Chanyeol'un anlatımından
Kıyafetlerin önünde durmuş, rahat bir gecelik ararken duydum kapının açılış sesini. Henüz üzerimi giymemiştim. Çıplaklığımı gizleyen tek şey belime bağladığım havluydu.
Ve içeri giren kişi, Sunmi'den başkası değildi.
Uzandım ve koyu yeşil geceliği aldım elime. O sırada belime sarılan kollar ile yutkundum sertçe. "Chanyeol, seni özledim."
Birleşmiş olan elini tuttum ve ayırdım yavaşça. "Yorgunum Sunmi." Tekrar lavaboya ilerlerken sözleri durmamı sağlamıştı.
"Beni yıllarıdır sevmiyordun Chanyeol ama hiç bir zaman uzak durmadın benden böylesine. Yatağıma girmiyor, bana dokunmuyorsun. Neden?"
Derin bir nefesin ardından konuştum. "Özel bir nedeni yok." Bir şey demesine izin vermeden girdim banyoya. Hızla giydim üzerimi.
Islak saçlarımı havlu ile kuruturken derin bir nefes verdim. Bir an önce bitirmeliydim. Artık saklanacak bir yeri kalmamıştı. Baekhyun, ona tüm kalbimle aşıktım.
Her şeyim onun olsun istiyordum. Her şeyimi vermeye hazırdım.
İstemeye istemeye odaya adımladım yeniden. Onunla aynı yatakta uyuyor olmak bile, artık zor geliyordu.
Odaya girdim ve sabahlığı çıkartıp koltuğa bıraktım. O sırada sessizce yatakta oturan Sunmi, duraksamamı sağlayacak o cümleyi kurdu.
"Başka biri mi var?" Yutkunurken doğruldum ve ona döndüm yavaşça. Oldukça duygusuz göründüğüme emindim.
Oysaki onun gözleri dolmuştu.
"Başka biriyle mi birliktesin? Söyle bana Chanyeol." "Uyuyalım, gereksiz uzatıyorsun." Hızla kalktı ayağa. "Gereksiz uzattığım yok! Aylardır katlanıyorum bu tavırlarına ama yeter. Benim dayanacak gücüm kalmadı. Seni sevdiğimi biliyorsun, biraz olsun mutlu etsen beni olmaz mı? Karşımda böylesine duygusuz durmasan olmaz mı?"
"Yaptığım hiç bir şey yok." Diye mırıldandım. Ona üzülüyordum ama hissettiğim tek şey buydu.
"Sorun da burada. Hiç bir şey yapmıyorsun. Yüzünü bile düzgün görünüyorum. Bazen eve bile gelmiyorsun. Nerede kalıyorsun?"
"Şirkette kaldığımı söyledim. Yeter Sunmi. Başım ağrıyor tamam mı? Senin krizlerini çekemem gece gece." Yanından geçecekken tuttu kolumu.
"Başka biri varsa da değmez Chanyeol. Altı buçuk yıldır evliyiz biz. Bir yuvamız var. Bunu dağıtmaya, değer mi?" "Kendin bir senaryo yazıp üzerinden konuşma artık yeter. Yuva mı diyorsun buraya? Burası yuva değil Sunmi. Burası mecburiyet. Soğuk duvarlardan oluşan bir kale sadece."
Göz yaşları yanaklarını süslerken artık gittikçe sinirlerim bozulmaya başlamıştı. "Olmuyor, evet neredeyse yedi yıl oldu ama ben hiç bir zaman çabalamadım bu ilişki için. Her zaman sen bir şeyler yaptın ve artık yapmak istemiyorsan, bitirelim."
Başını olumsuzca salladı hızla. "Hayır, b-bitirmek istemiyorum. Sadece biraz, biraz çabalasan bizim için." "Biz diye bir şey yok Sunmi. Kendini bu evlilik oyununa kaptıran sensin. Başından beri mantık evliliği yaptığımı söyledim sana. Benden hiç bir şey beklememen gerektiğini de. Eğer bir şeyler bekliyorsan, ben yokum."
Hızlı adımlarla ilerledim giyinme odama. "Nereye gidiyorsun?" Diye bağırdı arkamdan. Hızla üzerimi değiştirdim ve çıktım odadan. "Gidiyorum ben."
Hızlı adımlarla arkamdan gelirken konuşmaya devam ediyordu. "Gitme Chanyeol, konuşalım. Lütfen gitme."
Büyük kapıdan çıktığımda hızla ilerledim arabama. Telefondan saate baktığımda on ikiye geldiğini görmüştüm. Arabaya binerken derin bir nefes verdim yavaşça.
Çok gerilmiştim. Bana bir tek Baekhyun iyi gelirdi. Bir tek onun kolları evimde, yuvamdaymışım gibi hissettirirdi.
Hızla sürdüm evine. Kapısının önüne geldiğimde durdum ve çıkardım telefonumu. Ararken bakışlarım boş sokakta dolanıyordu.
Uykulu sesini duydum bir kaç saniye sonra. "Chanyeol ne oldu?" "Evinin önündeyim, beni içeri alır mısın?"
"Bir şey mi oldu bu saatte?" Derin bir nefes verdim ağırca. "Seni özledim. Gelebilir miyim?" "Tabii açıyorum kapıyı."
Hızla indim arabadan ve girdim binaya. Bir katı hızla çıktım ve kapıda uykulu haliyle beni bekleyen sevgilime ulaştım. Bedenini hızla kollarımın arasına alırken sıkıca sarıldım.
Hafifçe güldü. "İyi misin sevgilim?" Ayrıldığımızda yaklaştım öptüm dudaklarını. "İyiyim, çok daha iyiyim."
Birlikte içeri girerken el ele yürüdük odasına. Merak ediyordu sormak istiyordu ama sormuyordu. Çok düşünceliydi benim sevgilim.
Küçük yatağına birlikte uzandığımızda yasladı başını göğsüme. "Kötü bir rüya gördüm." Diye mırıldandım ona yine yalan söylerken.
"Anlatmak ister misin?" Diye sordu kısık sesiyle. "Başka mecburiyetlerim vardı. Sana, ulaşamıyordum." Bakışları bakışlarımla buluştu. "Nasıl bir mecburiyet?"
Yutkunurken kaçırdım bakışlarımı. "Evliydim." Kısıkça güldü. "Sanırım benimle değil." Yaklaştım öptüm saçlarını.
"Uyuyalım, olur mu?" Başını olumluca salladı yavaşça. "Evlenmek için bir kaç yıl daha beklemelisin koca adam. Okulum bittiğinde sana evet diyebilirim." Tebessümüm büyürken hayal ettim onu hemen yanımda, damatlığın içinde.
"Zaman hızla aksın. Senden bir saniye bile ayrı kalmak istemiyorum." Bana daha da sıkı sarılırken kapadı gözlerini.
Güzel yüzünü izlerken gelen rahatlık beni ağırca çekti uykunun içine. Baekhyun'un kolları arasında huzurlu ve mutluydum.
Benim yuvam Baekhyun'du.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frezya/Chanbaek
FanfictionChanyeol yıllardır insanları kafasında kokular ile tanımlardı. Mesela eşi, gösterişli bir parfüm kokardı. Yasemin ve biraz da portakal çiçeği. O gün her zaman toplantılarını yaptığı kafenin kapalı olması kaderin bir cilvesiydi belki de. Yeni açılan...