Sabah alarmın sesiyle uyandım. Saat sabahın altısıydı. Yatağın verdiği sıcaklık ile ayılmaya çalıştım.Çok sıcaklamıştım,yastığın soğuk olan tarafını çevirdim, kafamı koydum Heyecanlıydım, çünkü bugün ilk gündü,hayatıma yeni bir başlangıç yapacaktım,liseye başlayacaktım. Belki de hayatımın en parlak dönemi olacaktı. Yeni arkadaşlar edinecek belki de hiç ummadığım biri gelecek ve tüm hayatımı, hayallerimi değiştirecekti.
Yatakta yavaşça doğruldum ,etrafıma bakındım. İçimden "Artık yetişkin olma yolunda ilerliyorsun Aras .'' diye geçirdim. Sendeleyerek çıplak ayak mutfağa girdim.Mutfak dağınıktı biraz,masa da kirli tabaklar, kirli çatallar ve kaşıklar vardı.Ayılamamış bir şekilde musluğu açtım. Lavaboda bulunan bir torba musluktan akan su ile şekilden şekle giriyor,tiz bir ses çıkarıyordu. Bir an herkesi uyandıracağım diye korktum. Musluğu ani bir hareketle kapatıp,uyku sersemi bir halde torbanın ağzını bağlayıp kapıya çıkardım. Üzerimde yaşamadığım kırk yılın yorgunluğu, bıkmışlığı vardı.O bıkkınlıkla yarı uyanık, yarı uyur bir halde odama döndüm.Odam turuncu ve yeşil tonlarında boyanmış,biraz basık,kocaman bir kütüphanesi bulunan bir yerdi.Hayatımın çoğunu bu odada yaşayaak harcadım,benim hücrem burası idi.
Dün zar zor bulduğumuz okul kıyafetlerini özenerek dolaptan çıkardım. Bu sırada annemler uyanmış , geç kaldık telaşıyla koşuşturma başlamıştı.Ben de o panikle kıyafetlerimi giymiş ,hazır bir hale gelmiştim .
Annemler kahvaltımı hazırlayıp işe gitmişlerdi.Kafamdaki türlü türlü hayallerle birlikte masaya oturdum . Tabaktaki tostla yarım saat bakıştıktan sonra yemeye karar verdim .Saate tekrardan baktım .Geç kalıyordum.Kafamı meşgul eden düşüncelerden sıyrıldım.Masadan kalktım aceleyle çantamı sırtlayıp,kapıdan dışarı çıktım.
Dışarısı günlük güneşlikti. Yazdan kalma bir gün daha yaşıyorduk adeta . Sıcak esen rüzgar tenimi okşuyor , saçlarım rüzgar ile dans ediyordu.Dört senem bu yollarda yürüyerek geçecekti.
Hayallerimle yürüdüm tozlu kaldırımlarda . Huzursuzdum , gelecek kaygım beni bir an olsun yavaşlatmıştı . Durdum ,arkama baktım.Gerimde kalan sokakları seyrettim. Her şey olağandı . Fakat benim içimde adeta kasırgalar kopuyordu. Siyaha boyanmış bir geçmişim vardı ve bu peşimi hiç bir zaman bırakmadı. Türlü türlü düşüncelerle yeni bir hayata merhaba dedim okul kapısında girerken .
Okul binası eski, sarı renkle daha yeni boyanmış,doksanlardan kalma mimarisiyle insanın içini bunaltıyordu. İki binadan oluşuyordu. Biri küçük sınıflar içindi , diğeri ise daha büyük sınıflar için.Hemen karşıda ek bina gözüme çarptı.Çok bakımsız bir yer olduğu her halinden belliydi.Zemininde fayans yoktu,ayrıca rutubet kokuyordu . Pek iç açıcı olduğu söylenemezdi okulumun. Hatta şimdiden düşünmeye başlamıştım "Dört senem nasıl geçecekti burda."
İçimden "Artık eski Aras yok." diye söylendim,bahçeye göz gezdirdim. Bu sırada müdür kürsüye çıkmış, uğultu kesilmişti .İlk önce kısa bir konuşmayla okulu tanıttı sonra ise sınıflarımızı söyledi. Sınıfım ek binada bulunuyordu.O hücre gibi yerde eğitim görecektik.
Sınıfa girdiğimde en köşeye geçtim. Sınıf otuz kişiydi . Hep olduğu gibi en öne çalışkanlar oturmuş arka sıraya doğrusu dersleri kasmayan tipler geçmişti .
İlk giren hoca coğrafya hocasıydı. Yaşı kırklarda vardı. Soğuk bir tavır ile hoşgeldiniz okulumuza arkadaşlar demekle yetinmişti. Sınıf öğretmenimiz olduğunu söyledi.Teker teker herkesle konuştu sonra bizi dışarı çıkarıp okulu gezdirdi.
Sınıfa döndüğümüzde içimdeki garip duygu azalmıştı.
Sınıfımdaki kişileri incelemeye başlamıştım. En önde oturan çocuk çok konuşkandı,sanırım adı Göktuğ idi. Dokuzuncu sınıf olmasına rağmen şimdiden sakalları çıkmıştı. Hocanın her dediğine karışan bir tipti. Onun yanında oturan çocuk kısa boylu çenesinde gamzesi olan dişlek bir çocuktu.Kendini bilmez tavırları ilk günden sınıfın başını şişirmişti. Adı Deniz'di . Arka sıralara gidildikçe çeşit çeşit tipler vardı.
Ben utangaç bir insan olmama rağmen Göktuğ ile tanıştım . Sınıfımdaki ilk arkadaşım sayılırdı.Basketçiydi kendisi . Ona rağmen boyu kısaydı . İyi anlaşıyorduk .
Bir hoca girdi sınıfa kısa boylu bıyıklı bir adamdı. İlk sorduğu soru benim branşım ne olmuştu . Göktuğ dalgasına beden öğretmenisiniz kesin demişti. Adam matematik hocası olduğunu söyleyince baya şaşırmıştım . Çünkü Adam eğlenceliydi . Tanıdığım hiçbir matematikçi gibi değildi.O da herkesle tanıştı.Değişik bir ağzı vardı . Garip konuşuyordu nereli olduğunu kestirememiştim. İlk günden ders işlemeyen tek hoca olmuştu .
Sınıfıma karşı o ilk izlenimlerim kaybolmaya başlamıştı. Şimdiden gruplaşma olmaya başlamıştı.Dört senenin çekilmez olacağını şimdiden kestirebiliyordum .
Şanssızlığım iş başındaydı yeniden.Hayatımdan nefret ediyordum.Olumsuzluğum beni komple sarmış,sarmalamıştı.Acaba şans ne zaman yüzüme gülecek diye hep aklımdan geçiriyordum. Zil çaldı. Bitişe az kaldı.
Derse girdiğimizde ders kimyaydı.İlk gün diye monotonlukla geçmiş,tanışma merasimi sayesinde herkesin kütüğüne kadar ezberlemiştim.Zil çaldı sonunda ki buna ihtiyacım vardı.Bahçeye çıktım.Derin nefesler ile kendimi biraz olsun rahatlatmaya çalışıyorum.Bahçedeki insanlara şöyle bir baktım göz ucuyla.Değişik tiplerdi.Arkadaş olabilecek bir insan yoktu okulda.Sınıfa döndüğümde biraz rahatlamış hissettim kendimi. Sıramda düşüncelere dalarken,yan sırada oturan çocuğun benden uç istediğini duymadım .Farkına vardığım an o heyecanla kalem kutuyu verdim . Kalem kutunun içinden ucu alamayacak kadar ellerim titriyordu.Kimse beni düşünürken rahatsız edemezdi.Bu sırada çocuk teşekkür etti kalem kutuyu verirken . Bir an göz göze geldiğimizde onun kafa dengi biri olduğunu düşünüyordum.
Çocuk bana göre iriydi biraz da kiloluydu fakat eğlenceli bir tipti. Sürekli espri yaparak dersin sıkıcılığını gideriyordu. Ki ingilizcesi de süperdi . O zamana kadar ingilizce bildiğimi sanırdım fakat o konuştukça hiçbir şey bilmediğimi fark ettim. Oyun oynayarak öğrenmiş ingilizceyi garibime gitmişti nasıl öğrendiği. Anladım ki çocuk oyun yönergelerinden öğrenmiş ingilizceyi.Yanına gittim ve tanışmak istedim. Çocuk biraz garipsemiş olacak ki kibarlığımdan bir müddet yüzüme baktı. Sevecen bir tavırla, elbette ben Alp dedi . Sonra baya muhabbet döndü aramızda .Yıllardır arkadaşmışız gibi birden samimi olmuştuk.Depressif ruhum biraz olsun rahatlamıştı . Kalabalık içinde yaşayan bir yalnız bir adamdım ben.
Kendi benliğimi aşarak ilk kez çevremdeki insanlarla iletişime geçmiştim.Ruhumdaki huzursuzluk gitmiş,yerini pollyana almıştı resmen. Biraz olsun olumlu düşünmeye başlamıştım. Tabii bunun geçici bir şey olduğunu biliyordum.
Okuldan sıkılmış bir şekilde sıramda oturmuş sıkıntımı resim çizerek geçirmeye çalışıyordum.Okul ilk günden sıkmıştı. Bazı hocaların o soğuk tavırları bana itici gelmişti.Açıkcası ilk gün berbat bir şekilde geçmişti. Zilin çalmasını bekliyorum. Kerem'in Aslı'yı beklediği gibi,iftar saati gibi bekliyorum.
Zilin o sesini duyunca bir huzurla dışarı çıktım . Özgürlüğüne kavuşan mahkumlar gibi daha anlamlı gelmişti bana dışarısı.Eve gidince yapacağım ilk iş yatağıma yatmak olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafamdaki Ütopyalar(Taslak )
Pertualanganİnsanoğlu hayaller suyunda yüzen bir varlıktı. Her insan kendi dünyasını oluşturur.Onun için yaşar Benimde bir hayalim var . Kendi dünyamı oluşturdum.Ütopyaların gerçekleşmesi güç olsa bile her insan bir ütopya oluşturur bende kendi ütopyamı oluşt...