Bir hafta sonra
Baekhyun'un anlatımından
Kolumu dürten Luhan'la başımı zorlukla kaldırdım yastıktan. "Off ne oldu yine?"
"Yemek yemen lazım. Kalk hadi." Başımı olumsuzca salladım hızla. "Sen ye." Kolumdan tutup çektiğinde zoruyla kalktım yataktan.
"Bir haftada kaç kilo verdiğinin farkında mısın Baekhyun? Senin bir suçun yok. Kendine gel artık."
"Midem almıyor anlamıyor musun? Tek yapmak istediğim burada öylece yatmak." Yatağı gösterdim ve yüzümü tekrar yastığa bastırdım.
Tekrar kolumdan tutup beni kaldırdığında ofladım ve zorlukla kalktım ayağa. "Okula da gitmiyorsun zaten kaç gündür. Senin için de not aldım. Okuyacaksın hespini. Devamsızlık hakkını bitireyim deme sakın."
Konuşmasından kaçmak adına adımladım salona. "Sus artık lütfen."
Masaya oturduğumda hazırladığı yarım yamalak masada gezirdim bakışlarımı. Çalan kapı ile kapıya adımladı Luhan.
Hızlı adımlarla geri dönerken kısık sesle bağırdı bana. "O burada! Chanyeol gelmiş." Yumurtaya uzanan çubuklarım havada donup kalırken gözlerimi sıkıca kapadım.
Kaç gündür kabusumdu onunla yüzleşmek. Ve o gün gelmiş miydi yani? Hayır, hazır değildim.
"Açma. Çalar çalar gider." Luhan karşıma otururken mırıldandı "emin misin?" Başımı olumluca salladım sadece.
Geçen dakikaların ardından zilimiz evde yankılanmaya devam etmişti. Luhan artık sinirden yerinde duramaz hale gelirken "ben onu göndermeye gidiyorum." Diye ayağa kalktı.
Onu durdurdum hızla. "Sen söylersen gitmez." Hızlı adımlarla ilerledim kapıya. Üzerimde pijamalarımın olması da gözlerimin deli gibi şiş olması da umurumda değildi.
Ama onu görecektim ve bu kalbimin hızlanmasına yetiyor da artıyordu.
Yutkundum ve hızla açtım kapıyı. Chanyeol karşımda duruyordu. Bir eliyle kapıya yaslanmıştı. Bir kolu ise alçıdaydı.
"Yalvarırım dinle beni." Sesini günler sonra duyunca sertçe yutkunmama engel olamadım. "Rahatsız etmeyi kes ve evine git Chanyeol."
"Açıklamama izin ver. Bir açıklaması var." Sinirle parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim. "Evli olmanın da, bana bunu söylememenin de bir açıklaması bile olamaz."
"Halletmeye çalışıyordum. Boşanacağım." Güldüm sinirle. Sinirle gülmeme rağmen gözlerimin dolmasına engel olamıyordum.
Bağıra bağıra ağlamak istiyordum. Çok canım yanıyordu.
"Sen bana nasıl bir hayal kırıklığı yaşattığının farkında bile değilsin." Başını olumsuzca salladı hızla. "F-farkındayım. Yemin ederim farkındayım. Sensiz bir haftadır öldüm öldüm dirildim Baekhyun. Sen olmadan yapamıyorum ben."
"Git Chanyeol. Konuşmak istemiyorum." Kapıyı kapatacakken tuttu sağlam olan eliyle. "Seni seviyorum Baekhyun. Duygularım konusunda hiç bir zaman yalan söylemedim. Seni çok seviyorum ben."
Kollarımdaki güç tükenirken hissettim arkamdaki Luhan'ı. "Baekhyun seni istemediğini söylüyor işte. Ne yüzsüz çıktın be. Git artık."
Hızla kapıyı kapatırken kendimi zorlukla yere bıraktım. Sırtımı kapanan kapıya yaslarken yüzümü ellerimle örttüm sıkıca.
Onu sevmekten nefret ediyordum. Hala böylesine aşık olmaktan nefret ediyordum.
Ona dair her şeyden nefret etmek istiyordum. Ama bir tek ondan nefret edemiyordum.
Luhan'ın da yardımı ile odama giderken kapımı ardımdan kilitledim. Bir süre yatağımdan da odamdan da dışarıya çıkmayı düşünmüyordum.
_______________
Chanyeol'un anlatımından
Günlerdir onsuz nefes alamıyordum. Hastaneden çıkar çıkmaz ilk soluğu onun evinde almıştım ama Baekhyun beklediğimden daha kötüydü.
Gözleri, bakmaya doyamadığım gözleri şişmiş ve kızarmıştı. Ben onu çok ağlatmıştım. Tekrar arabama binerken derin bir nefes verdim.
Bekleyecektim. Elbet inadını kıracak bir şey bulacaktım. Bulmak zorundaydım. Kalbim ona aitti ve ben kalbim bu kadar uzakken hayatta kalamıyordum.
Geçen dakikaların ardından çalan telefonuma bir bakış attım. Sunmi arıyordu.
Açmazsam aramaya devam edecekti. O yüzden "efendim?" Diyerek cevapladım. "Neredesin Chanyeol? Neden henüz eve gelmedin." "İşim var Sunmi. Gecikirim bu gece."
"Ne demek gecikirim? Henüz bugün çıktın sen hastaneden farkında mısın?" "Ee?" "Ne demek ee? Eve gelmen gerek. Dinlenmen iyileşmen gerek."
"Sağlığından önemli ne olabilir ki?" Gözlerimi devirdim "sıkıyorsun Sunmi. Rahat bırak."
"Sen benim eşimsin. Senin için meraklanmam çok normal tamam mı?" "Kapatıyorum Sunmi."
O sırada dışarı çıkan luhan'ı gördüğümde yutkundum. Baekhyun yalnız kalmıştı. Beş dakika daha bekledim arabada.
Ardından indim ve yeniden ilerlemeye başladım binaya. Bozuk kapısını araladım ve bir katı hızla çıktım.
Kapıyı çaldığımda umutla bekledim. Tek umut ettiğim şey beni Luhan sanıp kapıyı açmasıydı.
Öyle de oldu. "Luhan yine neyi unuttun?" Gözünü kaşırken açmıştı kapıyı. Hızla içeri girdim ve ardımdan kapadım kapıyı.
Beni gördüğünde yutkundu sertçe. "Senin ne işin var burada?" "Beni dinleyeceksin. Konuşacağız."
Başını olumsuzca salladı hızla. "Konuşacak bir şey yok. Çık git evimden."
Üzerine adımladığımda hızla ilerledi ve odasına girdi. "Baekhyun dur!" Kapıyı kilitlerken sağlam elimle vurdum kapıya. "Ne olur dinle beni. Tamam görme yüzümü ama dinle olur mu?"
"Evet biliyorum bana güvenmiyorsun. Evet biliyorum sana yalan söyledim. Ama sana aşık oldum. Beni reddederdin. Evli olduğumu başta söyleseydim, asla karşılık vermezdin bana."
Kendimi yere bırakırken konuşmaya devam ettim. "Sonrasında söyleyecektim yemin ederim anlatacaktım ama yapamadım. Çok korktum Baekhyun. Sensiz nefes alamıyordum. Sürekli kendimi senin yanında buluyordum. Hislerimde hiç bir zaman yalan söylemedim sana."
"Asla, asla ihanet etmedim. Sunmi ile, şirket için yedi yıl önce evlendim ben. Mantık evliliğiydi. Hiç bir zaman sevmedim onu. Ne kadarına inanırsın bilmiyorum ama yemin ederim gerçeği söylüyorum."
"Seni gördüğüm andan itibaren onunla yan yana uyumak dışında hiç bir şey yapmadım."
Ayağa kalktım ve yeniden vurdum kapıya. "Nolur aç şu kapıyı. Sensiz yapamıyorum. Seni ağlattığım için kendimden nefret ediyorum."
Geçen saniyelerin ardından çevirdiği kilit sesini duydum. Gözlerim hızla açılırken gördüm dolu gözlerini.
"B-ben şimdi nasıl affedeyim ki seni?" Yutkundum sertçe. "Boşanacağım. En yakın zamanda bitireceğim. O zaman, affeder misin beni?"
Yatağa oturdu dağınık saçlarını daha da dağıttı. "Aylarca Chanyeol. Aylarca kandırdın beni." Hızla çöktüm önüne. Elim günler sonra tuttu ellerini.
Kokusu burnuma doldu. Bir hafta sonra ilk kez nefes aldım. Frezya kokusunu derince çektim içime.
"Kendimi affetirebilirim. Nolur uzak durma benden. Sensiz yapamıyorum ben." Gözleri doldu "sen boşanamdan, arkadaştan fazlası olmaz benden sana. Bir kadına, ne olursa olsun bunu daha fazla yapamam Chanyeol."
"Aşkımdan ölsem de yapamam." Başımı olumluca salladım. "T-tamam. Arkadaş olalım o zaman. En kısa sürede boşanacağım. Her şeyi yoluna sokacağım bizim için."
Uzandım, öptüm ellerini. "Bir daha seni ağlatmayacağım Baekhyun. Söz veriyorum. Bir daha asla yapmayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frezya/Chanbaek
FanfictionChanyeol yıllardır insanları kafasında kokular ile tanımlardı. Mesela eşi, gösterişli bir parfüm kokardı. Yasemin ve biraz da portakal çiçeği. O gün her zaman toplantılarını yaptığı kafenin kapalı olması kaderin bir cilvesiydi belki de. Yeni açılan...