Gerçekler

107 13 3
                                    

Pim Stones - Choas İn The Jungle

Pekala... Kallistolar bundan yaklaşık 20 yıl önce varlıklığını bu topraklar üzerinde sürdüren bir aileydi. Ve 20 yıl öncesine kadar bu topraklarda altı eyalet bulunmuyordu. Hepsi de Krallığa bağlı tek bir parçaydı lakin Kallistoların bulunduğu topraklar kutsal sayılırdı. Kral, bir karar vermesi gerekirse Kallistolara danışmak zorundaydı. Ta ki şu an ki Kralınız olan Oscar Andersson başa geçene kadar. Oscar, bu durumdan oldukça rahatsızdı ve bir plan yaparak Kallistolardan kurtulmak istedi. Bu plana göre Kallistoların lideri yani senin baban olan Abel Kallisto ortadan kaldırılacaktı. Ama bunu o kadar kolay yapamazdı. Çünkü Kallistoların bu kadar çok sözünün geçmesinin bir diğer sebebi de halk tarafından seviliyor oluşlarıydı. Hatta bu sevgi o kadar büyüdü ki onların bu Krallığın gerçek yöneticisi olduğunu düşünen birçok kişi vardı. Abel Kallisto, Kral'a sadık bir adamdı ve asla böyle düşüncelere itimat etmedi. Ne var ki o çok sadık olduğu Kral tarafından sonu hazırlanmıştı. Halk Kallistoları bu kadar çok severken Kral rahat hareket edemiyordu. Ve planını bir türlü harekete geçiremiyordu. Çünkü bir yönetici asla halkının nefretini kazanmak istemezdi. Bu yüzden Kallistoları vatan haini olarak nitelendirebileceği bir iftira ortaya attı. Hatırladığım kadarıyla sen o zamanlar altı yaşındaydın.

"Altı mı? Bu imkansız. Ben Dünya'da doğdum. Yani altı yaşında bu topraklarda olmam mümkün değil. İlla ki hatırlardım. "

Hatırlamamanın sebebi annen Nancy Kallisto'nun hafızanı o zamanlar olanları unutman için yaptığı büyü yüzünden.

"Annemin... Büyüsü mü?"

Evet. Annen Nancy Kallisto . Amcan Frank Smith'in en küçük kardeşi.

"Yani o adamın amcam olduğu doğru?"

Elbette. O senin amcan.

Duyduklarım beni o kadar şaşırtmıştı ki artık kimin benim yakınım kimin ise düşmanım olduğunu anlayamıyordum. Ağaç sakin bir şekilde sözlerine devam ettiğinde en ufak bir ayrıntıyı kaçırmamak için pür dikkat onu dinledim.

Baban Abel Kallisto kendisine atılan bu iftirayı zorluk çıkarmadan kabul etti.

"Ne demek kabul etti?! "

Sesim duyduğum şey yüzünden oldukça öfkeli çıkmıştı. Kendisine atılan bir iftirayı hiçbir inkar belirtisi göstermeden nasıl kabul edebilirdi?

Söyledim ya. Abel Kallisto Kral'a oldukça bağlıydı. Her ne kadar Kral ondan ölesiye nefret etse de o halka nispet olsun diye idam edilirken bile Kral'a olan bağlılığını sürdürdü.

"Saçmalık!" diyerek sinirle tısladığımda ağaç beni,

Evet, evet biliyorum. Her neyse... diyerek geçiştirdi.

Kesinlikle olanları onun ilgilendirmediğini sadece şu an bir Kallisto olduğum ve bunları bilmeye hakkım olduğundan dolayı bana bunları anlattığını açık bir şekilde hissettiriyordu.

Annen Nancy Kallisto kocasının ölümü üzerine seni de yanına alarak kaçmaya başladı. Çünkü Kallisto ailesi artık resmi olarak vatan haini ilan edilmişti. Nancy yine de paniğe kapılmadı. Oldukça zeki bir kadındı. Bu yüzden soğukkanlılığını korumaya devam etti ve hiç kimseye bir şey fark ettirmeden kaçtı. Lakin bu kadar zeki olmasına rağmen gözden kaçırdığı bir şey vardı. O da amcan Frank Smith idi. Amcan Kallistolar ile arasında bulunan akrabalık ilişkileri sonuna kadar kullanan ve çıkarlarını düşünen bir insandı. Abel'in ölümü üzerine kendisi de vatan haini ilan edilmişti lakin o bu durumdan kurtulmak için Kral ile işbirliği yaptı. Bu ortaklığa göre amcan kendi hayatını kurtarabilmek için kız kardeşi Nancy'nin yerini Kral'a söyleyecekti. Nancy abisi tarafından ihanete uğradığında öleceğini ve bu işten kaçışı olmadığını anlamıştı. Bu yüzden de seni bu işten kurtarmak için daha güvenli bir yer olan Dünya'ya göndermeye karar verdi. Bunu yapmadan önce de hafızanı sildi ve seni onlardan uzak tutmaya çalışarak öldü.

GÜNEŞ KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin