Bölüm 14 - Kısım 1

1K 164 72
                                    

Zeniel'in sarayına yürümek uzun sürse bile at arabasına binmek yerine bacaklarımı çalıştırmayı seçmiştim. Hem sarayın güzel bahçeleri arasında yürümek hoşuma gitmişti hem de bir nevi egzersiz yapmıştım. Eğer Rezza formdan düştüğüme dair en ufak bir ize rastlarsa beni canım çıkana değin çalıştırırdı. Ona verdiğim görevi bugün içerisinde başarıyla tamamlamasını umdum. Her ne kadar Leydi Magnolya'nın evine girip çıkanların tüm hareketlerini izlemenin oldukça zaman alıcı bir şey olduğunu bilsem de bu işin hızlıca bitmesini istiyordum.

Zeniel'in sarayının önüne geldiğimde henüz ayrılmakta olan Rahip Sten'i fark ederek duraksadım. Morgan, amcasından kaçınmak için sabahın en erken saatinde mülküme damlayıvermişti ve maalesef ki kaçtığı amcası onunla aynı anda saraydaydı. Bu adamdan hiç haz etmesem de selamlamak zorundaydım çünkü kutsal topraklarda uzun süre beraber vakit geçirmiştik. Bu zamanların her biri benim için büyük bir işkenceydi, yine de yüzüme gerçekçi bir gülümseme kondurup adamı selamladım.

"Rahip Sten, tanrıçanın azameti sizinle olsun."

"Tanrıçanın azameti sizinle olsun Leydi Minel. Prensi görmeye geldiyseniz oldukça meşgul, hem meşgul olmasa bile size vakit ayırmak isteyeceğinden emin değilim."

Kaşlarım benden izinsizce havalanıp anlımı kırıştırırken sordum.

"Demek öyle. Eminim 'nişanlımın' bana ayırabileceği birkaç dakikası vardır."

Ben hızla yanından geçip gitmek üzere hareketlenirken Rahip Sten yüzüne aşağılık bir gülümseme kondurup ağzından çıkan her bir sözcükten büyük bir zevk aldığını belli edercesine konuştu.

"Meşgul derken 'meşgul' diyorum," diyip göz kırpan sözde rahip devam etti. "Hem Rasolen'in kendisi de sarayda diye duydum, belki o da sizi meşgul tutar."

Kaşlarım çatılırken Rahip Sten'in oldukça memnun bakan gözlerine bakmak hedefiyle çevirdim gözlerimi. Şu adamı öldüresiye dövsem ne çıkardı? Kitapta Minel bu herif tarafından Morgan ile olan ilişkisini halka açıklamakla tehdit edildiğinde adamı anında felç bırakmıştı. Rasolen'e, benim sevdiğim adama, yıllar boyu eziyet etmiş olan ve benimle onun adının çıkmasına sebebiyet veren kişilerin başında gelen bu adama aynı şeyleri ben de yapsam ne olurdu?

Adımlarımın yönünü değiştirip çoktan arkamda kalmış olan adama yöneldim. Yüzünde oluşmuş kendinden memnun ifade birazdan yapacaklarımdan daha az pişmanlık duymamı sağlıyordu. Ellerimi ona doğru uzatarak pelerininin başlığını başına geçirdim. Asla yaratıcının elçisiymiş gibi davranmayan bu adam, her yerde onun tapınağını temsil eden bu kıyafetle dolaşıyordu. Tanrıçayı her ne kadar sevmesem de bizim onunla olan meselemiz bambaşkaydı.

Rahip Sten ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi bakarken önce herhangi bir tepki vermesini önlemek üzere dondurucu büyü çemberini hızla çizip vücuduna yolladım. Tepkisiz kalan vücuduna asıl çizmek istediğim çemberi etrafa belli etmemeye çalışarak oluştururken dışarıdan iki tapınakçı muhabbet ediyor görüntüsü verebilmek adına gülümseyerek konuştum.

"Tapınağa ilk geldiğim zamanı hatırlıyor musunuz? Sizinle ilk yemek yediğim zaman sofradan kalkıp odama gittiğimde kusmuştum. Elbette en yakın arkadaşımın bir tanrıça olarak kabul edildiği gerçeği de bunun sebeplerindendi lakin sizin bu mide bulandırıcı yüzünüzün etkisi kesinlikle küçümsenemez. Aynı anda benim en değerli askerime ve geleceğin yüce cenaplarına hakaret etmiştiniz. O zamanlar bunu yapamayacak kadar küçüktüm ancak şimdi işler değişti. Bir daha sevdiğim adamın canını sıkmanıza izin vermeyeceğim. Onun bana göre daha tatlı bir kalbi var sevgili rahip, yüksek ihtimalle ona bir çöp gibi davranmaya devam etseniz bile size birkaç kez sinirlice gülümser ve yoluna devam ederdi. Ancak ben öyle değilim ve bundan sonra sevdiğim kişiye eziyet etmenize müsaade etmeyeceğim."

MİNE(L) -1- [Kötü Kadının Bedeni]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin