Kalbimdeki bu sızıyı nasıl dindirebilirim bilmiyorum. Öyle karmaşık ki duygularım ne hissettiğimi bile anlamakta güçlük çekiyorum. Geçmişe olan nefretim günbegün artıyor. Bunca zaman geçmişken en ufak bir söz bir ses bir bakış o günleri kafamda tekrar tekrar yaşamama sebep oluyor. Birdenbire ağlayasım geliyor. Güçsüz olmaktan çok yoruldum. Ben ayakta herkese ve her şeye karşı dimdik durmaya çalıştıkça biliyorum içimden çürüyorum. Yoruldum insanlardan. Bencilliklerden, kabalıklardan, içinde ince düşünce barındırmayan her şeyden yoruldum. Hayatım bu kadar bomboş geçerken uykularımı kaçıran ne. İçimi bunca huzursuz eden bunca daraltan ne. Bana karşı yükselen her sese avazımın çıktığı kadar bağırıp sus artık demek istiyorum. Ama gücüm yok. Bunca sindirilmişliğim içinde ya kaçmakta ya da ağlamakta buluyorum çözümü. Sadece o anı geçiştirebiliyorum. İçimin bu dörtnala çürümesini nasıl engelleyeceğim. Düşünmezsem geçer belki diyorum. Ama kalbimin ağırlığı o kadar fazla ki. Dışardan bakınca kendime her şeyim var oysa. Buna karşın çocukluğumun korkulu rüyası yalnızlığım da asla bırakmıyor peşimi. Ben bu dört duvardan kaçmaya çalıştıkça ben yaşamak istedikçe bir şey çekiyor beni. Hapiste gibiyim. Bazen o kadar ağırlaşıyor ki tüm bunlar, yaşadığım birkaç güzel şeyin rüya olup olmadığını sorgularken buluyorum kendimi. Gerçeğimin bu dört duvar olmasından korkup her defasında yüzleşiyorum bununla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞÜM
PoetryBir miktar içe dönüş, biraz anı yoklaması, kendimle dertleşme ve yazmaya duyulan özlem... Bunca yıl sonra birçok şeyden vazgeçmişken peki neden bu dönüş? Nereden gelip neye dönüştüğümü sormak isteği sadece. Belki de yalnız değilimdir.