7

112 9 25
                                    

Draco revirde olanlardan sonra ne yapacağını bilemiyordu. Kötü hissettiğinde cidden Harry'nin yanına mı gidecekti. Ama onlar düşman değiller miydi, nasıl ona açılabilirdi ki. Gerçi Harry arkadaş olduklarını söylemişti ama Draco yine de şüphelenmesine engel olamıyordu.

Harry ise kendinden oldukça emindi. Draco'ya yardım edecekti, ne olursa olsun. Bu yüzden onu dikkatle izliyor, moralinin nasıl olduğuna bakıyordu.

Sonraki birkaç gün sakin geçti. Kimse Draco'ya sataşmamıştı. Tabi bu iyi olduğu anlamına gelmezdi. Her gün kâbus görüyordu Draco. O gün de böyle olmuştu.

Nefes nefese ve terli bir şekilde uyandı. Kafasını biraz topladığında ise oda arkadaşı Blaise'e baktı. Uyuyordu... yavaşça kalktı yatağından, sonra da komidininin üstündeki asasını aldı ve ihtiyaçlar odasına gitti.

***

Pijamasını çıkardı ilk, sonra ise kaldırdı asasını sol kolunun üstüne doğru. Tenine değdirdi tahta parçasını. Yeşil iz kırmızılara bulanıyordu şimdi. Kanıyordu. Yavaş ve acı verici bir şekilde. İstediği de buydu zaten; acı. Unutmalıydı manevî acıları, yerine fizikselleri bırakmalıydı. Anlaması daha kolaydı çünkü. Ağlamak istiyordu, ama ağlayamadı. Çok soğuktu hava. O öyle istemişti çünkü. Hissizleşmek işine geliyordu. Gömüyordu tüm her şeyi kalbinin derinliklerine. O kadar dünyadan kopmuştu ki kapıyı açan Harry'i anca onun kollarını omuzlarında hissedince fark etti.

"P-Potter"

"Şşt- sorun değil ben buradayım" Draco vücuduna yayılan sıcaklık ile rahatladı ve bir anda ağlamaya başladı. Aynı annesinin ona sarıldığı zamanlardaki gibi hissediyordu, güvende idi. Voldemort'un elinden defalarca kez  kurtulmuş çocuk yanındaydı, ne ölüm yiyenler ne de Voldemort ona bir şey yapamazdı. Korunuyormuş gibi hissetmeyeli ne kadar olmuştu acaba. Çok zaman geçtiği kesindi.

"Ağlayabilirsin, sana söz verdim değil mi?" Draco bir süre daha ağlamaya devam etti. Biraz sakinleşince ise Harry ona arkadan sarılmayı bırakıp karşısına geçti ve Draco'nun hüzünlü bir şekilde gülümsediğini gördü.

"Teşekkürler Potter, dürüst olacağım nedense senin yanındayken güvende hissettim. Voldemort ve Ölüm yiyenlerden korunuyormuş gibi." Kafasını kaldırdı ve Harry'nin yeşillerinin içine bakarak gülümsedi. Kalbinin teklediğini hissetti Harry bu içini ısıtan gülümseme karşısında.  "B-ben, teşekkür ederim." Dedi Draco ve Harry'nin boynuna sarılıp ağlamaya başladı.

"Önemli değil Malfoy. Senin yanında olacağım, ve merak etme seni koruyacağım."  Dedi Harry ve Draco'nun platin sarısı yumuşacık saçlarına dokunup kafasını okşadı yavaşça.

Huzurlu hissediyorlardı beraberken, nedeni ise birbirlerine verdiği sözlerdi. Bir süre sonra sarılmayı bıraktılar. Ve birbirlerine baktılar bir süre.

"Anlatmak ister misin?" Elini tuttu Draco'nun. Eline bulaşan kanı umursamadı.  "Neler yaşadın?"

İlk önce derin bir iç çekti Draco. Sonra ise konuşmaya başladı. "Küçüklüğümden beri evde sürekli babamın otoritesi altında yaşadım. Bana bir Malfoy olduğum için gurur duymam öğretildi. Ben de böyle bir pislik olup çıktım işte. Zorbanın tekiyim, sana ve Weasley'e yaptıklarımın haddi hesabı yok. İstediğim Her şeyi elde edebileceğimi düşünüyordum. Sen beni reddeden ilk kişiydin. Bu yüzden öfkeliydim sana, ama daha çok da kıskanıyordum. Cidden seni önemseyen arkadaşların oluşunu, herkesin gözündeki kahraman imajını, yeni süpürgeni, her şeyini. Yine de mutlu olduğumu sanıyordum. Ta ki büyüyene kadar. 5. sınıfta Voldemort'un geldiğinden emin olan bir avuç insanlardandık. Eğer sana destek çıksaydım daha çok kişi inanırdı sana. Ama ben o Umbridge karısının yalakası olmayı seçtim. Sırf babam Voldemort'un gözünde yükselsin diye. Merlin aşkına o kadar iğrencim ki." Dolan gözlerini kanlı eli ile sildi. yüzüne de bulaşmıştı şimdi.

"Malfoy, sana daha önce yardımcı olmadığım için özür dilerim. Seni zorbanın teki sanıyordum. Ne kadar hassas olduğunu görememişim." Derken gözleri Draco'nun kanlı koluna kaydı. "Ne zamandır kendine zarar veriyorsun?"

"6. Sınıftan beri."

"Bakabilir miyim?"

"Olur." Sol kolunu uzattı Harry'e ve utanç ile yere baktı. Nedense bunu utanılacak birşey olarak görüyordu.

Kafasını ancak sıcak bir şeyin koluna değdiğini hissettiğinde kaldırdı. O şeyler Harry'nin dudaklarıydı. Şu anda yaraları öpülüyordu ve o kişi Potter idi. Buna şaşırmıştı. Ama daha çok şok olduğu bir şey varsa o da bundan hoşlanmasıydı. Öpülen her yerinden karınca sürülerinin geçiyordu ve bu his farklı hissettiriyordu. Kalbinde ve başka bir yerinde.

Daha sonra öpücüklerin yerini yalamalar aldı ve bu Draco'yu tahrik etmişti. Aynı şekilde Harry'i de.

'Ne yapıyorum lan ben' diye düşündü Harry, ama bir yandan da devam etmek istiyordu. Kanın tadı hoşuna gitmişti ve bu onu tabiri caizse azdırıyordu.

Bir süre  daha yalamaya devam etti Harry. İşini bitirdiğinde ise yaptığı şeyin ne kadar ciddi bir şey olduğunu fark etti. Utancından kafasını aşağı eğdiğinde ise Draco'nun erekte olmuş penisi ile göz göze geldi. Kendisinin de aynı durumda olduğunu fark etmesi uzun sürmedi.

Hemen Draco'dan uzaklaştı ve "B-ben özür dilerim Malfoy." Dedi "Ahh- siktir ben ne yaptım böyle."

"Kalkmış olmanı diyorsan ikimiz de aynı durumdayız sorun değil. Üstelik koluma yaptığın şey de önemli değil, hoşuma gitti görüyorsun ki."

"Peki şimdi bunları indirmemiz gerek. Ne yapacağız." Dedi Harry fazla düşünmeden.

"Eğer birlikte yapmayı teklif ediyorsan söyle. Benim için sorun deği-" ağzına gelen el nedeni ile sözü yarım kaldı.

"Merlin aşkına sus artık. Dediğinin ne kadar ağır bir şey olduğunun farkında mısın sen." Yüzü kızarmıştı Harry'nin ve Draco bunu çok tatlı bulmuştu.

"Peki, görmezden gelmeye ne dersin. İner kendi kendine bir süre sonra."

"Haklısın."

"Başka bir sorun var mı?" Diye sordu Draco Harry'e.

"Ne gibi?"

"Benim hakkımda. Cevaplayacağıma söz veriyorum."

"Biz ne yapıyoruz lan böyle. Az önce senin kolunu yaladım ve bu kalkmamı sağladı, ne oluyor bize amına koyayım."

"Cidden hiçbir fikrim yok Potter." Göz göze geldiler ve gülmeye başladılar. Bir süre öylece durduktan sonra ise tekrar sohbete devam ettiler.

"Malfoy, nasıl dayandın. Yani Ölüm Yiyenlerle yaşarken, çok ağır gelmedi mi?"

"Çok zordu tabii ki. Ama içimde minik bir umut kırıntısı vardı. Senin sayende umutluydum. Bu yüzden ispiyonlamadım seni. Voldemort'tan daha güçlü olduğuna inanıyordum. Onu defalarca yenmiştin ne de olsa. Beni o cehennemden kurtaran sensin Potter, teşekkür ederim." Gözleri dolmuştu Draco'nun, ve gülümsedi Harry'ye. Anlamlı bir gülümsemeydi bu. İç ısıtan türden. Harry de aynı şekilde karşılık verdi.

Bir süre daha konuştular. Daha sonra ise yatmaları gerektiğine kanaat getirip ayrıldılar. Konuşmak ikisine de iyi gelmişti.

Evettt bitti sonunda. Karakterler biraz kendi kişiliklerinden çıktılar ama fena bir bölüm değildi hani
NOLUR YORUM YAZIP OY VERİN

BYE

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 26, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Suicide... |drarry|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin