Yazarın anlatımından
Baekhyun titreyen bedeni ile oturduğu yerde kalakaldı. Gözleri, ona yalan mı söylüyordu? Gördükleri neydi böyle?
Luhan'ın sesini duyuyordu ama kısıktı. Hemen yanında konuşuyordu oysaki en yakın dostu. Zorlukla araladı dudaklarını "B-bu gerçek mi?"
Luhan elini tuttu hızla. "Sakin ol Baekhyun. Bak hemen arayalım Chanyeol'u. Sor konuşun tamam mı?" Baekhyun hızla salladı başını. "İstemiyorum. K-konuşmak istemiyorum."
Hızla kalktı aylarca birlikte yattıkları o yataktan. "Duramam ben burada." Gözleri dolu doluydu. Bedeni titriyordu. Çaresizdi.
Chanyeol onun hayatı olmuştu bir kaç ayda. Hiç bir şeyi yoktu. Onsuz hiç bir şeydi.
"N-nereye gideceğim Luhan? Benim gidecek hiç bir yerim yok." Dolan gözleri ile baktı dostunun gözlerinin içine. "Benim onsuz bir hayatım yok. Ne yaparım?"
Luhan sıkıca sarıldı arkadaşına. "Ben yanındayım. Ben varım Baekhyun. Tamam gel gidelim. Durma burada. Sakinleşince konuşursunuz. Tamam hadi gel."
Baekhyun'un birkaç kıyafetini attı sırt çantasına. Ardından Baekhyun'un üzerini değiştirmesini söyledi ve hızla çıktı odadan. O anda çaldı elindeki telefon.
Baekhyun'un telefonu luhan'ın elindeydi ve Chanyeol arıyordu. Yutkundu ve hızla cevapladı. Bir şey diyemeden Chanyeol konuşmaya başladı.
"Sevgilim izin ver anlatayı-" Chanyeol'un sesi titrek ve korkuluydu. Nefes nefese kalmıştı sanki. "Luhan ben." Dedi sözlerini bölerken. "Baekhyun konuşacak halde değil Chanyeol."
Chanyeol sertçe sıvazladı yüzünü. "Açıklaması var. Luhan yemin ederim açıklaması var. Ben onu aldatmadım. Bir anda oldu, bende anlamadım. Daha olayın şokunu atlatamadan gördüm fotoğrafları ve ne yapacağımı bilemedim. Baekhyun'u ver konuşayım nolur." "Şuan veremem. Üzerini değiştiriyor." Diye mırıldandı Luhan.
"Evde durmak istemediğini söyledi. Bana götürüyorum onu." Chanyeol titrek bir nefes verdi. "Ben bilet aldım. Geliyorum, en kısa sürede gelebileceğim en hızlı şekilde geleceğim." Nefeslendi Chanyeol. "Luhan, Baekhyun benden a-ayrılmaz değil mi?"
Luhan derin bir nefes verdi. "bilmiyorum. Bir şey demek için erken. Kapatmam lazım. Evimi biliyorsun zaten. Kore'ye indiğinde ara veya mesaj at."
Hızla kapadı telefonu. O sırada çıktı Baekhyun odadan. Göz yaşları yanaklarından aşağı bir kaç ıslak yol çizmişti. "G-gidelim." Diye fısıldadı sadece.
Luhanla birlikte evinden, yuvasından çıktı Baekhyun. Kalbi yanıyordu. İnanmıştı Chanyeol'a. Her seferinde kendi kendine demişti ki Chanyeol yapmaz. Herkes yapar, ama o yapmaz.
Gözlerini kapattığı anda gözlerinin önüne o fotoğraf geliyordu. Onun dudaklarını seven dudaklar, Seulgi'nin dudaklarını da mı sevmişti?
Taksiye bindiklerinde tüm yolu sessizce geçirdi iki dost. Baekhyun sessizce akıtıyordu göz yaşlarını. Hıçkırıklarını içinde tutmak zordu ama kimseyi rahatsız etmek istemiyordu.
Kimse ona katlanmak zorunda değildi. Katlanamıyorlardı zaten. Chanyeol bile o kadına gitmişti.
Taksi Luhan ve Sehun'un evinin önünde durduğunda hızla indiler. Luhan taksinin ücretini öderken Baekhyun yüzünü kurulamaya çalışıyordu.
Çok da yeni olmayan bir binanın giriş katında oturuyordu ikili. Evleri aynı zamanda Sehun'un dövmeci dükkanıydı. Geleni gideni bu yüzden çok olurdu bu evin.
Sehun tanınan biriydi. Etraflıca bilinirdi. Bir çok daimi müşterisi vardı. Luhan kapıyı hızla açtı anahtarıyla. Baekhyun hemen ardından içeri girerken Luhan sevgilisine seslenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Frezya/Chanbaek
FanfictionChanyeol yıllardır insanları kafasında kokular ile tanımlardı. Mesela eşi, gösterişli bir parfüm kokardı. Yasemin ve biraz da portakal çiçeği. O gün her zaman toplantılarını yaptığı kafenin kapalı olması kaderin bir cilvesiydi belki de. Yeni açılan...