BÖLÜM 13: Karanlıkta Parlayan Gözler

37 1 0
                                    

TEOMAN - Senden Önce Senden Sonra

MR. BIG - To Be With You

Mehmet Erdem - Acıyı sevmek olur mu

Kahkaha atardı babam çocuklarıyla oynarken. Ev onun ve çocukların kahkahasıyla dolup taşardı. O zamanlarda kaçmak isterdim evden, son ses rock müzik dinlerdim, bir şarkıdan diğer şarkıya geçerkenki boşlukta yakalardı beni kahkaha sesleri. Ne olursa olsun kaçacaktım bu evden, arkama bile bakmadan. Üniversiteye gidecek, yeni hayat kuracaktım, üniversite arkadaşlarım ailemi sorduğunda hepsinin öldüğünü söyleyecektim. Yalan değildi, benim için babam bir ölüydü, cenaze töreni de yapmıştım ona, en eğlencelisinden. Zihnimden silmiştim artık onu on beşime bastığımda. O, beni hiç almasa da hayatına, ben onu silmek için uğraşmıştım on beş sene. Kızını oturttururdu kucağına işten her geldiğinde. 'Söyle bakalım,' derdi, 'Bugün neler yaptın?' Anlatırdı kızı tek tek yaptıklarını. Öperdi sonra onu, sarılırdı. Ben bu anları kapı eşiğinden izlerdim. On beşime kadar her akşam bıkmadan usanmadan bekledim o kapı eşiğinde bir gün beni de çağırır da yanına, kucağına oturtur diye. O zamana kadar bunu yapmamış adamdan inatla beklerdim bunu yapmasını. Ümidim vardı benim de bir zamanlar, hayattan çok beklentim vardı. Bir akşamüstü ansızın çıkardım onu hayallerimden, ümidimi kestim. Bana hiç gülmemiş bir adamı gereğinden fazla tutmuştum hayatımda. 

Hayatımızdaki ilk erkek babamız olduğu için biz kadınlar, her erkeği babamız gibi sanıyoruz. Baba sevgisi görmemişsek eğer erkeklerin sevgisi yalan gelir bize, kolay kolay güvenemeyiz onlara. Benim için de durum aynıydı. Ancak birinden her erkeğin aynı olmadığını öğrendim. Arda... Aşkını sağırlar da duyabilir, körler de görebilirdi. Aşk, onunla birlikte ete kemiğe bürünmüştü. Gözlerinde görüyordum ben o aşkı, aşk beni bulduğu vakit, nasıl aşk olduğunu anlayacağımı düşünürdüm dersten sıkıldığım zamanlarda. Düşünmeme gerek yokmuş ki gözler anlatırmış; parlarmış o gözler sevdiğinde. 

Aynanın karşısına geçip gözlerimi inceledim, ben de anlatabiliyor muydum acaba, anlıyor muydu gözlerimden onu sevdiğimi? Parıltı aradım gözlerimde, uzun zamandır yorgun olan gözlerim bir pırıltı sunmuştu, görmüştüm. Tebessüm etmekten ağrıyan yanaklarım destek vermişti pırıltı için gözlerime. Bir aşk bulmuş beni, büsbütün bedenimi ele geçirmişti. Ah, ne güzeldi şu aşk denen şey. Birkaç günde beni bambaşka bir şeye dönüştürmüştü, bambaşka bir ben duruyordu karşımda. Aşk, sen nelere kâdirsin? 

Çoğu zaman bir boşluk olduğunu hissederdim içimde, hiç kimse o boşluğu dolduramazmış gibi. Büyür, büyür ve büyürdü ben büyüdükçe. Bir ses arardım yanı başımda, günaydın'lı cümle ile başlayıp yarın görüşürüz'lü cümle ile bitsin isterdim o ses. Ne hissediyorsam, düşünüyorsam söyleyeyim o sese, pirüpak olayım isterdim. Kafamdaki sesle konuşmaktan sıkılmıştım artık ama hiçbir şey de yapmıyordum bununla ilgili. Arda tam tak ettiği anda çıkagelmişti, boşluk hissi yavaş yavaş -çok yavaş- şekilde gitmeye başlıyordu fakat hayattan alacaklıydım, bir tek Arda ile çözülecek gibi değildi sorunlarım. 

Cam bir fanusla gezdiğimi sanırdım dünyaya geldiğimden beri, kimse bana yaklaşamazdı. Severdim bazen bunu, bazense nefret ederdim. Sesim de çıkmazdı içinde, hoş çıksa da bunu umursayacak kimse yoktu etrafımda. 

Yeterince sevilmeyen bir insan ölünceye kadar o sevgi kotasını doldurmaya çalışır. Her geçen gün de artmaz, bir artar, bin azalırdı yüzdesi. Sürekli sevgi arayışında olmak zordur, hiç bitmeyen bir yoldaymışsınız gibi. Tam vazgeçtiğiniz an gelir bulur sizi sevgi; ona sarılmak istersiniz, ah, dersiniz, ete kemiğe bürünse de kucaklayabilsem onu. Onu yıllarca aramış biri olarak söylemem gerekir ki, ilk başta onu tanımayacaksınız fakat zamanla tanıtacak kendini size, aman ha sakın ona kendini tanıtma fırsatı vermeden hayatınızdan çıkarmayın.

ÜMİTVARİ DÜŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin