Chanyeol'un anlatımından
Arabadan inerken hala Baekhyun'u arıyordum. Bir kez bile cevap vermemişti bugün bana. Normalde en azından merak etmemem için bir kez açardı.
Bir şey mi olmuştu?
Telefonumu cebime koyarken açtım kapıyı. Sunmi ile konuşacaktım bugün. Anlaşmalı boşanma teklif edecektim.
Salona girdiğimde bakışlarım koltukta oturan Sunmi'yi buldu. "Gelmeni beklemiyordum." İmalı cümlelerine cevap vermezken adımladım yanına.
Elimdeki dosyayı bıraktım masaya. "Konuşmamız gerek." Güldü kısıkça. Yanında duran dosyayı gördüğümde kaşlarım çatıldı.
"İkimizinde elinde dosya var desene." Uzattığı dosyanın en üst sayfasında gördüğüm yüz, Baekhyun'a aitti.
Yutkunurken "beni nasıl aldatırsın?" Diye sordu. Dudağımı ısırdım sertçe. Hızla kalktı ayağa. "Yıllardır Chanyeol, yıllarıdır bir kez bile ihanet etmedin bana. Biz her zaman böyleydik. Sen hiç bir zaman bana ihanet etmemiştin."
"Aşık oldum." Diye mırıldandım. Kısık bir gülüş çıktı dudaklarının arasından. "Aşık oldun. Yıllardır bekliyorum ben. Yıllardır beni sevmeni bekliyorum ve sen gidip onu mu sevdin yani?"
Gözleri dolu olan Sunmi'ye, üzülmüyor değildim ama yapacak bir şeyim yoktu. Sevememiştim. İlk yıllar gerçekten denemiştim. Olmamıştı.
Kendimi işe vermiş, yıllarca çalışmış hedefler koymuş onlara ulaşmaya çalışmıştım. Ulaşmış, genç yaşımda çok fazla şey başarmıştım.
"Olmadı Sunmi. Evet, yanlıştı bunu yapmam ama kendime engel olamadım. Seviyorum onu. Özür dilerim her şey için."
Duraksadı, bir kaç saniye sakinleşmeyi bekledi. "Tamam, çözebiliriz bunu." Bakışlarımız yeniden buluştu. "Eğer, onunla bir kez daha görüşmeyeceğine söz verirsen, devam edebiliriz Chanyeol."
Başımı olumsuzca salladım. "Ben, devam etmek istemiyorum Sunmi." Şok içinde geri döndü bana. "Bunun, devam edecek bir şeyi kalmadı Sunmi. İkimizde daha da kırılmadan bitsin her şey."
"Seni ona vermeyeceğim anladın mı? İstemiyorum ben boşanmak. Seni seviyorum ve ona vermeyeceğim!" Yutkundum zorlukla "saçmalama Sunmi. Bak, sözleşmeyi hazırlattım. Anlaşmalı boşanabiliriz. Medeni insanlar gibi bitirelim bunu."
Başını olumsuzca salladı hızla. "İstemiyorum! Çok boşanmak istiyorsan git, aç davayı. Asla, asla boşanmak istediğimi söylemeyeceğim!"
"Üstelik, o senin arkanda bile durmazken sen beni onun için mi bırakmayı düşünüyorsun yani!" Kaşlarım çatılırken "sen bunu nereden biliyorsun?" Diye sordum korkuyla.
Baekhyun'a gitmiş olamazdı değil mi?
"Gittim. Konuştum metresinle. Kendinin haberi olmadığını, seni terk ettiğini söyledi bana. Senden böyle çabuk vazgeçen biri için beni bırakamazsın Chanyeol."
Hızla döndüm arkamı ve adımlamaya başladım çıkışa. Baekhyun o yüzden açmamıştı telefonlarımı. "Nereye gidiyorsun! Chanyeol buraya gel!"
Arabaya binip Baekhyun'un evine hızla sürmem on dakikamı almıştı. Baekhyun hala telefonlarımı açmıyordu.
"Nasıl gidersin, nasıl konuşursun onunla ya." Arabdan indiğimde hızla ilerledim binaya. Kapıyı açıp girdim ve hızla tırmandım merdivenleri.
Kapıyı çaldım ve açılmasını bekledim.
Kapıyı açan Luhan gözlerini devirdi. "istersen kütüğünü de bizim eve aldır. Ayrıldınız ama her gün buradasın."
"Lütfen Baekhyun'u çağırır mısın? Konuşmam lazım onunla." Omuz silkti. "Evde değil ki."
Kaşlarım çatılırken sordum. "nerede?" Güldü hafifçe "Baekhyun nerede olduğunu söylememişse hak etmiyorsun demektir. O yüzden tek kelime çıkmaz benden."
Kapıyı bir anda yüzüme kapatırken sinirle soludum. Ağır adımlarla indim merdivenleri. Arabama ilerlerken hala aramaya devam ediyordum Baekhyun'u.
Geçen dakikaların ardından bakışlarım telefondaki saate kaydı. On ikiyi geçmişti. Baekhyun hala telefonlarımı açmıyordu.
Delirmemi mi istiyordu, bilmiyordum. Bakışlarım ilerleyen ikiliye düştüğünde kaşlarımın çatılmasına engel olamadım.
Baekhyun'un yanındaki kimdi? Neden onun omuzuna başını yaslamış yürüyordu Baekhyun?
İçime hızla dolan kıskançlık ve öfkeyle açtım kapıyı. Hızlı hareketlerle arabadan inerken kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.
Ama yanındakiyle neden bu kadar yakındı!?
Onlara ilerleyen beni gördüğünde duraksadı Baekhyun. Ardından kıskça güldü ve yanındakine döndü. "San, bak sana bahsettiğim adam. Hani, bana yalan söyleyen."
Kelimeleri hafifçe yayıyordu. Yüzünde küçük alaylı bir gülümseme vardı. Bakışları baygın sayılabilirdi.
"Baekhyun, neredesin sen? Sabahtan beri kaç kez aradım. Bir kez açmaz mı insan?" Omuz silkti ve bir adım yaklaştı.
"Seni tam anlamıyla unutmaya karar verdim Park Chanyeol. Ondan, unuttuğum birinin telefonunu açamazdım değil mi?" Bir kaç adım arkada kalmış olan çocuğa döndü ve elini uzattı.
"San, beni evime bırak hadi." Hızla uzandım ve tuttum uzattığı elini. "Kimse kimseyi bir yere bırakmıyor. Gel benimle, konuşalım."
Başını olumsuzca salladı hızla. "Bırak elimi." Bakışları ellerimizdeydi. San denen çocuk kolumu ittiğinde öfkeli bakışlarım bakışlarını buldu.
"Zorbalık etmeyi kes. Yapışkan eski sevgililerden hiç hoşlanmam." Güldüm kıskça. "sence senin neyden hoşlandığın benim umurumda mı?"
"Bir bok bildiğin yok. Rahat bırak." Bakışlarım Baekhyun'un bakışlarını buldu yeniden. "Öğrendiğini bilmiyordum Baekhyun. Seninle konuştuğunu da eve gelince öğrendim. Gerçekten, özür dilerim."
Yüzündeki alaylı gülümseme yerini küçük, buruk bir gülümsemeye bıraktı. "Bu kaçıncı özürün Chanyeol? Söylesene, ben daha kaç kez insanların önünde senin yüzünden küçük düşeceğim?"
"Bir daha asla. Yemin ederim, bir daha asla." Geçen bir kaç saniyenin ardından yanındaki çocuğa döndü. "Benimle içtiğin için teşekkür ederim San. Ben, evime gideceğim. Bıraktığın için sağol."
San küçük bir gülümseme verdikten sonra "yarın haberleşiriz." Diye mırıldandı ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Ardından bakışları bakışlarımla buluştu.
Bir adım daha yaklaştı bana. "Ben neden sürekli seni unutacağıma dair kendime sözler verdikten sonra yine sana karşılık verirken buluyorum kendimi Chanyeol?"
İçkiye rağmen kurduğu uzun cümle ile yüzümde küçük bir gülümseme oluştu. "Çünkü, aynı duyguları hissediyoruz Baekhyun. Aynı, aşk var ikimizde de. Ne olursa olsun, gidemem ben senden. Sende benden gidemezsin."
Yutkundu ve buluşturdu bakışlarımızı. "Bir ay. Bir ay veriyorum sana. O bir ayın sonunda, ya bana yalnız bir adam olarak gel Chanyeol. Yada hiç gelme. Gelirsen bile seni kabul etmeyeceğim."
Yaklaştı, hafifçe yükseldi parmak uçlarında. Yumuşak bir öpücük verdi haftalar sonra dudaklarıma.
Huzurla doldum dudaklarının dudaklarımı bulduğu o bir kaç saniyede.
"Geleceğim sevgilim. Bir ay sonra, özgür yalnız bir adam olarak geleceğim sana. Bekle beni, olur mu?"
Başını hafifçe salladı sadece. Bakışları, umutla parlıyordu. Benim Baekhyun'um her şeye rağmen beni seviyordu.
Tüm olanlara rağmen benden gitmiyordu. Evine ilerlerken baktım arkasından gülümseyerek. Ne olursa olsun, bu bir ay içinde bitirecektim her şeyi.
Sunmi'den bedeli ne olursa olsun, ayrılacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frezya/Chanbaek
FanfictionChanyeol yıllardır insanları kafasında kokular ile tanımlardı. Mesela eşi, gösterişli bir parfüm kokardı. Yasemin ve biraz da portakal çiçeği. O gün her zaman toplantılarını yaptığı kafenin kapalı olması kaderin bir cilvesiydi belki de. Yeni açılan...