15. Bölüm

69 6 4
                                    

Multimedya:Aybar temsili

Satır başı yorumlarınızı bekliyorum canlar...❤️❤️❤️❤️

Dağ evi
Barış'tan
Berkan'ın, Lale'ye sürpriz yaptığı yere gelmiştik. Aycan yol boyunca hiç konuşmamıştı. Camı açıp rüzgarın yüzüne çarpmasına izin vermişti. Bende yol boyunca arada ona bakmıştım.

Aycan arabadan indiğinde bende arkasından indim. Aycan yürürken bir anda tökezlediğinde hızlı adımlarla yanına gidip bir refleksle tuttum. Sonrada konuşmaya başladım:İyi misin?
Aycan:İyiyim. Bir anda başım döndü.
Barış:Seni taşımamı ister misin?

Aycan:Gerek yok. Hem yaralısın. Canın acıyabilir.
İç sesim:Canımın yanması senin kadar önemli değil prenses

Bunu içimden söyledikten sonra Aycan, benden ayrılıp yürüycekken yine tökezlemişti. Bende yine onu bir refleksle tuttum. Sonrada konuşmaya başladım:Bana tutun.

Aycan dediğimi yapmıştı. Birlikte eve doğru yürümeye başladık. Aycan biraz kötü durumdaydı. Babasının, ona tokatından sonra dağılmıştı.

Eve girdiğimizde Aycan konuşmaya başladı:Salona geçelimde koluna pansuman yapalım.
Barış:Aycan iyi misin?
Aycan:İyiyim ben merak etme. Gel hadi

Aycan elimden tutup beni salona geçirdiğinde yine aynısı olmuştu. Yine Aycan tökezlemişti ve bende onu yine bir refleksle tutarak konuşmaya başladım:Aycan iyi olduğuna emin misin? Bu üçüncü tökezlemen.

Aycan'dan
Aycan:İyiyim. Bişeyim yok. Neyse şey eee pansuman malzemeleri nerde?
Barış:Sen otur ben getireyim.
Aycan:Ben...
Barış:Otur dedim.
Barış'ın dediğini yapmıştım. Koltuğa oturduğumda Barış'ta pansuman malzemelerini almak için gitmişti.

Buraya gelince üç kere başım dönüp tökezlemiştim ve Barış'ta beni üç kere tutmuştu. Neden üç kere başım döndü?

Allahım nolur.. Nolur korktuğum şey olmasın... Yoksa bunu ne Barış'a nede Lale'lere anlatamam. Anlatmaya cesaret edemem. Hele Barış'a asla anlatmaya cesaret edemem.

Barış geldiğinde ben düşüncelerimden kurtulmuştum. Barış koltuğa oturduğunda ben bir pamuk aldım ve pamuğun üstüne biraz tentirdiot döktüm.

Sonrada Barış'ın koluna değdirdiğimde sanırım canı yanmıştı. Ama belli etmemeye çalışmıştı. Konuşmaya başladım:Çok acıyor mu?
Barış:Acımıyor merak etme.

-Ellerin sihirli mi ne acısını hissetmiyorum.
Aycan:Dalga geçme.
Barış:Dalga geçmiyorum prenses

Barış'ın, bana güzel iltifatlar etmesi hoşuma gitmeye başlamıştı. Peki ya bana bu kadar güzel iltifatlar eden birine, Zeyd'in bana yaptığı iğrenç şeyi nasıl anlatıcaktım?

Ve tabi en önemliside bunu söyledikten sonra Barış, benim yanımda olucak mıydı? Şuanda aklımı kurcalayan tek soru bu.

Barış'tan
Aycan gözlerime dalıp gitmişti. Konuşmaya başladım:Aycan iyi misin?
Aycan cevap vermemişti. Bacağına dokununduğum anda açılmıştı. Konuşmaya başladım:İyi misin?
Aycan:Hıhı iyiyim.
Dedi ve sargı beziyle kolumu sarmaya başladı.

Aycan bişey saklıyordu. Bişey sakladığı çok belli oluyordu. İşi bittiğinde elimi yüzüne yerleştirerek konuşmaya başladım:Noldu prenses?
Aycan:Yok bişey.
Barış:Aycan bişeyin var. Anlat hadi

Aycan:Anlatamam.
Barış:Yine mi döndük başa?
Aycan:Başa falan döndüğümüz yok Barış. Sadece anlatmaya cesaret edemiyorum. Bunu...

Barış:O şerefsiz, sana bişey mi yaptı?
Aycan başını öne eğerek olumlu anlamda başını salladı. Konuşmaya başladım:Neden anlatmak istemiyorsun?
Aycan:Bunu anlatırsam sen, beni bırakırsın.

Beni Bırakma Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin