///
Meraklı gözleri üzerimdeyken birkaç adım ilerledim ve Orkun'un aramasını yanıtladım.
"Abi, acil buluşmalıyız. Murat Korkmaz kaçtı, duydun mu? O kaçtı."
***
ORKUN SARGIN
Acı.
Bedenimde, ruhumda, her zerremde dolaşan ve gittikçe artan şeyin adı buydu. Acım kendimden büyüktü, evrende bulunduğum kütlenin katbekatıydı. Ruhumdaki sızı patlamış bir yanardağ gibi kor alevler saçmıştı etrafa ve lavlar sızmaya devam ediyordu, sönecek gibi değillerdi.
1 sene 1 ay 12 gün...
Canımdan can koparılalı bu kadar olmuştu işte.
O gideli aylar olmuş, bana asırlar gibi geliyordu. Zaman onsuz geçmiyordu, onunlayken içinde kaybolurdum oysa ki.
Çok küçüktü, Dünya adı verilen bu cehennemde yaşadığı zaman dilimi de oldukça azdı.
Bana hayal kurmayı öğreten oydu, o hayalleri yarım bırakan da öyle.
Elimi uzattım ve soğuk mermer taşındaki tıpkı kalbimde kazılı olan adına dokundum. Bu isme diplomasında dokunabilirdim, masasında isminin önünde Avukat yazarken de dokunabilirdim, ya da evlilik cüzdanımızda yanına soyadımın geçtiği zaman da.
Dokunduğumda mutluluk ve gurur dolu olmak isterdim, ruhsuz ve acı içinde değil.
Dudağımın kenarı yukarı kıvrıldı, soyadına dokundum.
"Zeynep Yılmaz... Biliyor musun aynı soyadını taşıdığın bir kardeşin var artık" heyecanlı heyecanlı Uraz ve Yağmur için kurduğu hayallerini anlatırkenki hali gözlerimin önüne gelince elimi ateşe değmiş gibi çektim.
Hayal kurmaya bayılırdı, umut saçardı gülüşüyle birlikte.
"Hisli sevgilim benim, başından beri onu benimsemiştin. Herkese kolay kolay anlatmazdın aileni, ona açtığını söylemiştin. Kaybettiği ailesini, aileni anlatmışsın oysa ki" iç çektim.
"Her neyse, bunun için gelmedim buraya" getirdiğim gardenyaları saksısından çıkardım ve toprağı ayarlayarak diktim.
Toprağına dokunmak saçına dokunuyormuşum gibi hissettiriyordu, ona çiçek ektikçe saçlarını örüyormuşum gibi hissediyordum.
"Ah melek çiçeğim... Sen gülünce aydınlanan geceler bana örtü oldu, sardı tüm karanlığımı. Gülen gözlerinin içindeki yıldızlar, yokluğunda en büyük yoldaşım oldu. Aya benzeyen tenin aydınlattı yolumu, ışığım oldu." kafamı mezar taşına yaslayıp toprakla arınmış elimi adında gezdirdim tekrardan.
"Karanlığa gömülmüşken en kötüsü olmak için bir yola çıkmıştım, af için yanına geldiğimde de söylemiştim bunu sana. Bugün, o yolun sonuna geldiğimi haber vermek için buradayım" gözlerimi sıkıca kapadım.
Mehmet abi, içimdeki kor ateşin bir nebze de olsa sönmesi için aylar önce Murat Korkmaz'ı soktuğu deliğe götürmüştü beni. Onu öldürmemem şartıyla ellerime bırakmıştı, ne istersem yapabileceğimi söylemişti.
Ona bu dünyadaki cehennemi tattırmıştım, cennetimi benden almasının bedelini ödetmeye çalışmıştım. Psikopat herif, gülmeyi kessin diye ikiye yardığım yanakları bile o iğrenç sırıtışını bozamamıştı.
Ya gerçekten keyif alıyordu, mazoşistti; ya da oldukça iyi rol yapıyordu.
Ben bir canavara dönüşmüştüm ve aylar sonra ilk defa onun yanına gelebilmiştim. Beni bıraktığı gibi iyi biri kaldığımı bilsin isterdim, öyle olmamasına rağmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Teen Fiction"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...