0.2

40 11 4
                                    

"Herkes bir sussun!" Diye haykırdığım da herkes susmuş, çağrı ağzını sanki bir fermuar kapatırmış gibi kapatıp önüme oturmuştu.

"Görünüşe göre hepiniz normal insanlar değilsiniz. Hepinizin boktan bir geçmişi var, doğru muyum?" Diye sorduğum herkes beni onayladı ve devam ettim.

"Şimdi ben hatırladıklarımı anlatıyorum. Ben Tekin kılıç'ın yanından dönüyordum. Poyraz binanın kapısını zorluyordu. Sonra ona kapıyı açtım ve kafama bi anda silah dayadılar. Sonra da Poyraz'a dayadılar. Sonra bayılmışım sanırım, uyandığım da buradaydım."
Hararetli bir şekil de onlara olanları anlatırken  Caner beni aldırmıyor, Çağrı ve Açelya tüm dikkat beni dinliyor, Poyraz ise etrafta dört dönüyordu.

"Ben de Hala'mın yanına gidiyordum. Sonra bi tane araba geldi, yanıma yanaştı. 'Bizimle gelmelisiniz güzel bayan, patron sizi bekliyor' dedi. Neyse şaka şaka, keşke öyle deseler. Biri saçımı çekince çarptım ağzına bir tane, tabii fayda etmedi. Sonra uyandığı- pardon Çağrı öküzü tarafından uyandırıldığım da her şeyi idrak ettim."

Açelyayı dinlemek insanı öldürüyor yemin ederim. Allah bir çene vermiş, utanmasa doğduğu günden anlatacak her şeyi.

Bi dakika lan! Bu Poyraz denen herif beni tanıyor. Nasıl unuturum... şimdi hesap vakti.

"Ulan Poyraz!" Diyerek ensesine bir tane yapıştırdım.
"Beni nereden tanıyon lan sen? Kapı da adımı söylemiştin." Diye sorduğum da çocuğunu azarlayan anne gibi hesap soruyordum. Sorduğum soru ile doğrulan Poyraz konuşmaya başladı.

"Çağla, şu an buradan kaçmalıyız. Sonra her şeyi konuşacağız. Tamam?" Diye sorduğun da herkesten onay aldık ve yaklaşık bir saattir kimsenin gelmediği bu odadan kaçma kararı aldık.

________________________________

"Kızlar, biriniz lavaboya gitmem gerekiyor diyecek. Sonra kaçacak bir yer bulucak. Bir yerden yardım bulup gelicek. Herkes tamam mı?"
Poyraz takım elbisesinin ceketini çıkarttı ve kenara attı.

"Neden kızlar gidiyor? Bizden birinin gitmesi gerekmiyor mu?" Tıpkı annem gibi soğuk ve net bir ses tonu ile konuşan Caner Poyraz'dan cevap bekliyordu.

"Kızlara daha anlayışlı davranacaklarını düşünüyorum. Çok istersen seni gönderelim?"
Alaylı ses tonu ile Caner'e cevap veren Poyraz bir yandan oldukça gerilmişti.

"Ben giderim." Açelya elini kaldırmış, zorla tebessüm etmeye çalışıyordu. O da gitmek istemiyordu, belki korkuyordu ama mecburduk. Ya o, ya ben.

"Hayır. Ben izin vermiyorum açi hanım" kollarını göğsüne bağlamış abilik -ki bilmiyorum belki abilik ayağına yatıyordur- taslayan Çağrı atlamıştı ortaya.

Açelya gözlerini devirerek Çağrıya cevap vermişti.
"Ya sana ne gideceğim, biraz daha burada kalamam ben. Hem şarkı da dinleyemiyorum!"

Çağrı ise ağzından 'nıç nıç nıç' sesini çıkartarak maalesef ki tekrar konuşmaya başlamıştı.
"Ya ben sana söylerim,Ne dert ettin. Gitme, ben giderim işte daha ne istiyorsun?(!)"

Bunların arasında farklı bi bağ vardı sanki. Bi anda bu kadar samimi olmaları ahmaklık olurdu. Sonuçta hiç tanımadığın bi insan ile bi anda nasıl bu kadar samimi olasın ki?

Çağrı ve Açelya inatlaşırken Poyraz lafa girdi.

"Açelya, Emin misin? Yapabilirsin değil mi?"

Açelya emin bi şekilde kafasını sallamıştı. Zar zor Çağrıyı da susturduktan sonra Açelya'yı gönderme vakti gelmişti.

"Dikkatli ol Açelya." Diyerek ikaz da bulunan Caner'in, sonunda bir ağzı olduğuna kanaat getirmiştim.

Kaçış Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin