Olduğu yerde rahatsızca kıpırdanıp "Gerçekten de öyle." demekle yetindi. "Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm."
Şaşkınlıkla ağzımı açıp kafamı hızlıca iki yana salladım. "Olur mu öyle şey! İsterseniz bize eşlik edebilirsiniz." Mina gözlerini belertip kafasını belli belirsiz iki yana salladı. Onu görmezden gelmeyi seçtim.
"Davetiniz için teşekkür ederim." Eliyle arka taraftaki bir masayı gösterirken "Arkadaşımla geldim. Siz devam edin lütfen." dedi.
"Peki o halde. iyi akşamlar dilerim Bay Kim."
Önümüzde saygıyla eğilip "İyi akşamlar." dedi ve elini cebine sokarak yanımızdan ayrıldı.
Gitmesini bekleyen Mina sabırsızca kıpırdandı. Gittiğinden emin olduğunda hızla bana yaklaşarak fısıldadı. "Sen ne yaptın Shira!?"
"Ştt, sessiz ol. Duyacak." Menüyü elime alıp umursamazca menüde gözlerimi gezdirdim.
"Bunun ne kadar büyük bir yalan olduğunun farkında mısın? İşinden olabilirsin. Bence geç olmadan ona söyle."
Menüyü indirip burukça yüzüne baktım. "Nasıl söyleyebilirim? Sence anlayışla mı karşılayacak? Anında beni işten atarlar."
Kafasını çaresizce iki yana salladı. "Sen de haklısın." Sıkkınlıkla nefesini saldı. "Nasıl oldu bu?"
Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemeye çalıştım. "Onunda çok komik bir hikayesi var. Yemeklerimizi söyleyelim. Anlatacağım."
Kocaman gülümsedi. "Sana inanamıyorum. Nasıl bu kadar rahatsın?"
İşaret parmağımı dudaklarıma bastırıp "Ştt." dedim. "Bu geceyi hiçbir şey mahvedemez." Menüye kısa bir bakış atıp kafamı kaldırdım. Birinin beni dikkatle incelediğini hissetmiştim. Gözlerimi rastgele restoranda gezdirirken Bay Kim ile göz göze geldim. Elini çenesine dayamış, merakla beni inceliyordu. Derince yutkunup hızlıca gözlerimi kaçırdım. Her zaman olduğu gibi yine biraz erken konuşmuştum sanırım.
-o-
Afiyetle yemeklerimizi yedikten sonra hızlıca hesabı ödedim. Apar topar kendimizi restoranın dışına attık. Mina telaşla bana dönüp kocaman sarıldı. Ben de merakla etrafı inceledim. Sadece Bay Kim'in gittiğine emin olmaya çalışıyordum. "Yemek için çok teşekkür ederim. Söz, ben de sana ısmarlayacağım."
"Ne demek. Sen benim tek dostumsun." Sıkıca belini sarmalayıp ondan ayrıldım. Mina öpücük atıp hızlıca yanımdan uzaklaştı. Herkes iş konusunda benim kadar şanslı değildi. Mina birden fazla işte çalışıyordu ve ailesine bakmak zorundaydı. Gece vardiyasına yetişmesi için de akşam yemeğimiz biraz aceleye gelmişti. Ardından el sallayıp gülümseyerek gidişini izledim. Gözden kaybolmaya başladığında adımlarımı evime yönelttim. Keyifle minik çantamı sallayarak sokaklarda yürüdüm.
Köşede gördüğüm dondurmacının önüne hızlı adımlarla ulaştım. Dondurmalarda gözlerimi gezdirip "Çikolatalı olandan alabilir miyim?" dedim. Adam gülümseyerek kenardan aldığı karton kaseye çikolatalı dondurma doldurmaya başladı.
Hemen yanımda duran bir başka müşteri de "Ben de vanilyalı olandan alabilir miyim?" dedi. Duyduğum tanıdık sesle kafamı çevirdim. Bay Kim yine burada da karşıma çıkmayı başarmıştı.
"Bay Kim?" Şaşkınca yüzüne bakarken tatlı tatlı gülümsedi.
"Yine karşılaştık."
Kafamı hızlıca iki yana salladım. "Hayır, bu tesadüf olamaz. Siz beni takip ediyorsunuz sanırım." Gülümseyerek durumun garipliğini biraz olsun dağıtmaya çalıştım.
"Tamam, kabul ediyorum. Sizi takip ettim." Ellerini kaldırıp "Teslim oluyorum." dedi.
Yaptığı şeye kahkaha atmadan edemedim. Önümüze bırakılan iki kaseyle kafamı çevirdim. Çantamdan para çıkartacakken Bay Kim benden önce atlayıp parayı kenara bırakıverdi.
"İkisini de buradan alın. Üstü kalsın." Her iki dondurmayı da alıp çikolatalı olanı bana uzattı.
"Teşekkür ederim." Uzattığı dondurmayı elime aldım. Yürümeye devam ettim ve küçük kaşık yardımıyla dondurmayı yemeye başladım. Bay Kim hemen yanımda bitmişti. Benimle birlikte yürüyor, dondurma yiyordu. Çok garip hissediyordum. Aramızdaki çekimin farkındaydım. Hayır, kendimi kandırmıyordum. Onun o büyüleyici çekimini iliklerime kadar hissedebiliyordum. O da bana çekiliyordu. Belki isteyerek belki de istemeden. Benim gerçekte kim olduğumu bilse buna devam eder miydi?
"Bayan Seola,"
Kafamın içinde dönüp duran düşünceleri kenara itip kafamı ona çevirdim. "Efendim?"
"Bir şey yok. Sadece burada benimle olup olmadığınızı merak ettim."
Kaşlarımı çattım. "Anlamadım?"
"Çok fazla düşünüyorsunuz. Biraz anı yaşamaya ne dersiniz?"
Olduğum yerde durup ona döndüm. "Beni neden takip ediyorsunuz? Bunu düşünmeden edemedim, üzgünüm."
Tam karşımda dikilip gözlerimin içine içine baktı. Gözlerinin içi parlıyordu. Ondan etkilenmemek elde değildi ki? "Çünkü size ihtiyacım var."
Söylediği şeyle kalbim hızlıca atmaya başladı. Derince yutkundum. "Üzgünüm, sizi anlamıyorum."
Kocaman gülümsedi ve gözlerini kaçırdı. "Çok tatlısınız." Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Bir rüyada mıyım? Birinin acilen beni çimdiklemesi gerekiyor.
"Siz de çok açık sözlüsünüz."
"Siz de beni yanlış anlıyorsunuz. Size ihtiyacım var çünkü bana yardım etmenizi istiyorum. Küçük bir kıyafet alışverişine çıkacağım. Bana eşlik ederseniz çok sevinirim. Acaba benim stilistim olur musunuz?"
Yanaklarım hafifçe kırmızıya bulanırken olduğum yerde gergince kıpırdandım. Elimdeki dondurmayı köşede duran çöp kutusuna atıp yürümeye başladım. Bay Kim de benden bir cevap beklercesine hareketlerimi taklit etti ve yanımda yürümeye başladı. "Kendime ufak bir tatil vermiştim aslında. Dinlenmeyi düşünüyordum."
"Sizi hiç yormayacağım. Söz veriyorum."
Kafamı çevirip ona baktım. İçimdeki onunla vakit geçirme isteğine söz geçiremeyecek gibi hissediyordum. Ama onunla vakit geçirmem demek, bu yalanın ortaya çıkmasını daha da kolaylaştıracak. Onun yanında durdukça gerçek yüzümü görmeye başlayacak. Bir yalancı olduğumu fark etmesi, istediğim en son şey. "Üzgünüm, programım yeterince dolu."
Yüzü düşmüştü. Gözlerini kaçırarak elini ensesindeki saçlara götürdü. "Buna çok üzüldüm. Umarım bir gün benim için uygun bir vakit yaratabilirsiniz."
Böyle kıvranmasına içim el vermemişti. Ondan böyle ayrılmak istemiyordum. Bana dakikalar önce söylediği şeyi yaparak sadece anı yaşamaya karar verdim. "Kabul ediyorum. Ama sadece 1 saat. Anlaştık mı?"
İçten bir şekilde gülümsedi. "Sadece 1 saat." Eliyle kenarda duran siyah arabayı işaret ederek "Arabam şurada bekliyor. Önden buyurun lütfen." dedi. Gösterdiği arabaya emin adımlarla yürümeye başladım. Yaptığım şey doğru muydu? Kafamı iki yana salladım. Sadece 1 saatliğine de olsa düşünmeyecektim.
☼☼☼
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Umarım güzel ilerliyordur. Düşüncelerinizi merak ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Divine Hands | Kim Taehyung
ФанфикVücudumda gezinen kutsal ellerin, bütün yaralarımı iyileştirir.