0553...: Peki Cennet bahçesi
0553...: İyi geceler
0553...; bensiz mümkün olmaz ama neyse.
Gözlerimi devirip telefonumu kapattım. Yorgundum,uykusuzdum. Zaten her şeyi unutup gözlerimi çoktan kapatmıştım bile.
~
Ben o alarmın sesiyle uyananlardan değil,alıştığı için anında kalkıp homurdanarak hazırlananlardandım. Saçımı düzleştirip elimi yüzümü yıkadıktan sonra formamı giyip kahvaltı masasına geçtim. Adar benden önce kalkıp kahvaltı hazırlamıştı.
"Günaydın." Diyerek ekmek arası hazırlamaya başlarken Adar çay koydu.
"Dengesiz bir insana dönüşüyorsun farkındasın değil mi?" Sabah sabah bu konularla kendimi yoramazdım.
"Adar lüt-"
"Dövme yaptırman,bir adamın ilk yardımına müdahale edip okulumuzun değişmesine sebep olman ve kafede çalışmaya başlayacak olman? Bunlar saçma,yaptığın dengesizlik." Ofladım ve elimdeki ekmeği ısırıp çayımdan yudum aldım.
"Dengesizlik göbek adım olmuş olabilir ama iyi oldu. Özel bir okulda beleşe okuyorsun,okuyorum." Göz kırptığımda başını sağa sola salladı ve bir şey söylemeden kahvaltımızı bitirdik.
Yollarımızı otobüs durağında ayırdıktan sonra okula gelmem çok uzun sürmedi. Sırama anında yerleştiğimde bayık gözler ile etrafa bakıyordum ki kadrajıma giren Doğan oldu. Önüme bıraktığı kahveye bakarken kaşlarımı çattım.
"Gereksiz." Diye mırıldandım. "Geç saatte yazdın,büyük ihtimalle uykusuzsun."
Gözlerimi gözleriyle buluşturduğumda dudaklarım sol tarafa doğru kıvrıldı.
"Söylediklerimi hatırlamıyor musun?" Gülümsedi."Bilinmeyen bir kadının mektubu." Dedikten sonra sırasına oturdu ve dakik hoca derse girdiğinde çoktan konuyu anlatmaya başladı. Ara sıra bakmadığından kahvemi yudumluyordum ki Doğan'ın uzattığı kağıt ile duraksadım. Kahve bardağını bırakıp elime uzattığı kağıdı aldığımda sıranın altında açtım ve okudum.
"Ölü biri daha fazla bir şey istemez. Sevgi istemez,merhamet istemez ve teselli istemez. Bu yüzden susmam en iyisi Cennet bahçesi."
Kaşlarım istemsizce havalandığında ona cevap yazdım ve uzattım tam olarak şöyle yazmıştım.
"Ben öldüğümü söylemedim,ölümün gölgesinin üzerimde olduğunu söyledim." Yazmıştım.
Ders bittiğinde Doğan ayağa kalktı ona bakmadan kafamı kollarım arasına sıraya gömdüm ama onun sıcak nefesini kulağımda hissettiğim de irkilerek gözlerim açıldı.
"Ölümün gölgesi hepimiz üstünde Cennet bahçesi." Fısıldadı,gitti.
Tüm uykum kaçtığında kafamı sıradan kaldırdığımda Meyra'nın sesi doldu kulağıma.
"Az önce Doğan Atiker kulağına eğilip bir şey fısıldadı dimi hayal görmedim?" Arkama dönüp ona baktığımda Sinan konuştu."Hayalin de Doğan ve Aden'i görüyorsan büyük bir sorun." Sinan sırıtarak bana elini uzattığında bu yaptığına gülmemek için zor durdum ve eline dikkatle bakıp kaşlarımla reddettim. Kendi eline garipçe bakıp eliyle ilgilenmeye başlarken "Aden?" Diyen Meyra'ya döndüm.
"Bir şey söylemesi çok normal değil mi?" Dediğimde başını sağa sola salladı deliler gibi hızla.
"Hayır,Doğan çok konuşmaz. Yani nasıl desem biraz garip bir çocuktur. Sesini şarkılardan falan tanırız o şekil yani. Mesela tenefüslerde bile sınıfta kalmaz okulun arkasına gider kimseyle muhatap olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİFADEN
Teen FictionŞifadin kitabının devamıdır. Şifadin okumadıysanız okuyabilirsiniz fakat spoi yersiniz. Tüm hakları saklıdır.