydim. Onun cesaretine hayran olmuştum.
Hava kararırken biz çok iyi bir restoranda akşam yemeğimizi yiyorduk. Kıyafetlerimiz burası için fazla rahat kaçıyordu ama ikimizin de umurunda değildi.
Hala inanamıyordum. Şans yıllarıdır yüzüme gülmüyor, ve hep çabalamamı istiyordu benden. İlk kez benden yana olmuş ve onun gibi bir adamı benim karşıma çıkarmıştı.
El ele çıktık restorandan. Lüks arabasına bindiğimizde bu kez ki adres benim evimdi. Binamın önünde park edene kadar çalan pop şarkılarına birlikte eşlik etmiş, eğlenmiştik.
Derin bir nefesin ardından bana döndü. "Biz, gerçekten bir ilişkiye başladık değil mi?" Diye sorduğunda kıskça güldüm. "Ben hayal falan kurmadım yani"
Yaklaştım, öptüm dudaklarını. Küçük bir öpücükten sonra ayrıldığımda fısıldadım. "Hayal gibi mi duruyor?"
"Hayallerimden bile daha güzel hissettiriyor." Yüzümdeki gülümseme büyürken kollarını belime sardı. Sıkıca sarılırken mırıldandım. "Görüşürüz, Chan."
Derin bir nefes verdi gözlerini kapatırken. "Chan derken, ne kadar öpülesi durduğunun farkında olsan, sürekli söylemezdin güzelim."
Yüzümdeki gülümseme büyürken mırıldandım. "Belki de sürekli söylerdim?" Bir kaç saniye şaşkınlıkla baksa da ardından o da benim gibi güldü.
"Görüşürüz güzelim." Diye mırıldandı ardından. Arabadan çıktım ve mutlu adımlarla ilerledim binaya. Kapıyı açıp içeri girdiğimde duydum arabanın yüksek sesli çalışma sesini.
Hızlı adımlarla eve çıkarken gülümsyerek açtım kapıyı. Kapıyı ardımdan kapatırken bağırdım yüksek sesle.
"Luhan artık sap değilim!"
Aga be çok üzülüyorum şimdiden
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frezya/Chanbaek
FanfictionChanyeol yıllardır insanları kafasında kokular ile tanımlardı. Mesela eşi, gösterişli bir parfüm kokardı. Yasemin ve biraz da portakal çiçeği. O gün her zaman toplantılarını yaptığı kafenin kapalı olması kaderin bir cilvesiydi belki de. Yeni açılan...