Sadece Bir Kamp

6 1 0
                                    

Selam biraz kendimden bahsedeyim sizlere ben öykü 18'me saatler önce girdim lise 3 yani 11.sınıfım normalde 12 olmam gerekiyor evet ama kaytardığım için devamsızlıktan kaldım ve bu kalma olayım bitmez gibi okulum da değişti haberim olmadan annem ve babam benden habersiz beni yaz kursuna yolladılar hatta şuanda çantamı hazırlıyorum tarak fönmakinesi normal kızların aldığı şeyler işte ya gerçi ben kendimi o kadar da normal göremesem de etrafım normal diyor birazdan aşşağı ineceğim ve annemin babamın yüzüne bakmadan sarılmadan gideceğim kamp serivisine doğru ilerliceğim. Beni merdivenden inerken ikiside yüzüme bakarken kırgın şekilde çıktım evden arkama bile bakmadım servise bindiğim zaman göz gezdirdim herkez bir grup gibi duruyor en arka 3 lü erkek grubu tehlikeliyim der gibi bir havası var ortalarda çalışkan ama zorla gönderilen insanlar dolu ön taraf dünden gitmeye rağzı olan eğlence için giden bir iki yaş küçük çocuklar boş yer bakarken en arkada olan 3 çocuğun hemen önünde olan bir koltuğa oturdum camı izlerken arkamdakilerin konuşmaları dikkatimi çekti aralarından birisi abi biz niye gidiyoruz bu kampa derken diğeri de boşver eğlenecez işte olum diyordu başımı döndürüp yavaşca anlaşılmayacak şekilde bakıp nasıl birileri görmeyi istedim sanırım o konuşanlar sağ ve solda oturan çocuklardı ortada oturan oğlan simsiyah giyinmiş sim siyah saçları kahve gözleri ama açık bir kahve göz rengi var hoş sanki hipnoz ediyor gibi dalıp gidersiniz o gözlere yani ben dalmışım haberim yok oğlan yavaşca bana doğru bakışlarını çeviriyorken hemen gözlerimi kaçırdım dışarıyı izlemeye başladım tekrardan o sıra dalmışım biraz. Gelmişiz bom boş servis hemen indiğimde elinde bir kağıt ve kalemle beni biri karşıladı adımı yazmamı istedi yeni uyandığımdan bir an adımı unuttum ne gülmeyin sizde de oluyordur illaki... Adımı yazaken isimlere göz gezdirdim en sonda tahmin etiğiniz gibi üç erkek ismi mert,kayra,efe acaba o üç isimden hangisi ona ayit di merak ediyorum. İsimimi yazdım ve bana yol gösterti o tanımadığım ama muhtelemen orda çalışan bir eleman yoldan devam ederken kulübeler görükmeye başladı servisde bizden yetkili olan sevgi hanım bana kalacağım kulübe yi gösterdi kulübeye girdiğimde bir kız vardı sadece merhaba ben öykü sanırım beraber kalıcaz dediğim sıra biraz suskun şekilde utanır casına bende irem dedi menmun oldum irem merak etme ne dağınık biriyim nede baş ağrıtacak biriyim güvene bilirsin bana bu sözümden sonra biraz daha rahatlamış görünüyordu bende rahatlamıştım odaya yerleştikten sonra irem e dışarı çıkacağım sende gelmek istermisin irem belki daha sonra diyerekten uzak durdu benden yine. Ben dışarıda gezinmeye başladım yavaş yavaş kararan hava etraftan gelen kuş sesleri ağaçların çıtırtıları kısaca doğanın harika melodisi bu benim için kulübe me dönerken karşı kulübeden çıkan mert,kayra ve efe yi çıkarken gördüm merak ettim nereye gidiyorlar acaba neyse kulübe me girdiğimde irem çoktan uyumuş görünüyordu seslendim yemek saati geldi hadi kalk da gidelim dedim istemedi ben gelmeden atıştırmıştım dedi yemek için büyük bir kulübe vardı oraya gidip yemek için sıraya girdim bende yine en sonda ben varım yemekler iç açıcı değildi sevmediğim yemekler di hepsi bir çorba vardı içebilceğim çorba ve ekmek hazır kutularda olan çorbadan tepsime aldım ve bir yere oturmak için etrafıma baktım sadece yine tahmin edeceğiniz gibi o üçünün yanıda boş yer vardı onlarla oturmak istemediğimden köşe tarafa geçip bağdaş kurdum ve yemeye başladım fark etmeden tepsinin önünde iki ayak gördüm kafamı kaldırdığımda o oğlanlardan biri o güzel gözlerin o simsiyah saçların sahibi ni gördüm karşımda şaşırdım biraz korkarak efendim dedim cevap verdi
Kayra : Yanımızda boş bir yer var yerde oturmana gerek yok biz zaten yedik yiyeceğimi kalkacağız sen geçe bilirsin
Öykü: t-teşekkür ederim
Kayra: ben kayra bu arada
Öykü: bende öykü menmun oldum
Demek o güzel gözlerin sahibi sendin kayra
Kayra: bende menmunum oldum öykü
Kayranın masasına giderken mert ve efe klasik şekilde abartarak bağrıyorlar masaya oturdum yemeğimi yerken irem geldi aklıma çok sesiz çok korkuyor ama neyden yada kimden yemeği bitirdikten sonra odaya geçtim irem saçlarını kurutuyordu ben yorgunluktan uyucağım irem diyerek uykuya daldım sabah kalkınca irem odada yok tu tuvalete gitmiştir diye düşünüyorumdum kendimce kahvaltı için gittim yemek haneye bu sefer ben erkenciydim kahvaltılık şeyleri doldurdum tepsiye dün gece oturduğum masaya geçtim yemeye başladığımda yanıma üç arkadaş oturdu kafamı kaldırdığımda karşımda kayra yanımda efe ve mert vardı fazla yiyemedim onlar olunca bıraktım fısıldayarak afiyet olsun dedim hepsine ve kulübe me geçtim içeride irem'mi yine göremedim yemekhane'de de göremedim hakket nerde bu kız meraklanmıştım aramaya çıktım biraz kamp pı gezdim girmediğim yer kalmadı biraz ormanın derinliklerine doğru ilerledim ve yerde kan gördüm biraz korktum açık hava açık doğa sonuçta seslendim irem diye çıtırtı duydum biraz durduktan sonra çıtırtının olduğu yere doğru gittim be dona kaldım irem yerde kanlar içinde yatıyor tam çığlık atacakken ağzımı biri kapattı gözlerimden akan gözyaşlarımın ardından o eli çekmeye çalışıyordum konuşmaya başladı sakin ol öykü sakin oll ne cidden bu ses tanıdık hemde çok tanıdık ama kim adımı da biliyor korktum sakinleş demeye devam etti derin bir nefes aldım ve kafamı sakinim der gibi salladım elini çekince bir adım ileri atarak arkamı döndüm ve karşımda kayra vardı şaşırdım yoksa yok sa o mu yapmıştı o mu öldürmüştü iremi eli kan dı birkaç adım daha geri gittim
Kayra: korkma ben yapmadım sakin ol
Kayra:öykü korkmana gerek yok sakinleş
Yavaş yavaş sakinleşirken cevap verdim
Öykü: tamam sakinim kayra
Oysa kafamda şuan oluşan milyon soru var ken ağzımdan çıkan soru şu oldu
Öykü: S-ssen mi yaptın bunu sen mi öldür dün irem mi
Kayra : demek irem di adı ha ben yapmadım merak etme geldiğimde bu şekilde idi
Öykü : neden elin kan peki sen yapmadıysan neden kan...
Kayra :yaşıyor mu diye baktım öykü hem ben öldürmüş olsam şuan seni de öldürmüş olmazmıydım
Doğru söylüyor aslına ama halen pek inanamıyorum
Öykü: bir dakika şimdi bu kamp ta katil mi var cidden
Kayra : evet bir katilimiz var öykü
Öykü: şimdi ne yapacağız peki anlıcaklar ne yapacaz ve enson biz yanındaydık
Kayra : öykü korkma artık bişi yok bişi olmayacak şimdi bir plan yapmamız gerek
Öykü : ne planı
Kayra: ilk olarak girerken yoklama listesi vardı ya o listeyi almamız ve iremi silmemiz gerek burda yokmuş gibi ve sonradan kaldığı kulübeyi bulup eşyalarını saklamamız gerek ki kimse bilmesin
Orası benim için kolay yani aynı kulübe de kalkyordum ama merak etiğim bişi var neden kayra hiç bişi yokmuş gibi bu kadar soğuk davranıyor neden bu şekilde idi ne yaşadı acaba bu şekilde soğuk bunu düşünürken çok eski bir hatıra canlandı zihnimde o gözleri yıllar önce gördüm bir park da sallanırken birkaç kişinin birini dövdüğünü gördüm ve gittiklerinde yardım etmek için gittiğimde o gözleri gördüm evet ama biraz farklı bir kokuda vardı üzerinde vanilya tarzı hatta evet evet vanilya kokusu acaba o cidden kayra mı idi o merak ediyordum
Kayra: öykü gene neye daldın allah aşkıma yarım saatir boş boş bana bakıyorsun
Öykü: aklıma bişi geldi hem sanane neye daldıysam daldım işte sen nasıl alacaksın onu söyle bana o listeyi
Kayra : orayı bana bırak öykü ben hallederim senin işinde kulübesini bulup eşyalarını saklamak
Öykü : tamam kayra tamamm ben hallederim umuyorum sen bu ellin ile gitmeyecsin kampa
Kayra: haklısın bu şekilde gidemem
Cebinden telefonu çıkardığında mert ti aradığını gördüm
Kayra: mert bizim kulubede olan şu benim karışımı getirsene
Mert: hangi karışım abi ya
Kayra : mert sinir etme beni deterjan ve çamaşır suyunun karışımı
Mert: desene abi onu getir diye ne uzattın ya... neyse nerdesin sen
Kayra: biz benim kulubenin arkadaki patikadan devam et ikinci yoldan sağ dön devam et görsün
Mert:biz derken abi ki..
Kayra telefonu kapatıp bana baktı eee burda mı duracaksın iş verdim sana gitsene işine ama önce telefonu nu ver bana
Öykü: ne yapacaksın telefonumu sen
Kayra: korkma yemem ver sen şu telefonu
Uzattım ve aldı eline geziyordu bi galeriye girer gibi yaptı sonradan rehbere girdi ve numaralara baktı
İsimleri geziyordu sonradan numarasını girdi ve kayra karaca diyerek kaydetti
Ve kendini aradı bişi olursa bir şeyler ters giderse arıyorsun yada mesaj atıyorsun tamam mı öykü
Öykü : tamam
Kulübeme gitiğimde iremin eşyalarını toplayıp kendi eşyam mış gibi yanıma aldım ve mesaj attım benim işim bitti diyerek bi süre sonra cevap geldi uyuya bilirsin artık sinirle karışma bana diyerekten yatağa girdim gözlerim kapandığı zaman yine o eski anıma döndüm neden görüyordum ki o anıyı o kayra bile değildi belki de düşünüyorum da o zaman o düşen çocuktan hoşlanmıştım hep oraya gider beklerdim ama gelmezdi gelmedi hiç unuttum o çocuğu tamamen kampın 3 gününe uyandım ve ortada bir cinayet var ya ben bu kapma niye geldim anlamıyorum herşey kötüye gidiyo ben belayım sanki birden bir mesaj geldi günaydın uyuyan güzel yüzümü astım ve cevap vermeden üzerimi değişip yemek yemeye yemekhaneye gitmeye yola koyuldum gittiğimde gördüm onları yine aynı yerde oturuyorlar ama ben başka yere gittim oturdum bakmadım bile onlara yanıma mert yada efe geldi belli kayra göndermiş
Efe:selam ben efe öykü
Öykü: selam
Efe : sen takma öykü kayra yı uzun zaman önce başına bir olay geldi o yüzden onu o olayı unutamadığından bu şekilde üze bilir bet kırabilirde ama hiç istemeden yapar bunu
Öykü: iyi de bana ne anlatıyorsun bunu sen
Efe:ya öykü gel yanımıza otur işte ve olayı da biliyoruz 4 dümüzün arasında bu artık.
Efe nazik kibar birisi sıradan kahve gözleri kumrala yakın bir saç rengi şirin bir çocuk gibi duruyor sevimli direk işte mert biraz daha sert duran sarışın mavi gözlü yakışıklı her kızın aşık olacağı bir tarzı var ama ben ben değil. Neyse efenin dediği gibi gidiyor dum yanlarına
Kayranın yanı boş oraya oturduğumda hafif bir vanilya kokusu vardı havada umursamadım yemekten sonra konuşmaya başladık
Kayra: ne yaptın öykü sana dediğim işi
Öykü : halletim işte
Efe:oooo atarlıyız
Mert: Abi sen altda kalmazdın hayırdır
Kayra:tamam susun abartmayın keyfim yok
Mert:tamam be abi anladık ne kızıyorsun
Kayra : mert sus istersen ne dersin
Efe : tamam ikinizde sususun yanımızda kız var
Öykü: sonunda biri beni hatırladı
Kayra : seni unutan kimdi ki öykü.
İşte o an biraz duraksadım derin bir söz dü bu baya derin bir sözdü hemde
O sözün üstüne masadan kalkıp uzaklaştım çok garip hissetim o an uzun zamandır hissetmediğim bir şeydi bu sanki bişi ile kalbime zorla sokmaya çalışıyor gibi ama ben sanmıyorum yani ne kampta bir katil var ve gördüğüm en yakışıklı oğlana mı aşık olucağım ben hahaha hiç sanmıyorum sizde sanmayın yani her neyse bırakalım şunu bunu şuan odaya gidip hazırlanmam gerek bir kamp gezisi var bunu iyi değerlendirmek gerek hatta yazayım kayra ya "kayra gezi var biraz dan iyi bir fırsat biri hasta gibi yapar kulübeleri gezer geri kalanımız gezide şüpheli biri var mı ona bakarız" ve bitti gönder. Şimdi gelelim asıl konuya ne giymeliyim ki mavi mi kırmızı mı buldum siyah biraz ciddi ve korkutucu olurum üstümü değişirken telefonuma bildirim geldi
Kayra: güzel fikir minik o halde biz ikimiz geziye gidiyoruz efe ve mert burda kalıp kulubeleri gezecekler
Çok güzelll yani ben tek başıma kayra ile mi durucam neden ben neden böyle şeyler benim başıma geliyor hep anlam veremiyorum yapacak bişi yok hazırlanıp çıkarken kulubeden kapıya vurdular açtığımda üçü de karşımda ve hepsi beni süzüyor du ama kayra gözlerime baka kaldı ve aradan mert soğuk bir espiri hatta buz gibi espiri yaptı bizim kara çiftlerimiz de hazır diye
Bağırarak
Öykü: Yok öyle bir şeyy
Sadece denk geldi ikimiz de siyah giyiyioruz olamaz mı olur bal gibi olur işte
Mert ve efe gülüyorlardı kayra ciddi yüz ifadesi takınmış elini yumruk yapıp sıkıyordu sinirlenmiş belli
Öykü: bilseydim böyle giyinmezdim hatta sizinle tanışmayı bile istemezdim duracakmısımız böyle odun gibi hadi gidelim
Kayra: doğru diyorsun da bir sıkıntımız var bunlar bu şekilde nasıl hasta olacaklar bişiler yapsan da kötü gibi dursalar
Öykü: anladım bi bakayım bir
Çantamda olan şeylere baktım bir makaj malzemesi bana tepeşir lazım tepeşir tepeşirr nerde gördüm ben tepeşiri yemekhane de yemekhanede menü de duruyordu kara tahtaya yazmışlardı kayra diye seslendim içeri girerken
Öykü:dur girme içeri
Kayra:beni çağırdın
Öykü: seslendim sadece bana tepeşir lazım yemekhanede vardı
Kayra:anladım ateş numarası. Mert git sen tepeşir al da gel
Mert almaya giderken bir sesizlik oldu ve sonradan efe bana seslendi
Efe: öykü bişi sorabilirmiyim
Öykü: sora bilirsin
Efe: sen hangi okulda okuyorsun
Öykü : şuanda bir okulda değilim babam bir koleje alacak beni ama adını bilmiyorum
Efe:tamam
Neden sordu bunu anlamadım ne yapacak benim okuduğum okulu neyse mert geldi en azından mertin elinden tepeşiri alıp tepeşirli su yapıp veridim gerisi onlarda şimdi ben ve kayra gezi için toplanma alanına gideceğim
Yolda giderken kayranın bişi fısıldadığını duydum ama anlamamıştım
Öykü: kayra bişi mi dedin
Kayra: Demedim, etraftakilere bak şüpheli birini görüyormusun
Öykü:TAMAM
Bu çocuk niye böyle bi bakıyorum iyi hoş nazik bir bakıyorum tamamen taş duvar neyse sormaya başladım şu şüpheli gibi şu söyle falan flan diye fotoğraflarını çektim hep aynı şekilde kayra da yapıyordu bişiler ama çözemedim geri dönüş yolundaydık şimdi ayakabımı bağlamak için eğildim biraz uzun bağlıyordum nedeni de bağcıklarım uzundu bağlayıp kafamı kaldırdığımda hiçkimsenin olmadığını fark ettim kimseler yok elimi direk telefona attım ama şebeke yok birini arayamıyorum biraz ilerlemeye karar verdim be ikiye ayrılan bir patika çokk güzell gittiğim patikanın önüne çeketimi koydum siyah kot ceket geri dönünce alırım diye hem kaybolmamış olurdum böyle sol patikadan devam ettim yürü yürü dümdüz bir patika korkmaya başladım şebeke yok tek başımayım hava kararıyor off offf neden benim başıma geliyor ki bunlar bir cinayet var ve son 3 gün kaldı ve kayboldum sanırım geri dönüp o patikada beklemeliyim sanırım patikayı gördüğümde bir ufak el feneri gibi bir ışık gördüm telefonun ışığını açtığım an karşıda elinde bir bıçak olan biri var dı direk arkama bakmadan koşmaya başladım duymuştu sanırım o da hızlanıyor bir ağacın arkasına saklandım ve dilerimi çekip ağlamamak için kendimi zor tutuyordum her an gelebilirdi belkide katil oydu korkuyorum çok korkuyorum ve üşüyordum akşam olmuş hava karardı ve ben orda korkudan dona kaldım kendimi çok sıkıyordum ve gözlerim kapalmaya başladı ve bayılmışım gözlerimi açdığım zaman birinin kucağında olduğumu fark ettim kimsin diyerekten fısıldadım kurtulmaya çalışır gibi hareket ettim ama işe yaramıyor çok güçlü birisi belli ama hafiften bir vanilya kokusu var dı o sırada
Kayra: Ooo uyuyan güzel uyandın mı
Öykü: kk-kimsin
Kayra: Kayra desem hatırlıyormusun
Öykü
Öykü: nerdeyiz kayra
Kayra:kulübene geldik sayılır öykü
O sıra ben yine bayılmışım sabah kalktığım zaman üstüm değişmiş yatağın içinde ve tek hatırladığım şey kayranin beni taşıdığı birdakka kayra taşıdı ve üstüm değişmiş o an öyle bir sinir dolmuştum ki elime telefonu aldım aradım kayrayı tek dediğim şey kayra kulübeme gel ve kapadım telefonu 5 dk sonra kapıya biri vurdu açtım ve üçü de kapının önünde hepsi şaşırmış bakıyorlar
Mert'in kayraya abi sen bu kıza ne yaptın da böyle sinirlendi bu diye fısıldadığını duydum kayraya içeri gir dedim arkasında efe ve mert geliyordu yüksek sesle SADECE KAYRA YA DEDİM.
Attıkları adımı geri alarak geri döndüler
Kapıyı sert şekilde kapadım ve kayra ya döndüm
Öykü : kayra dün ne yaptın
Kayra: seni bayılmış şekilde buldum ve getirdim işte
Öykü: başka
Kayra : başka rahat et diye yastığını düzeltim
Öykü : başka ne yaptın kayra
Kayra : anladım öykü anladım üstünü diyorsun
Öykü: Ee-vet
Kayra : Üstünü değiştirtim sadece rahat et diye
Öykü : kime yoksa siz mi?...
Kayra : Boşver öykü orasını sen şimdi iyimisin onu söyle dün gece ne oldu onu anlat
Öykü: sen cevap verene kadar beklicem
Bunları derken hafif hafif gülümsediğini göre biliyordum
Kayra : tamam minik sen kazandın
Getirdim yatırdım ve gidip salıkçıları çağırdım bayıldı diye gelip baygınken tansiyonu nu ölçtüler serum takacakları zaman dedim üstünü değiştire bilirmisiniz diye o sıra dışarı çıktım bekledim geri gidiğimde serumu takmışlar üstünü değiştirmişler yanında durdum sabaha kadar öksürdüğünde su istediğinde ateşin çıktığında başına ıslak bez koyan yanı da bir gram uyumadan başında bekledim kımıldanmaya başlayınca çıktım dışarı
Öykü: Öö-zür dilerim ben yalnış anlamışım kayra
Kayra:sorun değil öykü
Dışarı çıktık ve mert ve efe kapının önüne bizi bekliyor lardı kayra ya sordum ceset ne oldu diye ve birkaç soru daha o olayla ilgili
Kayra : cesedi farklı bir yere götürdüm ne oldu bilemem diğer işi hallettim ama
Öykü: bişi diyemicem size bu konuda
Kayra: dememelisin zaten öykü,efe mert siz buldunuz mu bişi
Efe: yok abi heryer temiz
Kayra:kim bu adam mı kadın mı her ne bok sa
Öykü: kayra bir gelirmisin
Kayra:nereye
Öykü: gel işte
Kayra: tamam
Öykü: dün gece ile ilgili bişi dicem sana dün gece kaybolduğum da devam ettim az sonra yalnış olduğunu fark ettim geri döndüm nereye gittiğimi bileyim diye ceketimi koymuştum ceketimi alınca karşımda ufak bir ışık süzmesi gördüm telefonu alıp el fenerini açtım ve bir adam vardı kan içinde üstü elinde bir bıçak vardı ve arkamı dönüp kaçtım bir ağcın arkasına saklandım ve kormudan kendimi sıkıp bayılmışım orda ne oldu ne bitti haberim yok tek hatırladığım senin kucağında olduğum sadece
Kayra: anladım peki adamın yüzünü hatırlıyormusun
Öykü: yok hatırlamıyorum.
Kayra o sıra bana yaklaştı yaklaştı ve elini cebime soktu bir not çıktı
Kayra: bu not sana mı ayit sen mi yazdın
Öykü:hayır benim değil
Kayra cebimden çıkan kağıdı açtıp okumaya başladı ve söylediği tek şey
Kısık sesle bir küfür oldu ne diye sorduk hepimiz aynı anda kayra şöyle dedi " Güvenilecek kişilere güven gerçek olan kişilere. Bay bay yakında tekrar görüşecez" ne yani bu mu yazıyor cidden ceset di nereye koydular ne yaptılar hiç bilmiyorum kafam çok karışık eve gidip sadece yatmak istiyorum yatıp uyumak istiyorum o kadar nasıl bu olayı aklımdan çıkaracağım onu hiç bilmiyorum zaten bu insanlardan kurtulmayı istiyorum kayra mert efe iyi insanlar gibi ama çözemiyorum hiç hele kayra görüyorum diyorum bu iyi bir insan sonra karşıma duvar çıkıyor ne yapayım ben buna ne diyeyim karar veremiyorum her neyse yarından sonra görmiceğim nasılsa bu mutlu ediyor az da olsa beni
Ama neden se bir bakıma da üzüyor  hiç fikrim yok neden üzülüyorum neden yoksa sev... yok hayır hayır sanmıyorum öyle bir insan mı benim tipim değil üstelik neyse ne ya kurtulacağım en azından o yanı güzel ama o not ne belki de biri şaka yapıyordu ama bir cinayet işlenmiş etrafta bir katil var umarım o not şakadır ben şakadan ibaret olduğunu düşünüyorum şahsen karnım guruldamaya başladı
Kayra: Acıktın mı öykü
Evet dercesine başımı salladım
Kayra hadi beyler derken buğazımı temizledim ve bayanlar dedi yemek yemeye gidiyoruz son gecem di bu burda benim son yemeğim saatler sonra evime dönecektim evime ankaraya ailemin yanına gerçi en son tartışmıştık ama olsun özledim yemekhane ye geldik ve son günden mi bilemem ama en sevdiğim yemekler vardı hepsinden yemek istedim ama az az çeşit yaparak bir tabağa onu yiye bildim ben yedikten sonra mert ve efe yeni bitiriyorlardı yemeklerini kayra dokunmamıştı bile tabağına
Mert: abi ne oldu yesene
Efe: abiii
Kayra: ne oldu
Mert: abi yesen sende biraz herkes seni bekliyor
Kayra:yemiceğim ben isteyen varsa alabiril tabağı
Efe: ne oldu abi sana dalgınsın
Efenin bu sözünden sonra dikkatlice bakınca üzgün halini gördüm üzgün endişeli bir kişiyi gördüm kayra da niye böyleydi ki yoksa ben mi hayır yine saçmalıyorum illaki biri vardır hayatında neden olmasın yakışıklı uzun boylu fiziği var ama sert taş gibi duruyor ve şu vanilya kokusu insanı hipnoz ediyor
Ben niye böyle anlatıyorum hiç bilmiyorum çözemiyorum yoksa ben yok sanmıyorum halen sadece uzakdan biraz arkadaşız o kadar merak ediyordum iremin ailesi var mı yok mu hangi okulda hiç ni düşünmücekler dalmışım bu konu üzerine kayra en son gözlerini gözlerime dikmiş bakıyorsu kendime geldim ama bir süre baka kaldım göz kırpınca sanki bi halisilasiyon gördüm gibi geldi gözümü açınca önüne bakıyor du
Kayra:öykü iyimisin
Öykü:evet iyiyim
Kayra:eminmisin iyi olduğuna
Öykü:evet eminimm
Biraz ürkütücü ama endişesi azalmış gibi duruyor
Kayra:öykü gel hadi seni kulübene götüreyim
Öykü: kendim giderim ben
Kayra: öykü inat etme
Öykü: tamam
Yola çıktığımızdan beri tek laf etmeden önümden hızlı adımlarla yürüyordu anlam veremedim kulübeye geldiğimizde tek dediği "kulübenden sabaha kadar çıkmıyorsun" ne yani hem ona ne ki çıkarım yada çıkmam halla halla
Öykü: bakarız belki çıkarım belkide çıkmam seni ilgilendirmez kayra bu
Kayra:öykü dediğin umurumda değil ben sana çıkmıyorsun dediysem çıkmıyorsun o kadar
Bu sözleri söylerken sesi sinirli gibiydi biraz da yükselterek söylemişti sesini
Korktum odaya girdim ve kapıyı ardına kapattım direkt mert ve efenin sesini duydum bir süre sonra kapıya yaklaştım ama bir ses duymadım kimse yok diye düşündüm üzerime pijama larımı giyip yattım ama gecenin bi yarısı uyandım hava gece mavisine dönmüş bir şekilde idi kalktım biraz biraz hava almak için kapıyı açtığımda şok olmuştum kayra uyuya kalmış kapının önündeki merdivenlerde seslendim biraz kayra kalk hadi sabah oldu kalk içeriye yat duymuyor hatta bi kere de anne lütfen gitme dediğini duydum anlam veremedim pek ama uyanmıyordu onu biliyorum o yüzden kayra inın üzerine içeriden bir bataniye getirdim sırtının üzerine koydum yanına geçip uyumasını izledim çok sakin masum ama bi o kadar da korkuyordu ama neyden uyurken çok sevimli oluyor onu öğrendim dizlerimi kendime çektim kollarımı üzerine yastık gibi yaptım ve yatıp kayrayı izliyordum hipnoz oldum ama o halini kim göre öyle baka kalır aşık olur herkes yani öyle birisi öyle masumluğu öyle işte ya ama ben aşık olmam daha önce dedim size zaten
Ama yalan yok hoş çocuk inanırmısınız o şekilde uyuya kalmışım ufak kımıldanmaya uyandım ve kayra kolunun altına alıp bataniyeyi örtüyordu üzerime ama gözleri gözlerimde bir süre kaçırmadı sonradan
Kayra: günaydın minik hanım
Öykü: günaydın
Kayra : ben sana sanki bişi demiştim
Öykü: demiştin evet ama sabah oldu zaten sende akşam çıkma dedin hem
Kayra: tamam öykü tamam
Öykü: kayra sen neden burda uyuyordun
Kayra: hiç
Öykü: kayra cevap bekliyorum
Bişi demeden ayağa kalktı ve yemekhane yolunu tuttu birkaç adım sonra arkasını döndü ve "Geliyon mu " yoo cideen bu şekilde dedi bir kız ile nasıl konuşacağını bilmiyor sanırım arkasından devam ettim cama yakın bir masa vardı o masayı gösterti bana oraya git otur diye gidip oturduğumda bekledim bi süre dışarı bakarken dalmışım hafiften sonra biri kulağıma fısıldadı uykucu uyan hadi diye gözümü açıp dediğim direk uyumuyordum ben bi kere kahve almış ikimize şeker atıp atmadığımı bilmediğinden biraz şeker getirmiş oysa o atmadan içmeye başlamıştı ilk gördüğüm gün önünde tatlı vardı şeker atmayan tatlı yemez yani bence teşekkür ederim diye mırıldandım ufak bir gülümseme gördüm yüzünde kayra nın beni de gülümsetmişti
Kayra: bu gün son kez görüşeceğiz demek
Öykü: hıhı
Kayra : peki mutlumusun
Garip bir soru hemde çok garip bir soru
Kayra:cevap vericen mi yoksa vermicek misin
Öykü: yani istemeyerek gelmiştim ve bir cinayet sence nasılımdır
Kayra: anladım iyi değilsin mutlu değilsin peki o nun dışında nasılsın öykü hanım
Öykü: ne hanımı allah aşkına kayra he onun dışında idare eder diye bilirim
Sanırım peki sen nasılsın kayra
Kayra: ben mi ben normalim
Öykü: bir cesed gördün ve hep soğuk davrandın sanki...
Derken ağzımı kapadı ve gözünün yaşardığını görüyordum ne oldu sana kayra ne oldu ne yaptılar merak ediyorum ama söyleyemem söylersem üzerim bunu istemiyorum. Kafamı salladım tamam der gibi elini çektim ve özür dilicektim ki ö harfinden sonra sus dedi direkt o sırada mert ve efe geldi
Efe:günaydın
Mert:günaydın bizim minik çiftimiz de burdaymış
Öykü: Mert kaşınma istersen
Bu lafım kayra yı biraz da olsa gülümsetti göre biliyordum
Mert: ne ya baksana bildiğin çıkıyorsunuz işte
Öykü:ne çıkması sabah kahve içmeye geldik sadece o arkadaşız biz sevgili flan değil
Mert: inansam mı kii?
Öykü: iki saniye beklesene sen mert
Yavaşca ayağımdan ayakabımı çıkartıyordum o sırada kayranın gözü benim üzerimde idi ve mert tam ağzını açtığı sıra kafasına fırlatım ayakabımı
Sonradan
Öykü:sana dedim ben
Mertl: özür dilerim abla ne gerek vardı buna
Öykü: hani ayağımda birtane daha var onu da istermisin mert
Bu dediklerim merti korkutmuş du biraz ama kayra ve efe gülümsüyorlar hatta kendilerini zor tutuyorlardı
Mert: son gün yapacağını da yaptın ya öykü bu yüze bırak tokat atmayı sinek bile konmaz dı
Efe: ama ayakabı koydu
Herkes gülüyordu son gün eğlenceli geçiyordu hemde çok eğlenceli her şeyin güzel bir sonu var ya hani benim ki de Güzel bitiyordu son kez bi görüşmek üzere demek istiyordum gerçi numaraları vardı ama yinede şu cinayet işi nasıl olcak ne olacak bilemiyorum. Söylesenize bi bir cinayet işleniyor ve kimse bilmesin diye saklıyorsun ne ne yapardın... kayranın seslendiğini duydum
Kayra:dünyadan öykü ye burdamısınız
Öykü hanım
Öykü: efendim kayra söyle
Kayra: son saatlerimiz belki birdaha hiç görüşemicez iyi kızsın bilmeni istiyorum
Bu söz biraz garipti ama ben biliyorum ki birgün karşılaşağım hiç olmadı aynı şehirdeyiz bir gün toplanırız yine yani düşünüyorum böyle
Öykü : teşekkür ederim kayra sizde iyisiniz
Biz böyle birbirimize bakarken sevgi hanım bizlere seslendi toparlanın çıkıyoruz
Herkes kulubesine dağıldı eşyaları topladım servise giderken aklıma irem geldi ailesi var mı acaba geldiğinden  beri biliyormuş gibiydi zaten çok garip di hareketleri tavırları garip kızdı baya ama unutmam gerek öyle bişi olmadı eve gidince annemlere çok kötü hatta cinayet işlenmiş ve hatta katille uyudum belki de bilemiyorum ya neyse unutmalıyım
Sevgi hanım konuşmaya başladı herkes geldiyse bir yoklama alalım sonra servise ve gidiyoruz herkesi tek tek saydılar efe,mert,kayra ve ben öykü sevgi hanım sanki eksik var gibi dedi biz birbirimize baktık sonradan efe bu kadardık sevgi hanım böyleydik biz.
Biz yerlermize oturduk benim yine bir uykum gelmeye başladı kayra bana bakıyor mert efe dalaşıyor geldiğim gibi uyuyarak eve gittim kapıyı açınca annem babam yoktu evde mutfağa gittim yine sesizlik vardı ondan hariç ev soğukdu üşümüştüm dolabın üstünde bir not vardı birtanem biz yemeğe çıkıyoruz sabah okula gidiceksin ve okulun adresi yazıyordu dolabı açıp atıştırmalık bişiler aldım televizyon karşısında yedim içtim odama girip yatığımda saat 23.52 idi uyumak için bir sağa bir sola döne döne uyumuşum sabah kalkınca saat 9 civarları idi okula ilk günden geç kalmıştım üstümü değiştim ve direk ben çıkıyorum dedim ses gelmedi yada duymamıştım bilemiyorum okula gitmek için bir otobüse bindim indiğimde okul değil bir koleje gelmiştim son yarım dönem burdaydım belki seneye 12. Sınıfta da burda olurdum bilemiyorum okulun içerisine girdim baya büyük bir yerdi iç sesim bursı ne okul ne kolej bildiğin malikane diyordu kantin yok bildiğiniz kafe var okulun içinde o da büyük dü baya fazla oyalanmadan müdür yada müdür yardımcısının odasını aramaya başladım ikinci katta kütüphane gördüm bakınmak için açınca kapıyı tozlanmış masalar kitapları gördüm gelen yok uzun zamandır yalnız kalmak için güzel yer aklıma yazayım bunu kütüphane den çıkıp bir üst kata çıktım orda müdür yardımcısının odasını gördüm kapıyı tıklatarak içeri girdim.
Öykü:iyi günler hocam ben buraya yeni geldim hangi sınıftayım sınıfımın yerini bilmiyorum yardımcı olabilirmisiniz
Ahmet hoca: tabi ki ismini söyle bakalım da bi bakalım nerdeymişsin
Öykü: adım Öykü Ergün
Ahmet hoca: otur biraz sistemde arıcağım
Öykü : tamam hocam
Aradan bi 15dk geçmişti bulduğunda sınıfımı söyledi ve elime bir kağıt verdi geç kağıdı vermişti sınıf şubem 11/A gezinirken zil teneffüs zili çaldı herkes dışarıya çıkmaya başladı sınıfımı aramaya devam ettim biraz ilerledim alt kata indim sınıfların şubelerine bakarken kendi sınıfımı buldum sınıfa girdim boş bir sıraya oturdum arka camın olduğu köşeye biraz telefonla gezinirgen aklıma geldi kamp belaları whatsapp grubu kurdum yazmaya başladım
Öykü: Nabersiniz ya öldünüz sandım
Öykü: kime diyom alooo
Efe: Ooo öykü hanım
Öykü:sonunda yaşıyan biri.Diğerleri nerde
Efe: gelirler birazdan kayranın telefonu şarjda mert bi kızın yanında
Öykü: sen nerdesin
Efe: sınıftayım
Efe: hakket senin okul neresi hiç sormadık
Öykü:bende bilsem söylerim bir kolejdeyim ama ne koleji bilmiyorum daha
Efe: bizde kolejde okuyoruz
Öykü:gerçekten mi ya
Efe: evet. Okulun dışını anlatsana biraz belki bilirim
Öykü:sarı ve turkuaz okulun rengi büyük bi bahçesi var bahçenin bazı yerlernde kamelya var
Efe: öykü sen bizim kolejdesin
Öykü: Nee hangi sınıftasınız siz
Efe:11/C
Kayrayı tekrar görücem hemde istediğim kadar bunu öğrendim işte o an mutluluktan uçuyordum bildiğiniz
Öykü:bende 11/A dayım
Efe: diğer tenefüste gelirim yanına
Öykü: tamam
Bu gerçekten güzeldi işte aynı kolejde okuyoruz
Zilin çaldığını duydum bir hoca geldi ve yoklama alırken benim kağıdımı gördü hoşgeldin öykü tek dediğim kısık ve umursamaz şekilde hoşbuldum
Herkes girmişti ama neden se bi garip şekilde bana bakıyorlardı birkaç dakika sonra içeri bir oğlan girdi oğlan tamamen belayım diyor ha kayra da onun gibi ama bu gelen gibi olamaz
Herkes beni izliyor oğlan yanıma doğru geldi sıranın başında dikili durup beni izliyordu sanırım senin sıran kusura bakma tek boş gördüğüm sıra bu idi o yüzden buraya oturdum şimdilik otur tamam ama kalk ben bi geçeyim sonra otur. Sesi hoş ama sert kesin emir verir gibi konuşuyor ayağa kaltım sıranın yanına geçtim geçerken tamamen farklı bi hava farklı bi koku vardı tanıdık ama çözemedim aklıma gelmiyor oturduğu sırada ayakta mı bekliceksin otursana ha bekli oturmazsın benim işime gelir.
Bu çocuk kim neci konuşmına bak ya ama yapacak bişi yok yani mecburum oturmaya hoca derse başladığı zaman gözüm oğlana kaydı kafasını sıraya koymuş yatıyor ama oğlanın kasfetli ve anlamadığım şekilde kendine çeken bi havası var hocanın şu kelimesi beni mutlu etmeye yetmişti zile iki dakika var yani kayra,mert,efe yi görmeme iki dakika var tam zilin çaldığı sıra içeri efe girdi daha hoca çıkmadı mutlu heycanlıydı taki yanımda o çocuğu görene kadar yanına çağırdı öyle gidişim vardı ki atlıyıp sarılacaktım sanki yanına geldiğimde efe direk şunları dedi
Efe:bişi yaptı mı sana
Öykü: kim
Efe:yanında oturan çocuk
Öykü: hayır da ne oldu ki nasıl çocuk o
Efe: boşver öykü bişi olursa bize diyorsun
Öykü:tamam efe derim bu arada diğerleri nerde
Efe:kantinde bekliyorlar bişiler almışlar
Öykü: karnımı doyururum bende iyi oldu kantinde olmaları
Kantine doğru yola çıktık öğrencilerin girdiği küçük bir yer var dı orası kantin miş ev yemekleri flan vardı ne güzel hem kafe var hem kantin ev yemekleri yapan üstelik o da yetmezmiş gibi kantinde yapıyorlar biraz ilerledik ve gözüm kayra yı gördü yanlarına gittik yanına oturdum kayranın karşımda efe diğer yanimda mert var cinayet dörtlüsü burda gerçi o cinayet birgün ortaya çıkıcak ama ne zaman ortaya laf attım
Öykü:eeee beni özlediniz mi
Kayra: evet hanımefendi özledik
Öykü: efeyi biliyorum mert sen ?
Mert:yok özlemedim özlemem de seni ne özlicem seni be
Bu sırada gözüm efeye kaydı kayranın kulağına bişi diyordu merte cevap verdim
Öykü: Sen benim ayakabıyı özlemişsindir mert bey istemisiniz bir porsiyon daha
O sıra herkes gülmeye başladı mert gülerek burda da yapma şunu diyordu
Kayra ciddi şekilde birden mert te şöyle dedi
Kayra: Mert kalk karnımız acıktı yiyecek bişiler al gel hadi koş daha duruyon hadii
Mert:tamam abi ya
Efe:bende yardım edeyim şu mala düşürür felan uğraşmıyalım
Kayra:tamam gidin siz
Gidiklerinde kayranın gözlerine baktım gözlerinde sevinç ve korku vardı o değilde ben kayranın kokusu değildi bu hatırlamıyorum belkide demiştim çocukluğumda olan biri gibi kokuyor ama o zaman kokuyordu şimdi başka bi koku vardı garipsedim bu kokuyu ya neyse çocukluğumdaki arkadaşım kayra değil onu öğrendim
Kayra:öykü iyisin dimi
Öykü:evet neden ki
Kayra:dikkat et sınıfta kendine hemde çok dikkat et en ufak bişide çaldır geliriz
Öykü:ya tamam da ne oldu kii yinemi şu yanımdaki odunun meselesi mi ne var o çocukta
Kayra:benim böyle olma sebebim bunu bil sadece sen öykü fazla yanında durma onun
Öykü:tamam
Ya şuan en çok merak etiğim şey ne olmuştu aralarında birbirini tanıyolar ama ne oldu bunu öğrenicem düzeltiyorum öğrenicez hepimiz
Kayra öyle kesin konuşuyordu ki biraz düşüncelere daldım en son kayra ben sınıfa gidiyorum öykü görüşürüz dediğini duydum kapıdan çıkarken gördüm ders başladı bi süre sonra yine rüzgar gelmişti aynı muhabbet te benzer ufak bi muhabbet geçti aramızda yine geçti yerine yine buz gibi semsert duvar gibi duruyor birşey sormak için seslendim
Öykü: Rüzgar bişi sorabilirmiyim
Hiç bir tepki vermedi birkaç kere aynı soruyu tekrardan dedim en sonda dediği beklendiği gibi ser şekilde
Rüzgar: ne soracaksan sor
Öykü:şşey iyi misin
Rüzgar: boşver gitsin hem ne ilgilendirir seni. yanımda oturuyorsun diye bişiyim olmadın
Haklıydı aslında bişiyi değildim ama merak da ediyorum niye böyle bu çocuk
Öykü: rüzgar kayrayı tanıyormusun
Rüzgar: hangi kayra ?
Öykü:bu okulda ama hangi sınıfta bilmiyorum
Rüzgar: evet tanıyordum gereksiz boş insanın birisi
Öykü: aranızda ne oldu acaba sizin eskiden arkadaşmışsınız sanırım
Rüzgar: eh bi zaman arkadaş değil kardeştik neyse bu kadar işte
Öykü: teşekkür ederim cevapladığın için ve kusura bakma rahatsız ettim seni de
Rüzgar: ne demek rahatsız etmedin sorun yok
Öykü:tamam
Birde kayra ya sormalıyım olay ne kardeş dedi demekki çok yakındılar ne oldu ne olmuştu tenefüste yine gelir umuduyla beklicem kayra yı gelsin de biraz da ondan duyalım olay neymiş tenefüsü beklerken rüzgar çekilmemi söyledi sınıftan çıkıp gitti bu oğlan ne sanıyor kenidini o kadar rahat oluyor anlamıyorum sanki okul ona ait hocalar da bişi demiyor ki ama bulucam herşeyi öğrenicem çözücem inat ettim abi ben bulucam zilin çaldığını duyduğum da kapıyı izliyordum kayra gelse de ona da sorsam diye üç dakika oldu gelen yok beş dakika oldu yine yok bu sefer telefonu çıkardım aradım ulaşamadım merti
aradım yine bişi yok efeyi aradım açtı
Öykü:efe kayra nerde
Efe:işimiz var biraz öykü
O sırada arkada bi bağrışma sesi duydum herkes camlara koştu
Öykü:efe ne oluyor
Efe:sonra öykü sonra
Bende cama bakınca kayra efe mert rüzgarı almışlar karşısına dövüşecek gibi duruyorlar yanlarına koştum direkt Aralarına girdim durun diye çığlık attım ikisi dördü de bana döndü ve hep bir ağızdan çekil şurdan diye bağırdı o an içim param parça olmuş gibiydi sanki ama çekilemezdim çekilmedim de
Kayra: öykü çekil önümden
Bunu derken öyle ciddi ve sinirliydi ki rüzgarın demesini saymıyorum soğuk hemde çok soğuk ya şöyle düşünün bi demir parçası soğtukta kalır ya hani el deymez olur onun gibi soğuk ama bir kaya kadar da sert biri
Rüzgar: son kez diyorum önümden çekiliyorsun yoksa ben çekerim
Kayranın bunu duyması fitili ateşledi
Kayra: öykü ye dokunursan hayatını mahvedersen seni şuraya gömerim
Bunu söylerken koşarak rüzgara gitiğini gördüm rüzgara vurdu da hatta ama rüzgar bişi yapmadı sanki söylediği bişi dokunmuştu kayranın ya ne var acaba ne var aklım bir türlü almıyo ne olmuştu neler oldu durun diye çığlık attım tekrardan mert ve efe izliyorlardı sadece kayra beni dinleyim geri çekildi yanlarına gittim bir rüzgarın haline baktım yüzü şişmiş şimdiden burnu kanıyor ama hiç bişi yapmadı rüzgar offf aklım iyice karıştı bunları mert ve efeye sorucam ben onlar söyler. Rüzgar için bir yardım dolabından bişiler istedim onları almaya gittiler bende o sırada kayra ya soruyordum neden yaptın ne oldu aranızda Dediğimde şunları dedi
Kayra: öykü şimdi sırası değil daha sonra
Öykü: peki tamam kayra ama şimdi sınıfına git lütfen
Kayra : peki öykü
Aralardan biri getirdim diye seslenince elime aldım çantayı pamuğun üzerine başta su döküp yüzünü temizledim yaralar için olan solüsyon nu biraz farklı pamuğa döküp burnun o tarafı ve dudağının o tarafı temizledim biraz sargı bezi ile sardım kanayan yerlerini rüzgarın biraz zaman geçtikten sonra anladım ki rüzgar bayılmıştı bişi yapmıyordu yapamıyordu birkaç öğretmen geldi ve müdürün odasına yatırdılar ben sınıfa geçmiştim geri cebimden telefonu çıkardım ve efeyi aradım
Öykü:efe ne yapıyorsun
Efe:kayranın yanındayız
Öykü : mert ti de alıp yanıma gelin acil kayrayı bırakın yalnız kalsın az
Efe : çok önemli değilse sonra
Öykü: efe dediğimi yap kayraya haber verme ama sakın
Efe: tamam öykü
Birkaç dakika sonra geldiklerinde oturun dedim sinirli bi şekilde
Öykü:anlatın bu ikisi arasında olan şeyi uydurma yalan değil gerçeği istiyorsam ben şuan da
Bir süre birbirlerine bakıtılar efe şöyle lafa girdi
Efe: kayra ve rüzgar eskiden çok yakın arkadaşlar kardeşlerdi bi kişi daha vardı ama o kim bilmiyoruz bir gün bu üçü dışarda geziyorlardı eve ayrıldılar o yanlarında ki arkadaşı zengin biri idi çocuk olmasına rağmen telefonu vardı kayrayı aradı kayra ile buluştu rüzgarı aradı rüzgar açıp ben gelemem annem ve babam iyi değiller demiş kayra ve o yanlarında olan zengin velet zorlayınca dışarı çıkmış birkaç saat sonra eve dönmek için ayrılınca rüzgar annesi ve babasını kanlar içinde yatarken görmüş iyi değil dediklerinde kavga etmişler babası annesinin buğazını kesip kendi kalbine saplayıp ölmüş o zamandan sonra rüzgar dedesinin yanında duruyordu bir gün yine okula geldiğini ve sonra kayra ve o zengin olacak velleti dayak sırasına sokmuş Ayrıldıklarında kayra ve o çocuk baya bi dayak yemiş kayra anlamamıştı ne olduğunu diğer çocuk hastaneye kaldırılmıştı sonradan katil gözü ile bakmaya başladı kendine rüzgar kayra ise ne olduğunu bilmeden tam anlamıyla küsmüştü o zamanlar ve sonradan öğrenmiş kayra ama rüzgar yaklaşmamış bundan birkaç yıl sonra kayranın kız kardeşi öldürüldü ve kamera kayıtları rüzgara benzediği için rüzgardan nefret ediyor olay bu yani öykü ve seni korumasının tek sebebi yakın görmesi değil seni o ölen kız kardeşine benziyorsun kayra ve rüzgar uzun zamandır görüşmezlerdi taki bu okulda gördükleri zamana kadar işte ve yalnış bilmiyorsam bu kolej rüzgarın kendisine ait dedesi olan birkaç tarlasını satıp büyütüp bu koleji yaptırmış rüzgar için yani okul rüzgarın tam anlamıyla bu kadar
Öykü: o kamera kayıtları kesin mi rüzgar mı
Efe: kesin değil ama rüzgar gibi duruyor
Öykü : siz ne zaman tanıştınız
Efe:bu olaylar olduktan sonra yanında biz durduk ve ayrılmadık hiç
Öykü: tamam efe. Ha birde kardeşinin öldüğü tarihi saati biliyormusunuz
Efe: ben bilmiyorum
Mert: ben biliyorum benim doğum günüm dü o zaman
Efe olm senin doğum günün 18 Ağustos değil mi
Mert: yok efe normalde 12 mart ama belli olmasın üzülmesin diye öyle dedim saat de yaklaşık 7-9 arası birşeydi sanırım gece
Öykü: sağollun çocuklar gide bilirsiniz
Gittikleri zaman rüzgarı görmeye gittim yatıyordu halen bişi diyim mi çok masum duruyor ve ne olduğunu anladım niye kaya gibi olduğunu biraz seslendim uyanmadı ama bilinci açıktır diyerekten konuşmaya başladım olan herşeyi öğrendim o hastaneye kaldırılan diğer arkadaşınız öldüğünü söylemişler anneni babanı kayra yı öğrendim hepsini ve sen kayrayı o zaman dövdüğün için onlar yüzünden olduğu için affetmedin sonra affetin ama sen affetmeden önce kayranın kız kardeşi öldürülmüş ve sana benziyormuş o yüzden kayra sana sinirli beni duyuyorsan eğer kayranın suçu yok ben kayra ile de konuşacağım siz barışacaksınız umarım
Kapıyı kapatım yanından çıktım ve kayranın yanına gittim mert ve efe vardı gitmelerini istedin
Sınıf boş boş kayra ve ben varım konuşmaya başladım
Öykü:kayra herşeyi öğrendim biliyorsun sende rüzgar ailesi ile olanı senin kız kardeşin şey üzgünüm ama o kayıtlarda olan kişi rüzgar değildi bence ailesi ölmüş başkasının acı çekmesini istemez hele ki eskiden kardeşi gibi gördüğü seni biliyormusun sormuştum sabah ve dediği şey yakındık kardeşim kardar yakındı demişti bana siz böyle küs olacaksınız sinirli kızgın olucaksınız birbirinize bunu düzelticem
Kayra:öykü o idi biliyorum sonra kamera kayıtlarına baktım o gün evinden çıkıp otobüse biniyor o otobüs evimin önünde iniyor ve kardeşim masal. Masalı öldürüyor
Öykü: ben düzelticem gerçeği çıkarıcam ortaya
Zaman geçmiş son zil çalmıştı evlere dağıldık eve geldiğimde yine bomboştu evi aradım bu sefer çalmıyor korktum televizyon da o sırada bi kaza haberi içi boş kamyonet bir arabaya çarmış eşi ve kocası kaza yerinde can vermiş alta isimleri geçtiği anda ben o an ölmüş gibiydim işte bayılmışım kendime geldiğimde saat yaklaşık beş gibi hava aydınlanıyor kapıdan dışarı baktım hava almak için o sıfa bir not gördüm oyunumuza hoş geldin öykü bu oyun artık üç kişilik bakalım kim kazanıcak kim hayatta kalıcak telefonu alıp kayra yı aradım ulaşamadım aradım ulaşamadım efeyi aradım sonlara doğru açtı
Efe: efendim öykü
Öykü: yanıma gelirmisin
Bunları söylerken gözlerimden seller akar gibi göz yaşlarım akıyordu
Efe: ne oldu öykü iyimisin
Öykü: lütfen gel
Efe: tamam öykü geliyorum yoldayım
Yaklaşık bi 15 dakika sonra araba geldi
Beni gördüğünde koşarak geldi
Efe: ne oldu öykü niye ağlıyorsun bişi mi oldu
Kekeleye kekeleye
Öykü: beni kayranın yanına götür
Efe: tamam öykü
Arabaya bindik efe korkuyor belli yüzünden bir sürü şey diyor ağlamaktan anlamıyorum bille Kayranın yanına geldiğimiz de efe direk kapımı açtı kayrayı çağırmaya gitti kayra geldiği zaman beni ağlarken gördüğünde onun da gözleri dolmuştu anlatmayı denedim annem ve babamın öldüğünü zar zor anlatmaya çalıştım biraz sakinleşmemi beklediler sonra olanları anlattım notu gösterdim daha öncede bir not vardı kamp ta çıkmıştı ama onu hatırlamıyorum bu not da yeni başladı diyor ne başladı korkuyorum ailem öldü bunları söyliye söyliye yine hıçkırıklarla ağlamaya başladım kayra sinirlendi şöför koltuğuna oturdu bastıkca basıyordu gaza bir malikane tarzı bir yere geldik direk küfür ederek bağırıyordu ama kime bağrıyor bilmiyorum kim di ki bi süre sonra kapı açıldı rüzgar çıkmıştı kayra direkt buğazına sarıldı sen yaptın bizi ayıran sen oldu şimdi kızın ailesini mi ayırıyorsun rüzgar durdu kayra sinirle neler söylediğini bilmez halde söylenip duruyo rüzgar dinliyo ne olduğunu anlamaya çalışıyor rüzgarın gözü o sıra arabaya kaydı efeyi gördü sonra beni gördü kayrayı kenara yiterek yanıma geldi ne oldu sana niye böylesin diye sordu kekeleyerek a-ailem dedim o sırada kayra geldi ve sen yaptın şimdi masum ayaklarına yatma diyerek rüzgarı geri yitti rüzgar sinirle ne yapmışım lan ben hemen üstüme çullanıyorsun kayra biz ayrılmaz üç kişiydik ayırdın sen bizi ayırdın kardeşim vardı onu sen aldın şimdi öykü de mi öykünün ne suçu var da ailesinden ayırdın
Rüzgar: Kayra olayı bilmiyorsun sen ve ben öyküye ne yapayım onun canını ne diye yakayım ha
Kayra:kardeşimin canını yaktın ama şimdi yok göremicem birdaha
Rüzgar: kayra ben bişi yapmadım burağı hatırlıyorsun dimi
Kayra: evet senden kat kat iyi bi insandı
Rüzgar: kardeşini seven kardeşine yakınlaştıkça yakınlaştıkca yakınlaşan dokunmaya çalışan kişi benden iyi ise kabul iyi o zaman
Kayra:ne nediyorsun sen be
Rüzgar:burak kardeşini seviyordu ona yakınlaşmak için herşeyi yapıyordu nerdeyse bir gün eski evinizin iki sokak araka mahalede çıkmaz sokak var ya orda kardeşine zorla dokunmaya çalışıyordu onu ordan çeken çıkaran ben oldum orda söz verditti bana abimin haberi olmasın diye ben o zaman dedim buraktan uzak duralım artık diye uzaklaştım ben sende benimle burak arasında seçim yaptın ve burağı seçtin kardeşine taciz etmeye çalışan burağı seçtin nede büyük bir seçim
Kayra: yalan söylüyorsun inanmam burak öyle değil ama senden beklerim
Rüzgar : öylemi kayra bekle biraz
4-5 dakika sonra geri geldi rüzgar elinde bir mektup vardı okudu içinde kayranın kardeşinin yazdığı bir mektup şunlar yazıyordu abi özür dilerim sana bunu kendim diyemedim ben sizin üçünüzün en iyi arkadaş olduğunuzu biliyorum ama burak abi bana çok farklı davranıyor farklı şeyler diyor tek olunca korkmaya başladım abi bana dokunmasın istemiyorum ama zorla dokunmaya çalışıyor ellerime koluma dokunuyor abi korkuyorum ben bir gün arka sokaklarda okuldan gelirken burak abi gördü beni hızlandım arkamdan geldi çıkmaz sokağa girdim haberim yoktu duvarların arasında sıkıştım yaklaştı ellerime kokundu kollarıma yüzüme boynuma dokundu bir eli ağzımda bir eli boynumda bağırmak istedim bağamadım ağladım boynumdan aşağı inerken eli birden durdu ve geri çekildi oysa rüzgar abi gelmişti ben ağlıyordun pek birşey göremedim ama rüzgar abi olmasa şuan başka şekilde idim orda rüzgar abi burak abiyi dövmeye başladı seninde namusun benimde namusum o kız kayranın kardeşi lan o nasıl yaparsın bunu diye bağrıyordu burak abi bayılmıştı yerde beni kucağına alarak eve getirdi annem almıştı eve ona da anlatamadım bileğimi burktum düştüm dedim rüzgar abi de gördü getirdi diye bildim beni odama çıkardı annemden izin alarak yatırdı yatağa çıkarken söz verdirdim abim bilmesin kimse bilmesin diye bu mektubu rüzgar abiye vericem küserseniz bir gün okursun abi ben hep seni seviyorum sevicem abi . İşte bu kadar kayranın gözleri doldu ve ağlamaya başladı rüzgara sarıldı özür dilerim abi diyerekten bilmiyordum ben bunları sen olmasan şuan daha beter durumda idim rüzgar kayrayı sakinleştiriyordu efe beni sakinleştirmeye çalışıyordu herkes sakinleşince bi süre sonra kayra sordu burak o günden sonra görmedim ben sen gördün mü diye sordu rüzgarı yok görmedim gebermiştir diye düşünüyorum kayra sonradan notu sordu bana verdim notu tanıdık geliyor el yazısı dedi rüzgar bi süre konuştular ama bulamadılar birşey hazır burdasınız gelin benim evde kalın bu gün bende yanlızlık hissetmem biraz hem öykü biraz iyi olur ne dersiniz kayra kabul etti bende ettim efenin eve gitmesi gerekiyormuş efe eve gitti ulan rüzgar ne güzel evin var lan senin okul zaten senin ev desen kocaman ohoo rüzgar sordu karnınız aç mı bişi diyemedim ama karnımın ufak gurultusu benim yerime dedi herşeyi o zaman sizlere en güzel en lezzetli yemeği yapıyorum ve yiyoruz kayra bey öykü hanım ben kanepeye uzandım uyuya kalmışım yaklaşık bir bir buçuk saat uyumuşum yemek için uyandırdılar sofraya oturdum makarna var yumurta iki üç çeşit çorba rüzgar epey bi iyimiş yemek konusunda biraz rahatladım aklıma getirmemeyi denedim ben ailemi küs gördüm en son hiç hoşuma gitmedi bu istemezdim bunu görsem seslerini duymak istemiyordum ben en azından yine yalnız değilim kayra mert rüzgar efe var o gün orda uyuya kaldım kayra da kalmıştı evde gece yarısı uyandım mutfağa gittim su içmeye o sıra mutfağın balkonuna geçtim yıldızları izliyordum rüzgar geldi yanıma
Rüzgar: biliyormusun öykü gerçekten çok benziyorsun kayranın kardeşine o yüzden seni o kadar çok seviyor ben de de epey şey oldu o yüzden bişi diyemiyorum olan halime
Öykü: sana ne oldu rüzgar
Rüzgar: ben de uzun zaman önce ailem tarafından red edildim ve sonra anlatım olanları ama emin ol çok kötü idi herşeyden ailemden uzak kalmak seni ben anlıyorum öykü o hissi iyi biliyorum bak şimdi yapa yalnızım ben sen değilsin mert efe kayra var
Öykü:sende yalnız değilsin şimdi kayra ve ben varım rüzgar
Rüzgar:sağol ama zor bu bilemiyorum kimseyi hayatıma almayı istemiyorum bağlanmayı istemiyorum o yüzen bu sert duvarı ördüm ben o sert duvar beni üzmicek
Öykü: ne kadar sert olursa olsun o duvarda yıkılır elbet
Bu sözü diyip yanağından öptüm ve yatmaya gittim on beş dakika sonra geldi beni kontrol etti ve şu sözler çıktı ağzından "seni gördüğüm anda yıkılan duvarı nasıl yıksınlar öykü seni kaybedemem" şaşırdım kafamın içinde yankılanıyordu öyle uyuya kalmışım
Sabah olunca tekrar kahvaltıya çağırdılar

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KELEBEK ETKİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin