Selam canlar, moralim çok bozuk geçen bölüm hem yorum hem yıldız hem görülme sayıları az cidden çok kırıldım yani, ben bu stersin arasında yb yazıyorum ve umduğum sonuçlar çıkmıyor, eğer böyle giderse Vine Aşkım'ı bırakmayı düşünüyorum. Lütfen biraz çeki düzen verelim emeğimin karşılığını alamıyormuşum gibi geliyor. Neyse bu bölümü çok acele yazdım yetiştirmek için, pek içime sinmedi ama çerez olarak okuyun :/ İyi okumalar aşqlarım :*
Multimedia: Ağlayan Cam
NOT: Ayrıca ricam bölümü şarkıyla beraber okuyun Justin Bieber - Nothing like us
Sabah kalkıp kahvaltımızı hazırlıyordum, Cam hala uyuyordu yorgun olmalı dün akşamdan sonra. Masayı kuracakken Cam'in telefonun mesaj tonundaki titreşimini duydum, bir defa titreştiğinde bakmak istemedim, üst üste bir sürü mesaj gelince iyice meraklandım, onun bir şeyine karışmazdım ama önemli bir şey vardır diye bakmak istedim, telefonunu ceketinde unutmuştu, bakmakta tereddüt etsemde kızmayacağını düşünüp bakmaya karar verdim, o anda duşun sesini duydum, Cam uyanmış ve duşa girmiş olmalıydı yani okuduğumu göremezdi. Kendime güvendiğimden emin olduğumda telefonu açtım. Gördüğüm şeyler aklıma sığmıyordu, bir anlam veremiyordum...
Kimden:Matthew
Cam hazır mısın dostum? Yarın gidiyoruz hala ufaklığına söylemedin mi?
Ne? Neyi bana söylememiş olabilirdi? Nereye gidiyordu ve Matt neyi kastediyordu? Kafam allak bullak olmuştu. Diğer mesajlara bakmaya karar verdim belki bir şey anlarım diye.
Kimden: Matthew
Cam hadi ama bitir şu işi, tura gittiğini söylemeden çekip gidecek misin yarın? Yapma Ashley daha çok üzülür, sadece dost tavsiyesi...
Tura mı gideceklermiş? Ve yarın? Hayır kesin bir şaka falan Cam bana söylemeden asla bir yere gitmez beni bırakıp... Yapma, lütfen Cam sende beni terk etme...
Kimden:Matthew
Her neyse kendin bilirsin, yarın erkenden burada ol!
Telefonu titreyerek bıraktım yerine, gerçekti, söylediği her şey gerçekti, Cam beni bırakacaktı... Yarın burdan gidecekti, bana haber vermemişti beni istemiyordu artık belkide, o yüzden bir haftadır böyleydi, bana söyleyemiyordu artık beni istemediğini... Onun başına bela oldum burda... Burda kalmayacağım, eğer o beni bırakırsa Amerika'nın benim için bir anlamı yok... Artık onun oldum, bunu yaparken nasıl terk edeceğini düşünmedi? Çok safım, kahretsin çok safım... Gözlerimin dolduğunu hissettim, ben onun saçlarını karıştırmadan, ona sarılıp uyumadan, gözlerine bakmadan, "tekboynuzlum" demeden nasıl duracaktım? Ben onun kokusunu özlerim, onun kokusunu birdaha nerde duyacağım, nasıl ona sarılıp kokusunu içime çekeceğim... Bırakma beni diyemem ki, bu saatten sonra beni dinlemez, belkide o da bunu istiyor, belkide beni artık sevmiyor... Gözyaşlarımı tutup yeniden mutfağa döndüm, masayı hazırlarken Cam'in duştan çıktığını duydum, ayak sesleri buraya geldiğinin belirtisiydi, tepkisizce devam ettim işimi yapmaya. Belimde bir sıcaklık hissedince başımı çevirdim. Bana sarılmış, ıslak saçlarıyla bana sürünüyordu, gözlerini kapatmış başını omzuma koymuştu.
" Günaydın ufaklık..."
Cevap vermedim ve onu kendimden ayırdım. Şaşırdı, olduğu yerde kaldı.
" Ufaklık, bir şey mi oldu?"
Hayır anlamında başımı iki yana sallayıp hışımla masaya oturdum. Hala ayaktayken bana bakmaya devam etti.
" Sen bir şeye mi kızdım güzelim?"
Sessiz kalmayı tercih ettim bu sefer, birde sorabiliyordu bunu bana, nasıl hala hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu ki!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All I Want | Cameron Dallas
FanfictionDudakları panzehirdi. Benimkilerse zehir. Ölümüne susamış gibi öperdi beni, kurtarmak isterdi her öpüşünde. Ama ben başından beri ölüyordum. Cam bunu göremiyordu.