Bölüm 2

375 48 4
                                    

Aynaya kırmızı rujla yazılan yazıda yine o vardı takıntılı, manyak biri.. Gözlerim dolmuş kalbim dengesizce atıyordu. Çantanın yere düşme sesiyle arkadan gelen sesi umursamadan olduğum yere çökmüş kollarımı kendime sarmıştım. İçerden yanıma gelen ayak sesleri yanımda durup hemen beni kollarına almış birşeyler söylüyordu ama beynimin içindeki seslerden daha uzakta geliyordu sesi, eğilerek gözlerini gözlerime dikip gözlerimden akan yaşları sildi.

"güzelim ne oldu? Nihan beni duyuyor musun? Nihaaann! Korkutuyorsun beni ne oldu konuş benimle"

Soruları peş peşe sormuştu ama cevabı yoktu, beni sarsıp ne tür bir şokun içerisindeysem kendime getirmeye çalışıyordu. Kafamı omzuna yaslayıp ağlamaya başladım..

"aynaya bak"

Samet bir anlığına arkasında kalan aynaya döndü ve benim rüya görmediğimi o gün yaşadıklarımın gerçek olduğunu kanıtlayan yazı kelime kelime ağzından döküldü.

"kaçma benden"

"Nihan kalk şöyle derin bir nefes al ben hemen ekiptekilere haber veriyorum."

Kolumdan tutarak beni o odadan çıkarıp oturma odasına geçirdi ve ardından gözden kayboldu kapıya öyleyece burnumu çekerek boş boş bakıyordum, tekrar elinde su dolu bardakla yanıma geldi.

"iç bakalım."

Bir kaç yudum içtikten sonra elimde bekletmeye başladığım bardak sanki çok ağır bir şeyi taşıyormuşum gibi hissettiriyordu.
Samet bana şefkatle bakarken bense kızarmış gözlerle halının desenine bakıyordum, içmeyeceğimi anlayınca elimden bardağı alarak orta sehpanın üzerine koydu.

"sevgilim şimdi gelirler parmak izi falan alırlar. Çevredeki kamera kayıtlarına bakarlar. Çıkar mutlaka korkma ben senin yanından ayrılmayacağım."

Hafifçe başımı sallamakla yetindim. Bana güven veren konuşmaları içimi rahatlatmaya yetmiyordu o olsa bile yinede korkuyordum, kim benden ne istiyordu. Bu zamana kadar kimseyle aram kötü olmamıştı. Ofisten biri,mahalleden biri yada akrabalardan biri olabilir mi diye düşünüp bir sonuca varamamak çok kötüydü..

"Hadi biraz şöyle uzan dinlen bakalım diyerek üzerime koltuğun arka tarafında olan tv battaniyesini örttü. Ben yattığım yerden sessizce olanları düşünürken o bir saniye bile yanımdan ayrılmamıştı. Zil sesini duyunca ayaklanıp kapıyı açmaya gitti. Gelen polislere olayı kısaca anlatarak arka taraftaki yatak odama geçirdi. Üzerimdeki örtüyü kenara koyup odama doğru ilerledim. Polisler pencere ve dolaplara bir toz yayarak parmak izi alıyorlardı. Biri genç biri de yaşça daha büyüktü.. Bir süre onları izledikten sonra Samet beni fark edip yanıma geldi.

"Kalkmasaydın keşke"

"İyiyim bakmak istedim."

"Parmak izi alıyorlar birazdan işleri biter, sonra bizde çıkarız."

Tamam diyerek sabırsızca işlerini bitirmelerini bekledim. Çok sevdiğim evim artık bana yabancı gibi geliyordu. Üzerime üzerime gelen beni darlayan duvarlardan ibaretti.. Karşımdaki aynada yazan yazıya baktıkça aklıma rüyamdaki garip şey geliyordu. Gözlerimi kapatıp kimsin sen? diye geçirdim içimden ama sorumun bir cevabı yoktu. Tekrar odaya geçip L koltuğun köşesine kendimi attım kafamı arkaya yaslayarak yastıklardan birini kucağıma çekip sarıldım.. Gözlerim kapalı düşünüyordum. Bu işin sonu nereye varacaktı.

Samet "memur arkadaşlar sana birkaç soru soracaklar" dediğinde oturduğum koltukta dikleştim.
Yusuf komiser; yaşça büyük olan, ilk soruyu sordu.

"Şüphelendiğin biri var mı? Sizi takip eden biri yada son zamanlarda size farklı davranan biri? "

"hayır, farklı davranan, şüphelendiğim kimse yok dun gece bir numaradan mesaj gelmişti."

Sen Kimsin?  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin