Ertesi gün evi temizlemek için hizmetçi tuttuk. Sonra eşyaları almak için mağaza mağaza gezdik, çok güzel şeyler aldık. Eve geldiğimiz de posta kutusunda bir paket dikkatimi çekti. Aldım ve odama çıktım. Kutuyu açtım, içinde kırmızı bir günlük vardı. Üzerinde de bir not, ' İyi ki doğdun Cemre. Tüm güzel anılarını kaydet buraya ve hüzünlendiğin de okuyup mutlu ol çünkü sen üzülmeyi hiç haketmiyorsun.' Yazıyordu. Acaba kimden geldi. Kim bu kadar düşünceli olabilir ki.
Ayağa kalkıp toparlanmaya başladım günlüğü de koydum kutunun birine. Yarın evime taşınıyordum.
Bugün yeni evimde yaşayacağım sonunda. Eşyaları dikkatlice arabaya yerleştirdim. Aldığımız mobilyaları dün annem halletmiş.
"Yemeğe beklerim" , dedim anneme ve arabaya bindim. Yeni evim eskisine yakın olduğu için hemen vardık. Taksici eşyaları içeri yüklememe yardım etti. Evim çok şirindi. 1+1 ve küçük bir bahçesi var. Evimin şerefine bir yemek vermeye karar verdim. Saat 1 ' di. Bir kaç arkadaşıma mesaj attım ve davet ettim. Sonra yemek yapmak için işe koyuldum. Dolapta sadece annemin koydukları vardı. Bir kaç kahvaltılık, hazır çorba, buzlukta ise dondurulmuş bezelye, fasulye falan filan.
Markete gidip kızarmış tavuk aldım. Hazır çorbalardan birini yaptım. Pilav ve salata da yaptım. Masayı hazırladım ve saat 4 olmuştu.
İlk önce liseden arkadaşlarım Buket ve Damla geldi. Sonra Kuzenlerim Begüm ve Gamze geldiler. En son da Eren geldi. Ah Eren ah. Bir adamın kirpik uçlarına dahi nasıl aşık olunurmuş öğrettiğin için minnettarım sana.
"Şeyma nerde Eren? O neden gelmedi? "
"Şeymayla ayrıldığımız için gelmek istemedi Cemre"
"Ayrıldınız mı? İnanamıyorum çok sevindim. Yani pardon çok üzüldüm diyecektim. Geçsene içeri "
Allahım sana şükürler olsun. Çok mutluyum şu an o kadar mutluyum ki öyle yani mutluyum işte.
Yemeklerimizi yedik. Muhabbet ettik, güldük, eğlendik. Yemekler pek iç açıcı değildi ama öğrenci evinde portakallı ördek beklemiyorlardı herhalde.
"Hediye mi aldın mı Cemre? "
"O günlüğü sen mi almıştın Eren? "
"Aynen doğum gününü kutlamak istedim"
"Çok beğendim çok teşekkür ederim"
Eren gülümsedi. Çoçuk gülünce bile içim güneşte kalmış çikolata gibi yavaş yavaş eriyor.
Yemekler bitince salona geçtik. Gamzeyle Begüm sofrayı halledeceklerini bana bırakmak istemediklerini söylediler. Zaten benimde işime gelirdi. Buket ler bir işleri çıktığını ve gitmeleri gerektiğini söylediler. Onları yolcu ettim ve içerde oturan Eren in yanına gidip oturdum. Koltuğun o kısmını koruma altına alıp kimseyi oturtmamayı düşünüyorum.
"Şeymayla neden ayrıldınız Eren"
"Geçen gün biraz yürümüştük ya. Bizi görmüş , ya ben ya Cemre dedi bende ayrıldım."
"Neden beni seçtin Eren? "
"Çünkü..."
"Cemreee bir gelir misin?"
Hay çenene tüküreyim Begüm ya. Mutfağa gittim.
"Biz gidiyoruz canımcım. Herşey için saol"
"Kızlar erken daha kalsaydınız"
"Yok biz gidelim. Sonra yine uğrarız"
Sarıldım ve onları yolcu edip yine Eren in yanına gittim. Birbirimizin gözlerine bakıyorduk.
"Cemre o akşam 'onu en iyi sen tanıyorsun' derken ne demek istedin?"
Ben bakışlarımı başka yöne çevirdim ve sustum. Ne diyeceğimi bilmiyordum ve sustum. Eren birşey söylemeyeceğimi anlayınca derin bir nefes aldı ve;
"O kişi ben miyim Cemre sen bana mı aşıksın? ? " dedi. Tekrar gözlerimiz birleşti. Ya itiraf ettiğimde beni reddederse diye düşündüm onu kaybetmeye dayanamazdım ama artık kaçış yolum olmadığımı anladım. Tam konuşacaktım ki zil çaldı.
"Ben... Ben kapıya bakayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aşktan vazgeçme
RomanceAşkla komediyi harmanlayıp birleştiren bu öykü hem güldürcek hemde küfür ettiricek gibime geliyor ama şunu unutmayın. 'Aşık olduğundan vazgeçmek zordur' lakin 'alıştığından vazgeçmek imkânsız'...